Yeni Türkiye ve Kesintisiz Konuşmak - Ahmet Tan

Cumhuriyet yazarı Ahmat Tan, ın 9 Mart 2012 köşe yazısı :
Yeni Türkiye ve Kesintisiz Konuşmak

Cumhurbaşkanı Gül içtenlikle açıkladı:
“Yeni Türkiye’de her şey daha şeffaf!”
Bendeniz, Sayın Gül’e gözüm kapalı inanırım.
Çünkü o tarafsız bir Ak Partili’dir...
Tarafsızlığın andını bile içmiştir.
Karaya, ak demesi için hiçbir nedeni kalmamıştır.
Çünkü...
Allah uzun ömürler versin...
Yukarıda yükselecek bir tek bulutlar kalmıştır!
Evet...
Yeni Türkiye’de her şey daha şeffaf...
Ve her şey daha göstere gösteredir:
İktidar, “Kesintisiz eğitimi 12 yıla çıkartıyoruz!” diyor...
Ama niyetini de açık açık ilan ediyor:
4 artı 4 artı 4!!!
Daha da şeffafı...
Şam’da kayısı hoşafı!
CHP’li Engin Özkoç, 4+4+4’ün hem tanesine dokundu hem de suyuna.
Bu işi de...
Okurumuz Hamza Saykan’ın dediği gibi, hesaba - kitaba uygun yaptı.
4+4+4 = 12’dir!
Halkın yüzde 91’inin ise eğitimi dilim dilim eden bu yasadan haberi yoktu.
Dikkatleri çekmenin belki de tek yolu 12 saat kesintisiz konuşmaktı!..
Engin Özkoç kurumayan - durmayan diliyle koçlar gibi bunu gerçekleştirdi.
Parlamentonun da hakkını verdi.
Parlamento, İtalyanca “konuşmak” anlamına gelen
“parlare”den türeme bir sözcüktü!

Etik... Ne Ettik  Ne Etmedik!
O kadar çok bağımsız kurul var ki...
Hesabını tutan, hangisi, nerede ne iş yapıyor, bilen yok.
Dün o kurullardan biri daha manşetlere çıkınca...
Varlığından haberdar olduk...
“Başbakanlık Etik Kurulu”...
Bravo!
Bu tür bir kurulun kurulacağı en ideal yer.
Bu kurul çizmeden yukarı çıkmış...
Başbakan’a bağlı bir “danışman”a verilen 30 bin TL maaşı “etik dışı” bulmuş!
“Etik dışı olan, bu maaşı vermek mi, almak mı?”
Kurul, eli değmişken başka yerlere de dokunsa..
- Memur emeklisine 30-40 lira zammına...
- Milletvekili Hakan Şükür’ün meçhul bedellerle TV’de gece mesaisi yapmasına...
- Bu mesainin iznini Başbakan’ın vermesine…
- Baskın yasalarla eğitim sisteminin altüst edilmesine…

Cim Savcısı Cin Savcısı
Mahmut Esat Bozkurt, Cumhuriyetin ilk adalet bakanlarından...
“Cumhuriyet Savcısı” unvanının isim babası...
Savcılara, neden, “Cumhuriyet” unvanı veriliyor da...
Örneğin, devletin valilerine, bakanlarına hatta başbakanlarına neden, bu sıfat uygun görülmüyor?
Bu tartışma, o dönemde, bizzat Atatürk’ün huzurunda da yapıldı.
Savcılara büyük bir ayrıcalık sağlayacağı endişesiyle, bu unvana şiddetle karşı çıkanlar oldu.
Ancak, Atatürk’ün desteğini hisseden Mahmut Esat Bey kararlıydı:
“Savcılar gün gelir, Cumhuriyeti korumak için validen, bakandan hatta başbakandan, bile hesap sormak durumunda kalabilirler. Bu nedenle Cumhuriyet Savcısı unvanı vazgeçilemezdir!”
Cumhuriyetin ilk hukuk reformlarının benimsenmesinde “Cumhuriyet Savcıları”nın önemli katkılarının, işlevlerinin olduğunu biliyoruz...
Bugün ise ne yazık ki, Cumhurbaşkanı bile “Yeni Türkiye” söylemiyle o dönemin tasfiyesine dolaylı dolaysız destek veriyor.
“Cumhuriyet Savcısı” unvanı unutulma sürecinde...
Varsa, yoksa “özel yetkili savcı”...
Neyin ve kimin “özel yetkilisi” soran yok!

Simge
Tersi dönmüş, bir çatalı kırık,
Sapı çift çizgili nesebi karışık o garip simgenin...
TL’ye ne katacağı meçhul!..
Ama şimdiden, fakir fukaranın 100 milyonunu (yani 100 trilyon) götürdü!
Simge sözde çıpaymış!
Dünyadaki en büyük çıpa ABD Doları…
Üstünde ($) simgesi yok!
Bizimkinde olması demek ki
Birilerine bir şeyler kazandırıyor!..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget