Uzlaşma? - Cüneyt Arcayürek

Cumhuriyet yazarı Cüneyt Arcayürek, in 8 Mart 2012 köşe yazısı :
Uzlaşma?
Aynı gün iki liderin atışmalarındaki tarihsel bir konu soru oldu, gündeme oturdu.
Soru da demokrasimizin gelişip serpilmesini sağlayacak yeni tartışmanın konusu da şu!
Sezar’ı sırtından vuran Brütüs’ün bıçağı, kimin elinde:
RTE’nin mi, Kılıçdaroğlu’nun mu?
RTE, Kılıçdaroğlu’nu Brütüs gibi eski genel başkanını sırtından bıçaklamakla suçladı.
Kılıçdaroğlu da; “Hayır” dedi. “Brütüs’ün bıçağı senin elinde. Rahmetli liderin Erbakan’ı 28 Şubat’ta sırtından vurdun.”
Bugün, kimin kimi sırtından bıçakladığı sorunu aydınlanmıyor.
Gelecek zaman içinde kimin kimi bıçakladığı soruları elbette belgeleriyle, tanıklarıyla aydınlığa kavuşacaktır.
***
Meclis TV’den naklen yayınlanan salı günleri grup konuşmalarında iki liderin izleyicilere sunduğu suçlamalar; kimi zaman heyecanlı, kimi zaman dehşet veren, kimi zaman yararlı, kimi zaman korkuyla izlenen filmlere benziyor.
İzleyicinin başı aynı gün tenis maçındaki topu izler gibi bir o tarafa, AKP grubuna; bir bu tarafa, CHP grubuna gidip geliyor.
Örneğin, geçen salı, iki lider iki partinin grup toplantısında; Brütüs’ü tarih kitaplarından çıkardılar, karşılıklı suçlamalarında kaynak olarak kullandılar.
Bu arada ufak tefek suçlamalar da izlendi.
RTE, ana muhalefeti “Cumhuriyet Hayal Partisi” diye alaya alan, ama suçlayan üslupta bir konuşma yaptı.
Kılıçdaroğlu, bu saldırıya bir başka benzetmeyle yanıt verebilirdi. Vermedi. Belki de stratejik bir hesabı var. Başka güne bıraktı yanıtı.
Oysa aynı gün, AKP’yi pekâlâ “Adaleti Katleden Parti” diye tanımlayabilirdi.
***
Bakmayın böyle çatışmalarla birbirini aşağılayıcı suçlamalar yapmalarına.
İki lider, Cumhuriyetin vazgeçemeyeceği kimi temel ilkelerde uzlaşıyorlar.
İşte uzlaşmaya bir örnek:
RTE, yıllardır laikliğin tehlikede olmadığını savunuyor.
Kılıçdaroğlu da “Bugün için (bugün dediği RTE iktidarları döneminde ) Türkiye’de laiklik tehlikededir diyemem, böyle bir tehlike görmüyorum” diyor.
Buyurunuz, iki lider, iki parti arasında uzlaşma olmadığı iddialarının doğru olmadığını belgeleyen bir başka örneğe:
Kılıçdaroğlu, eğitimi geriye götüreceğine inandığı 4+4+4’ü yeni baştan düzenlemek için RTE’ye uzlaşma önerdi...
...AKP iktidarıyla yeni anayasa görüşmelerinde uzlaşmalarını örnek gösterdi.
Bu arada, tabii RTE’nin “hep bana, hep bana”ya uygun siyasal anlayışını...
…Meclis’teki çoğunluğu ile tasarladığı yeni anayasayı tek başına yapamayacağını anlayınca başvurduğu yöntemi, bütün partileri kendi amaçlarına ortak etmeyi uygulamaya koyduğunu unutmuş göründü.
RTE de yeni anayasa hazırlıklarına ulusal bir uzlaşma havası verebilmek için bütün partilerin katılacağı bir komisyon kurulmasına önayak oldu.
Lütfen söyler misiniz: Şayet RTE, Meclis’te 326 ile değil de 400 dolayında çoğunluğa sahip olsaydı yeni anayasa için hazırlık adı altında uzlaşma komisyonu kurulmasına olanak sağlar mıydı?
***
Muhalefet partileri gerçekleri ortaya koyarak 4+4+4’ü ne denli, ne ölçüde eleştirirlerse eleştirsinler... Uzlaşma çağrını umursamayan RTE istediği içerikte yasayı Meclis’ten geçirecektir.
Böylece; muhalefet eğitime vurulan darbeyi ve imam hatip damgasını eleştirerek tarihsel görevini yaptığına inanırken...
...ulusal eğitim sistemimiz, imam hatipli başbakanın iradesiyle, yakın bir gelecekte devlet kadrolarını işgal edecek, imam hatipli kadrolar yetiştirecek yeni bir döneme girilecektir.
İmamlı eğitim yeniden canlanırken... Milli eğitimin ruhuna fatiha!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget