Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman,a çağrı - Emin Çölaşan

Sözcü yazarı Emin Çölaşan,ın 22 Mart 2012 köşe yazısı:
Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman,a çağrı

Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman,a çağrı - Emin Çölaşan
SEVGİLİ okuyucularım. Hasdal askeri cezaevinde Balyoz tutuklusu olarak yatmakta olan Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önselden aldığım ilginç bîr mektubu sizlere -özetleyerek- İletiyorum.
Diğer tutuklu komutanların da adına yazılan bu mektup, darbe planlarının hazırlandığı iddia edilen 2003 yılındaki Genelkurmay Başkam Hilmi Özkök ve aynı dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman a çok önemli bir çağrı içeriyor.
Bu İki emekli komutanın da. bu yazıyı okuyacaklarını biliyorum.
Ancak sadece okumaları yetmez, gereğini yapmaları gerekir; (Metindeki beyaz harfli parantezler bana aittir.) İşte Önselin mektubu:

"...Biz vurulmuşuz. Gelip yaramıza merhem olması gerekenler korkmuşlar. Onlara sormak lazım, bu nasıl silah arkadaşlığı? Arkadasın vurulduğunda onu bırakmak var imdir? Gerçek asker, silah arkadaşının Ölüsünü bile düşmana bırakmaz.
Bu satırlardan biz suç işledik da birilerinden medet umuyoruz anlamı çıkarılmasın. Bilinsin ki kimseden medet ummuyoruz.
Bunları, suç işlemediğimiz çok açık olduğu halde (komuta kademesi bunu çok iyi biliyor), manevi destekten bile yoktun bırakıldığımızı İfade etmek İçin yazıyorum.
Balyoz davasında vahim bir asamaya geldik. Mahkeme, davayı İnanılmaz bir hızla yürütmeye başladı. Sadece mahkemenin istediği tanıklar dinlendi. Bu süreç 5-6 günde bitirildi. Mahkeme, bizim istediğimiz çoğu tanığı dinlemeye gerek bite duymadı.
Bağırıyoruz, çığlık atıyoruz ama çare yok! Biz sanıklar, sanki bir tiyatro sahnesinde sadece fon veya dekor oluşturuyoruz.
Suçsuzluğumuzu o kadar acık biçimde ortaya koyduk ki. hukukun zerresi uygulansa bizi bir gün bile içeride tutamazlar . Sadece kendimiz ocumdan değil, ülkemizin geleceği açısından da çok endişeliyiz: Bu yargı sistemi ile, hedef yaptıkları herkese istedikleri cezayı verebilirler."
***
"Bakın, bu davanın İddianamesinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutam Aytaç Yalman m Yapılacak darbeyi Önlediği' yazıyor. Yani darbe planı uygulanmadan, zorla vazgeçirilmiş! Bu ifade iddianamenin omurgasını oluşturuyor. Bu İfade olmasa, darbe planı gerçek bile olsa. gönüllü vazgeçme olacağı İçin ceza uygulanması söz konusu değil.
Biz bu planın sahteliği ile İlgili olarak şu ana kadar 1.570 civarında veri ortaya koyduk.
Şimdi sadece. Aytaç Yalman'la ilgili bu sözlerin açığa çıkarılması kaldı.
Dolayısıyla, maddi gerçeği ortaya çıkarmakla görevli bir mahkemede dinlenmesi gereken en önemli tanık kim olabilir?
Tabi ki Aytaç Yalman değil mi?
Ancak bütün ısrarlarımıza rağmen mahkeme kendisini çağırmamakta ısrar ediyor. Çünkü Aytaç Yalman böyle bir şey (darbe) yoktu derse. İddianamenin omurgası çökecek.
Kendisi de, yaptığımız bütün çağrılara rağmen (tanık olarak) gelmiyor.
Ancak bir süre önce (onun da) Ergenekon'dan şüpheli duruma getirildiğini duyuyoruz. Gelmemesinde bunun etkisi olabileceğini düşünüyorum.”
* * *
"Dönemin Genelkurmay Başkam Hilmi Özkök' ün de mahkeme tarafından tanık olarak dinlenmesini istiyoruz. İsteğimize olumlu cevap verilmedi.
Mahkemeden (çeşitli deliller konusunda) inceleme yapması İçin bilirkişi İsteğinde bulunduk. Ayraca daha Önce konuyla İlgili rapor hazırlayan ve aralarında çelişki bulunan bütün bilirkişileri çağırın, konu açıklığa kavuşsun dedik. Ama bu da kabul görmedi.
Çok açık ki, bite ceza vermek İçin, maddi gerçeği öğrenme gibi bir çaba içine girmiyorlar."
***
"Bize ceza verecekler. Gazetelerde ‘işte, darbe gerçekmiş, Balyozda ceza yağdı' başlıkları ile kamuoyunda aleyhimize olumsuz hava estirecekler.
Sonra Yargıtay falan derken, bu hukuksuzluğu kesin hüküm aşamasında Toplumsal barış* bahanesiyle, aslında Öcalan'ın affını (önce ev hapsi) İçeren Ur genel afla bitirecekler.
Darbecilik ise haksız bir şekilde, boynumuzda bir yafta olarak asılı kalacak. Davanın geldiği asama kısaca budur."
* * *
"Mektubumu bitirmeden önce. Sayın Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman'a bir kez daha seslenmek istiyorum:
Sevgili komutanlarım, sizler görevde iken askerlik onurundan sık sık bahsederdiniz. O zaman bizim rütbelerimiz küçüktü. Sizleri can kulağı ile dinlerdik ve bu sözünüzü beynimize kazımıştık.
O sözünü ettiğiniz askerlik onuru ve vicdanın gereği olarak, mahkeme sizi çağırma s a da, yüreklice oraya gelin ve gerçek neyse ortaya koyun.
Bu, bize ve tarihe karşı sorumluluğunuzdur.
Gelmezseniz bilesiniz ki , tarih ve gelecek nesiller sizi lanetleyecektir....
Ve bizlerini suçsuz şekilde zindanlara tıkılan, teröristle mücadele ederken terörist yapılan eski astlarınız ve askerlerinizin suçsuzluk çığlıkları, başınızı yastığa her koyduğunuzda beyninizde anlayacaktır.
Kalan ömrünüzde asla, ama asla huzurla uyumanız mümkün olmayacaktır."
***
Balyoz ve benzeri davalar nedeniyle, Türk Ordusunun yüzlerce komutanı tutuldu. İçlerinde halen görev başında olanlar var, emekliler var.
Genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları, ordu komutanları, alaylar, her rütbeden subaylar var.
Mahkemede yıllardır tartışılan konuyu bir tek cümleyle özetlersek, ortaya şu soru çıkıyor:

"Bu tutuklu sanıklar 2003 yılında İstanbul'da 1. Ordu Komutanlığı tarafından düzenlenen plan seminerinde darbe planı hazırladılar mı, hazırlamadılar mı?"


Bu sorunun yanıtını en iyi verecek olan İki kişi var:


1- Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök.
2- Dönemin Kara Kuvvetleri Komutam Aytaç Yalman.
Plan seminerini hazırlayıp sunan 1. Ordu Komutum Çetin Doğan' ın iki amiri, o iki komutan.
İyi de, o İkisinden de bugüne kadar hiçbir ses çıkmadı! Konuşmaktan ısrarla kaçınıyorlar.
Hilmi Beyin ifadesi epey önce, yaşamakta olduğu İzmir'de -tanık sıfatıyla- Özel yetkili savcı Zekeriya Öz tarafından alınmıştı. O İfade bugüne kadar hiç sızıntı yapmadı.
Acaba Özkök ne demişti? Eğer astlarını, silah arkadaşlarını suçlamış olsaydı, bu İfade mahkemede mutlaka gündeme gelir ve sanıklar aleyhine kullanılırdı.
Eğer "Ortada darbe falan yoktu" dediyse ve ifadesi o yüzden gizli tutuluyorsa, o takdirde hukuk çiğneniyor demektir.
Hilmi Beyin ağzım o günden beri bıçak açmıyor. Bildiklerini sadece kamuoyundan değil, yargıdan da gizliyor.
Aytaç Yalman m bu konuda ağam açtığını İse şimdiye kadar hiç duymadık.
Mahkemeye gelip niçin mertçe ifade vermiyorlar?- Çünkü silah arkadaşlarının kaderi ve geleceği, onların söyleyeceklerine bağlı.
Eğer darbe planı yapıldıysa, ortaya mertçe çıkıp suçlasınlar, herkes ona göre karar versin. Ama ortada darbe planı yoksa, bunu da çıkıp
söylesinler.
Hayret yani!.. Yılların komutanları, böylesine bir konuda sütre gerisine çekilip sessiz kalmayı hem içlerine, hem de askerlik onurla rina nasıl sindiriyorlar!
Lütfen paşalarım. Albay Önselin mektubunu okudunuz. Çıkın ortaya da bir şey söylevin. Bu garip ve yakışıksız suskunluğunuzu artık bozun. Silah arkadaşlarınızı suçlayın veya aklayın, yeter ki bir şey söyleyin.
Hem komutanlık, hem de insanlık görevinizi yapın.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget