Cephenin Yararları - Mümtaz Soysal
ADI şimdiden dillerde dolaşmaya başladı: “Melanşon” okunuyor. Son günlere gelinceye kadar, Mösyö Jean-Luc Mélenchon Fransa’nın sayısız ve sessiz sosyal demokratlarından biriydi; şimdi ise hep ondan söz ediliyor, “solun solu” olarak.
Pazar günü Paris’in Bastille alanında onun girişimiyle düzenlenmiş bir miting vardı; alana sığmayan 120 bini aşkın bir kalabalık oraya açılan caddelere taşmıştı. Dünyanın bütün tarih kitaplarında Büyük İhtilal’in başlangıcındaki Bastil Zindanı’nın adıyla ün kazanan o alan, şimdi de genellikle “Cumhuriyet” ve “Ulus” alanlarında başlamış protesto yürüyüşlerinin sona erip nutuklara geçilen yerdir.
Melanşon, cumhurbaşkanı seçimi kampanyasında Sosyalist Parti adayı François Hollande’ı geçip Nicolas Sarkozy’nin rakibi olacak değil elbet; ama ona yararı dokunabilir. Hep bilindiği gibi, Fransa’daki cumhurbaşkanı seçimleri çoğu zaman iki turlu olabiliyor; ilk turda kimse yüzde 50’yi aşamamışsa, en çok oy almış iki aday yeniden yarışır ve öbür adayların oyları kendi eğilimlerine göre onlara kayar. Dolayısıyla, Melanşon’un toparladığı oylar sonuçta Hollande’ın işine yarayacağa benzer.
Tabii, “aynı oylar zaten yok mu” diyeceksiniz. Belki var, ama hepsi tam olarak sola akmayabilirdi. Melanşon, “uyuyan” sol oyları da uyandırabilecekmiş gibi. Komünist Parti’yi de içine alan ve irili ufaklı bütün sol kuruluşlardan oluşan bir “cephe” oluşturmayı başarmış durumda. Öyle bir cephe, normal olarak Sosyalist Parti’ye gitmeyecek oyları bile ondan yana çekebilir. Çünkü Hollande, bugünkü tutumuyla, Sarkozy karşısında yeterince enerjik ve berrak düşüncelere sahip bir lider izlenimi vermiyor. Melanşon ise, tam tersi.
Oysa bize pek beğenilebilir bir kişilik gibi gelmeyen Sarkozy, daha belirgin ve ikna edici bir anlatım tarzı edinmiş; özellikle orta sınıf ve varlıklı kesimleri etkileyici olabiliyor. Buna onun Fransa’ya dış işgücü akımı karşısındaki tutumunu ve Schengen sistemini eleştirmekte oluşunu da eklerseniz, kamuoyu yoklamalarında niçin puan artışı sağladığını daha kolay anlayabilirsiniz.
Bu bakımdan, Melanşon’un seçtiği yolun Sosyalist Parti’ye yararı, soldaki dağınıklığı toparlamaktan öteye geçerek ülkedeki siyasal yaşamın bütününe de yeni bir canlılık getireceğe benziyor. Böylece, başka türlü etkisiz kalmaya mahkûm sayılabilecek bir yığın insan da ülkeleri için olumlu bir işlevi yerine getirmiş olmakta.
Bunları görünce, ister istemez “darısı bizdeki dağınık cumhuriyetçiliğin başına” demeden durabilir misiniz?
Yorum Gönder