* Milliyetçiliğe saldırıların
küresel sebepleri
* Atatürk’ün örnek aldığı devlet başkanı kimdir?
*
Atatürk’e göre millet ve milliyetçilik tanımı
* Türk Milleti’nin tek ve
ortak tanımı nedir?
* Korkut Özal’ın tarihi itirafından Erdoğan’a..?
*
Türkçülüğün bugünkü esasları ne olabilir?
Atatürk’ün örnek aldığı devlet başkanı
Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe” sindeki tavrı “Bilge Kağan” tavrıdır ve
Bilge Kağan’a özenmiştir. “Ey Türk Budunu” ile, “Ey Türk Gençliği”
arasında hiçbir fark yoktur. Atatürk’e göre, Türk istikbalinin evladı,
muhtaç olduğu kudreti, damarlarındaki “asil kan” da bulacaktır.
“Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadesinde, “Bunca yerlere Türk adını,
Türk şanını alıştırdım” politikası saklıdır. “Bir Türk dünyaya bedeldir”
ifadesinde, “Türk beğleri, millet işitin! Üstte gök çökmedikçe altta
yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir? Ey Türk Milleti!
Öykün (örnek al) ve kendine dön”
ifadesi vardır...
Ulus-devlet anlayışının, Batı’da Fransız ihtilâlinden sonra geliştiğini,
bunda Yahudi düşünürlerin payının bulunduğunu kabul etmekle birlikte,
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ulus devlet olarak kuruluşunun bunlarla
açıklanamayacağı görüşündeyiz.
Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe” sindeki
tavrı “Bilge Kağan” tavrıdır ve Bilge Kağan’a özenmiştir. “Ey Türk
Budunu” ile, “Ey Türk Gençliği” arasında hiçbir fark yoktur. Atatürk’e
göre, Türk istikbalinin evladı, muhtaç olduğu kudreti, damarlarındaki
“asil kan” da bulacaktır. “Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadesinde, “Bunca
yerlere Türk adını, Türk şanını alıştırdım” politikası saklıdır...
“Bir
Türk dünyaya bedeldir” ifadesinde, “Türk beğleri, millet işitin! Üstte
gök çökmedikçe altta yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim
bozabilir? Ey Türk Milleti! Öykün (örnek al) ve kendine dön” ifadesi
vardır...
Bozkurt efsaneleri yaşamasaydı, Türk Milleti yaşar mıydı?
Bozkurt efsanelerini bilmese, Oğuz Kağan Destanı’nı bilmese, Bilge
Kağan’ın Türk Milleti’nin gelecek nesillere hitabını okumasa, Atatürk,
Atatürk olur muydu? Bilge Kağan’ın Türk Milleti’ne hitabesi ile
Atatürk’ün Türk gençliğine hitabesi arasında öz, üslup ve hatta
seçtikleri kelimeler açısından ne fark vardır?
Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya “Atatürk ve Türk Dili” başlıklı bir konferansında aynen şu ifadeleri kullanmıştır:
“Ben
Atatürk’ün okuduğu bazı kitapları inceledim. Atatürk Vilhelm Thomsen’in
Inscriptions de l’Orkhon (Orhun Yazıtları) adlı eserini okumuş. Birçok
kelimenin altını mavi kalemle, kırmızı kalemle çizmiş, bazı kelimeleri
yeniden tercüme etmiş, bazen soru işareti koymuş. Kısacası Atatürk millî
pınardan su içmiş, ecdadımız Köl Tigin’in, Bilge Kağan’ın metinlerini
orijinalinden okumuş. Atatürk kökümüzü, geçmişimizi bildiği için
Batılıların yapmış olduğu yanlış tarih yorumları karşısında Türk Tarih
Kurumu’nu kurduruyor.”
Sertkaya’nın bildirdiği gibi Atatürk’ün
okuduğu kitaplar arasında “Orhun Abideleri” de vardır. Hatta Muhittin
Nalbantoğlu’na göre 1924 yılında Türkçe olarak da basılan ve kendisine
sunulan Orhun Abideleri kitabının bir sayfasının kenarına Atatürk kendi
el yazısıyla, “Büyük nutuk böyle bir ifadeyle hitam bulacaktır” diye not
da düşmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti, Batı’da ulus devlet düşüncesi
geliştikten sonra kurulmuştur ama Atatürk, esas olarak Türk’ün kendi
kaynağından, Bilge Kağan modelinden faydalanmıştır.
Çözüm; kuruluş felsefesi
Türkiye’de milliyetçilik pırıl pırıl bir kaynaktan geliyor. Nereden
geliyor? Tarihten geliyor, Mustafa Kemal’den, Ziya Gökalp’ten geliyor.
Milliyetçiliğin
yerine “ulusalcılık” kavramı neden ikame edilmek isteniyor? Şundan
dolayı; soldan gelen ve gerçekten de ruhen milliyetçi olan insanlar,
kendilerini bir siyasi parti ile özdeşleştirmemek için böyle bir kavramı
tercih ediyor. Zaman zaman liberalleşmiş eski solcular da “bizimki
milliyetçilik değil yurtseverliktir” diyor. Milliyetçilik zaten
vatanseverliktir. Bunlar birbirinden ayrı ayrı şeyler değildir.
Vatanseverlik veya yurtseverlik milliyetçiliğin içindedir, fakat ondan
ibaret değildir. Çünkü asıl olan. vatanı vatan yapan millettir. Milletin
birliği, bütünlüğü ve idealleri olmazsa, vatan olur mu? Ayrıca,
devletsiz, hatta vatansız kalan millet fertlerini ne yapacaksınız?
Dolayısıyla
vatanseverliği milliyetçiliğin karşısına, ulusalcılığı her ikisinin de
karşısına dikmenin hiç bir anlamı yoktur. Üstelik çok da komiktir.
Sorun çıkaranlar kim?
Türkiye’de milliyetçilik açısından temel sorun, aslen Türk olmadığı
halde Müslümanlık ortak paydasına sığınarak ve İslam’ı etnik ırkçılığa
dayalı hedeflerinin maskesi olarak kullanıp her türlü ideolojik kalıba
giren, böylece, bütün fikirleri içinden çıkılmaz bir karmaşaya
sürükleyen nesillerden kaynaklanmaktadır. Bunların sayısı bellidir ama
etkinlikleri, örgütsüz Türk Milleti’nden daha fazladır!
Ermeni
tehciri sırasında 300 bin civarında Ermeni’nin Müslümanlığı benimsemiş
görünerek ve isim değiştirerek Türkiye’de kaldığı tahmin edilmektedir!
Yani “katledildi” denilen Ermenilerin üçte ikisi tehcir edilmiş, üçte
biri, şeklen Müslüman olarak Türkiye’de kalmıştır. Bu tür gruplar, nüfus
artışıyla da paralel olarak etnik dayanışma duygusu içinde çalıştığı
için devlet bürokrasisinde, üniversitelerde, siyasette, iş dünyasında ve
medyada önemli mevkiler edinmiş durumdadır.
Dolayısıyla Türklük
kavramını, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran milletin adı değil de sadece bir
ırkın adıymış gibi gösteren bu çevrelerin başlattığı propaganda, diğer
etnik unsurlar arasında da etkili olmuştur.
Türkiye’yi kuran irade
olan Türk Milliyetçiliği, “Türklük” deyince, Türkmen, Tatar, Kazak,
Kırgız, Özbek ve Müslüman olmak kaydıyla Kürt, Çerkez, Gürcü, Arnavut
gibi bütün etnik birimleri, Türk Milleti’nin mensubu kabul etmektedir.
Zaten, Balkanlar ve Kafkaslar’dan gelenlerin içinde ırken Türk olan
büyük çoğunluğun dışında, Hıristiyanlar tarafından katledilmekte
oldukları ve Türk sayıldıkları için Türkiye’ye sığınanlar da vardır.
Onları Türklüğe bağlayan bağ, sadece vatandaşlık bağı değil, kaderdir!
Türklük kavramını sadece ve sadece vatandaşlığa bağlayarak sulandırmak, etnik taleplere de meşruiyet kazandırmaktır!
Bir devlet, sadece ortak kültürü ve millet olma bilincini geliştirmek ve beslemekle yükümlüdür.
“Türk
Milliyetçisiyim” diyenlerin birinci vazifesi de budur! Kimsenin diline,
kültürüne karışmamak gerekir ama milliyetçilik ve milli kimlik
anlayışını sulandırmaya kimsenin hakkı ve yetkisi yoktur! Bu sulandırma,
Türk varlığına yönelmiş en büyük saldırıdır.
Milliyetçiliğe sistemli saldırılar
Milliyetçi kamuoyu, 2003 yılı Temmuz ayında Zaman gazetesinde Yunanlı
Herkül Millas’ın milliyetçiliğin bir hastalık, hatta SARS ve AIDS’den
daha tehlikeli bir belâ olduğu yolundaki yazısına sert tepki gösterdi.
Aynı günlerde Başbakan Tayyip Erdoğan da milliyetçilik aleyhine
konuşmalar yapıyor, ırka, dine ve bölgeselliğe dayalı milliyetçilik
yapmayacaklarını söylüyordu.. Böylece bir zamanlar Süleyman Demirel
tarafından başlatılan “Irk devleti bitti” tartışmasını da hatırlatmış
oluyordu... Demirel “Anayasal vatandaşlık esas alınmalıdır” derken,
Cumhurbaşkanı olduğu ülkenin, neyi esas aldığının farkında olmadığını
göstermiş oluyordu. Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı
olan herkes Türk olarak kabul edildiğine göre, bunun üzerinde aranan şey
neydi?
Rahatsızlık duyulan Türk kimliğinden başka bir şey değildi
ama birileri rahatsız oluyor diye Türk Milleti, binlerce yıllık bir
temele dayanan kendi adından vazgeçecek değildi...
Anlaşılıyordu ki,
Türkiye’nin direniş gücünü çözmek için, öncelikle Türk milliyetçiliğini
gözden düşürmek gerektiğini inandılar ve organize bir şekilde saldırıya
geçtiler..
Türklere Türk karşıtı propaganda yapan ve milliyetçiliği
gözden düşürmeye çalışanların Yunan olması da elbette bir ölçüydü ama bu
işi Yunanlar ile işbirliği içinde yapan Türk vatandaşları vardı..
2003 yılı Eylül ayında ise aynı tartışmayı Amerikan Başkonsolosluğu başlatıyordu!
ABD’nin Yeni Osmanlıcılık Semineri
ABD’nin İstinye’deki Başkonsolosluğu’nda Türk medyasının
yöneticilerine ve yazarlarına verilen “Yeni Osmanlıcılık” seminerinden
itibaren düğmeye basıldı. Milli kimliği tahrip etmeye yönelik bu
saldırıdan Başbakan Tayyip Erdoğan da haberdardı ki, Türkiyelilik
kavramını öne çıkarıp tartışmaya açtı Ertuğrul Özkök de, işareti alır
almaz; Hürriyet’in başlık kenarındaki “Türkiye Türklerindir” sözünün
oradan kaldırıp kaldırılmayacağı üzerinde görüşler belirtti.
Özkök’ün milleti aşağılaması
Özkök, “Eşcinseller enternasyonalizmi” ara başlığı altında, millete
aidiyet duygusunun, eşcinseller birliğine aidiyet kadar değeri
kalmayacağını iddia ediyordu.
Aslında Türklük, Türkiye nüfusunun
yüzde 90’ına yakın kesimi için öz kimliktir. Yani vatandaşın yüzde 90’ı
zaten Türk’tür. Buna rağmen, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile
bağlı olan herkes, Anayasa’ya göre de Türk kabul ediliyorsa, sorun
nerededir? Diyelim ki, 70 milyon insanın 7-8 milyonu kendisini Türk
kabul etmiyor! Bu 7-8 milyon insanın hatırını kırmamak için milli
kimliği terk etmek mi gerekir?
Türk’ün 'Kimlik' Cüzdanı -1- Arslan Bulut
Türk’ün 'Kimlik' Cüzdanı -2- Arslan Bulut
Türk’ün 'Kimlik' Cüzdanı -3- Arslan Bulut
Yorum Gönder