Bir koluyla Asya’ya, diğeriyle Avrupa’ya uzanarak iki kıtayı da kucaklayan kenti Lamartine şöyle tanımlıyordu: “Orada, Tanrı ve insan, doğa ve sanat hep birlikte yeryüzünde öylesine mükemmel bir yer yarattılar ki, görülmeye değer.” Görülmeye değer de, hangi fani, dünya gözüyle bir kez de olsa, görmek istemez İstanbul’u? Görmek için de geliyorlar zaten akın akın. Her geçen yıl daha çok yabancı konuk görüyorsunuz İstanbul caddelerinde. Yılda ortalama 7.5-8 milyonu buldu bile. Hoş, bunların hepsi gezgin değil, iş-aş derdine İstanbul’a gelen giden de çok…
En çok kimler mi geliyor? İstanbul’un Sultanahmet, Eminönü, Taksim gibi turistlerin yoğun olduğu mekânlarında, kamuya açık yerlerde, tramvayda, metroda, restoranlarda, alışveriş mekânlarında konuşulan yabancı dili anlamak için biraz dikkat kesilseniz, ağırlığı Arapçanın oluşturduğunu anlarsınız. Kılık kıyafetten çıkarmak, her zaman kolay değil. İstanbul’a gelince mazruf da değişiyor çoğunlukla.
Merak edip baktım istatistiklere. Emniyet’in pasaport kayıtlarına göre, bu yılın ilk yarısında Türkiye’ye gelen yabancıların sayısı 11.8 milyona yakın ve bunların yüzde 35’ten fazlası İstanbul’a gelmiş. Sayıları 4.2 milyona ulaşan İstanbul konuklarından bir Arap ülkesi yurttaşı olanların toplamı yüzde 14’ü geçiyor. Yani, 6 ayda 600 bine yakın Arap kökenli ziyaretçi gelmiş İstanbul’a. Ayda ortalama 100 bin Arap ziyaretçi demek bu. Geçen ve önceki yılın ilk yarılarına bakıldığında sayının yüzde 9 ile 11 arasında değiştiği anlaşılıyor. Bu yıl Arapların biraz daha ilgisi var İstanbul’a…
***
Ya diğer ülkelerden gelenler? Yine veriler gösteriyor ki, yılın ilk yarısında Araplardan sonra Almanya vatandaşları (bizim Alamancılar hariç) yüzde 11 dolayında pay sahibi. Daha çok Antalya’yı seven Almanların, belli ki bir kısmı da İstanbul tutkunu.
Aynı şeyi Ruslar için de söylemek mümkün. Kum, deniz, güneş turizmi için Antalya’yı Almanlarla birlikte parselleyen Ruslar, İstanbul konuklarının üçüncü büyüğü. İlk 6 ayda 262 bin Rusya vatandaşı, İstanbul gezgini olmuş. Mesafe uzak olsa da Amerikalıların sıralamada dördüncü sırada yer aldıkları ve ilk yarıda 220 bin Amerikalının İstanbul’u ziyaret ettiği anlaşılıyor.
Avro krizi, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya vatandaşlarının gezme iştahlarını kesti. Oralardan İstanbul’a, daha az turist gelmeye başladı. Japonlar bile ilk yarıda 80 bini bulamamış durumdalar. İranlıların sayısı 190 bin ve payları yüzde 4.5, ama çok azaldı son zamanlarda İranlılar. “Sıfır sorunlu diplomasi” fiyaskosu, İranlıları da soğuttu İstanbul’dan…
***
Dönelim İstanbul’un Arap konuklarına… İlk sırada Libyalılar var ilginç bir biçimde. Kaddafi sonrasında Libya’dan İstanbul’a ziyaret trafiği artmış görünüyor. Bu yılın ilk yarısında Libyalı 94 bin kişinin İstanbul kapılarından girdiği anlaşılıyor. Iraklılar, Araplar içinde, İstanbul’u en çok ziyaret eden ikinci grup. Kuzey Iraklı Kürtleri de içeren Iraklı turist sayısı ilk 6 ayda 85 bini bulmuş. Arap ziyaretçi liginde üçüncü sırayı Suudiler alıyor. Onlardan da ilk yarıda 78 bin kişinin İstanbul konuğu oldukları anlaşılıyor.
Arap ülkelerinin ziyaretçilerinde ilk sırayı alanlar daha çok alt-orta gelirli ülke vatandaşları iken varlıklı, petrol zengini Arap ülke yurttaşlarından İstanbul’a ilgisi en çok olanların S.Arabistan vatandaşları olduğu dikkati çekiyor. Yine de varlıklı Kuveyt, BAE, Katar, Bahreyn yurttaşlarının İstanbul’a ilgilerinin daha düşük düzeylerde kalması dikkat çekici.
TÜİK, yılın ilk yarısında turist başına harcamanın (ya da gelirin) 550 dolar olduğunu saptamış. Bu değer, İstanbul turisti için de geçerli ise çok hayıflanılmalı. İstanbul’u “küresel kent” olarak pazarlamayı hedefleyen, bunun için bu emsalsiz kenti betonlaştırıp eğip büküp her tür kötülüğü yapmaktan çekinmeyenler, büyük kazançlar beklerken sonuçta böyle bir cevheri, üç on paraya satıyorlar demektir.
Yazık ki, ne yazık…
Yorum Gönder