Türkiye'ye yöneltilen suçlama; özetle şöyledir: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1937 yılında, "Seyit Rıza" nın başını çektiği Dersim isyanını kanla bastırmış; yöre halkını kundaktaki bebeklerine, hamile ka dınlarına, yaşlılarına varıncaya dek meydan lara toplayıp üzerlerine ağır makinalı tüfeklerle kurşun yağdırarak ve de zehirli gaz kullanarak soykırıma uğratmış; bir bölümünü de maden ocakları vs. çalış tırmak amacıyla sağ bırakıp çalışma alanlarına sürmüş, buralardan ayrılmalarını yasaklamıştır. Bu işgal, ilhak ve soykırım; 1937-1938 yıllarında Cumhurbaşkanı Atatürk'ün, Başbakan İnö nünün, Başbakan Ce lalBayar'ın, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak'ın, General Abdullah Alpdoğan'ın buyruklarıyla, şun yağdırarak Türk Ordusu tarafından gerçekleş tirilmiştir. İhsan Sabri Çağlayangil
(Cumhurbaşkanı Yardımcısı), Muhsin Batur (Genelkurmay Başkanı) gibi Türkiye Cumhuriyeti devlet adamları, uygulanan soykırımın tanıkları olup, yıllar sonra yayınlanan anılarında "Dersim'de zehirli gaz kullanılarak 7'den 70'e soykırım yapıldığı"nı ikrar ve itiraf etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, soykırım suçundan dolayı uluslararası yargı organlarınca yargılanmalı; o tarihteki devlet yöneticileri soykırım suçlusu olarak damgalanma-lı, adı "Tunceli'ye dönüştürülen beldenin "Dersim" olan önceki adı geri verilmeli; geçmişte yapılan bu soykırım için özür dilenmeli, topraklar kendilerine geri verilip tazminat ödenmeli; "Halkların Kendi Kaderini Tayin Hakkı" (özerklik, bağımsızlık, vs.) tanınmalı, "Dersim"in 1937-1938 öncesi özgür, bağımsız, demokratik yönetim yapısına yeniden kavuşmalıdır...
Bu suçlamaların gerçeğe aykırılığını, Bütün Dünya dergisinin, Ocak 2010, Ocak 2012 ve Şubat 2012 sayılarında yayımlanan "Dersim Dersi" başlıklı yazılarımla kanıtlayarak göstermiştim.
İngiliz Devlet Arşivlerinin gizli belgelerinden, gizliliği kaldırılarak internet üzerinden araştırmaya ve telif hakkı ödenerek yayınlanmaya açılan belgelerde yaptığım araştırmada; "Dersim'de Zihirli Gaz Kullanıldı" suçlamasının gerçeğe aykırı ve iftiradan ibaret olduğunu kanıtlayan belgelere ulaştım; bunların telif ücretini ödeyerek satın aldım; ve işte şimdi yayımlıyorum:
BELGE 1:
24 Mayıs 1938 - Türkiye, İngiltere' den zehirli gaz savaşı konusunda uzman istiyor.
BELGE 2:
9-11 Ocak 1939 - İngiltere, Türkiye' nin 24 Mayıs 1938'de istediği Zehirli Gaz Savaşı uzmanını, en erken 1939 Nisan ayından sonra Türkiye'ye gönderebileceğini bildiriyor.
Sonuç: "Dersim'de zehirli gaz kullanılarak soykırım yapıldığı" ileri sürülen 1937-938 yıllarında, Türkiye'nin elinde zehirli gaz olmadığı gibi, zehirli gazın silah olarak nasıl kullanılacağını bilen uzman da yoktur. "Dersim Harekâtı"nda zehirli gaz kullanıldığı suçlaması; uydurmadır.
Bu belgelerden sonra bir daha Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, Atatürk'ü, İsmet İnönü'yü, Celal Bayar'ı, Fevzi Çakmak'ı, Abdullah Alpdoğan'ı, "Dersim"de zehirli gaz kullanmakla suçlayacak olanlar; iftira suçunu işlemiş olacaklardır.
Atatürk, kendisini suçlayanlara Abraham Lincoln'e atfedilen şu sözle yanıt vermiştir:
"Herkesi bir defa, bazılarını her zaman aldatabilirsiniz. Ama herkesi her zaman aldatamazsınız." (You can fool all the people some of the time and some of the people all the time but you cannot fool all the people all the time.)
Bir de atasözümüz vardır: "Yalancının mumu, yatsıya kadar yanar."
Cengiz Özakıncı/Bütün dünya
Yorum Gönder