Devlet Tiyatroları’na AKP iktidarında 35 yeni sahne kazandırıldığı, özel tiyatrolara verilen desteğin 2002’de 850 bin TL iken, 2011’de 3.5 milyon TL’ye çıktığının altı çiziliyor.
2002’nin 850 bin lirasının, 2011’in 3,5 milyonundan daha değerli olduğu konusuna değinilmiyor! Muntazam elektrik zamları hesaba katılmıyor.
Tiyatronun en büyük gideri elektrik. Sahne ışıkları yandığında deli gibi dönüyor elektrik sayacı öyle ki döndüğünü algılayamıyorsunuz. Elektrik faturası bomba gibi düşüyor müdüriyete. Prova dönemlerinde sahne ışıkları gün boyu, kimi zaman gece boyu yanıyor. Kaçak elektrik konusunda “bi kereden bi şey olmaz” yasasının çıkmasını dört gözle bekliyoruz!
İki yıldır tiyatro biletine zam yapamıyoruz. İzleyicimiz mevcut fiyatları denkleştiremiyor. Bizde zengin kesim pek tiyatroya gitmez. Galaya davet ederseniz bir kısmı gelir. Ön sırada oturamayanlar yerini beğenmez, bir sonraki galaya gitmez. Sadece 1 adet ön sıra olduğunu düşünemez. Londra’ya gittiğinde ikinci balkonun en arka sırasından yer buldum diye sevinir. Yurda dönünce orada gördüğü oyunu anlata anlata biteremez. Çoğu ingilizce bilmez. Biliyorum diyenlerin bölümününki de sokak ingilizcesidir, tiyatrodaki dili anlamaz. Fransızca bilmez, Paris’te Comedie Française’e gider, Moliere izle.
-Kostümler harikaydı, çok görkemliydi şekerim!
den ibarettir intibaları.
Tiyatronun izleyicisi dar gelirlilerdir. Onlar eskiden orta sınıftı, artık öyle bir sınıf yok. Kredi kartının en az ödenmesi gereken miktarını denkleştirip iç çekiyor halkımız.
Başbakanın beyannamesinde, Türkiye’nin her ilinde, her akşam perde açmak azim ve kararlılığında olan Devlet Tiyatroları’nın düzenlediği ulusal ve uluslararası festival sayılarını artırarak Türk tiyatrosunun gelişimine daha çok katkı sağlamanın hedeflendiği, belediye, sivil toplum kuruluşu ve özel girişimcilerin kurduğu tiyatroların daha ileri düzeyde destekleneceği dile getiriliyor.
Aradan bir yıl geçmeden başbakan;
-Özelleştiriyorum!
diyor.
Bir masaldır seçim beyannamesi.
Yorum Gönder