28 Şubat operasyonunda dün 5’inci dalga da yaşandı.
Bu açıkçası sürpriz bir gelişme. Çünkü Başbakan Erdoğan operasyonun dalga dalga sürmesinin milleti bunaltacağını söylemişti.
Bunun üzerine operasyonlar uzunca bir süre durdu.
AKP’ye yakın kişilerden aldığım iki “tahmin” vardı.
Birincisi; Erdoğan savcılara “Artık asker üzerine gitmeyin, şimdiki komuta konseyi ile aramız iyi, daha fazla yıpratmanın alemi yok, mevcut tutuklularla işi halledin” dedi.
İkincisi; Erdoğan savcılara “İşin içinde basın ve sermaye çevreleri de olacak, bunu dalgalara bölüp uzatmayın, dersinize iyi çalışın, kim var kim yok iyi ayarlayın ve bir kerede işi bitirin” dedi.
İkisi de “muhtemel” nitelikte bana göre.
Tabii işin bir de basın ve sermaye çevreleri ayağı var ki, orası galiba biraz karıştı.
Aralarında AKP’lilerin de olduğu çeşitli kaynaklardan aldığım duyumlara göre Amerika ve Avrupa Birliği hükümeti “medya ayağı” konusunda uyarmış. Bazı ünlü ve etkili gazetecilerin darbe teşebbüsü suçlamasıyla tutuklanmalarının inandırıcı olmayacağı belirtilmiş. Hatta “Gazetecileri hapse atarsanız sizi koruyamayız, Avrupa ve Amerika’daki demokratik çevrelerin tepkisini engelleyemeyiz” demişler.
Bu da büyük olasılıktır. AKP hükümeti her konuda destek aldığı Amerika ve Avrupa Birliği’nden bu konuda destek alamayabilir. AKP durup dururken zor duruma düşmek istemez.
Bunun da ötesinde yine bazı yandaş kalemlerin de “Basına bir şey olmayacak. Özellikle adı geçen patronlarla anlaşma sağlandı, onlara dokunulmayacak, ama tutuklanacak birkaç general daha var” dediklerini de söylemeliyim.
Gelelim dünkü “5’inci dalga” operasyonuna.
İfade için çağrılan isimler arasında 28 Şubat dönemi tam başlarken emekli olan Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Teoman Koman da var.
Bu yazının yazıldığı saatlere kadar gelen bilgilere göre Koman’ın kuvvet komutanı olduğu dönemle birlikte, daha önce korgeneral rütbesiyle yürüttüğü MİT Müsteşarlığı döneminin de sorgulanacağı belirtiliyordu.
Koman’ın MİT Müsteşarı olduğu dönemde terörle mücadele konusunda en üst noktaya çıkılmıştı. Jitem’in, Hizbullah’ın kurulması, kimi faili meçhul cinayetler ve Olağanüstü Hal şartları bu dönemin en bilinen olaylarıydı.
Ancak hatırlayalım ki, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve eski MİT Müsteşarı ve Yardımcısı’nın savcılığa ifade için çağrılmaları kıyameti koparmıştı. Başbakan Erdoğan MİT Müsteşarı hakkında bırakın dava açılmasını ifadeye çağrılması için bile kendisinden izin alınması gerektiğini açıklamıştı.
Açık yasa hükmüne rağmen Erdoğan 7 saatlik bir operasyonla mevcut yasayı daha da katı hale getirerek Hakan Fidan’ı yargının elinden almıştı.
Bu yasaya göre MİT yöneticilerinin yanısıra Başbakan’ın özel görev verdiği tüm kişiler “Başbakan izni olmadan” bir soruşturmaya konu olamıyorlar.
Teoman Koman da eski MİT Müsteşarı. Bu durumda yasadan yararlanması gerekiyor.
28 Şubat operasyonunu sürdüren savcıların bu nedenle Teoman Koman için Başbakan’dan izin istemeleri gerekiyor.
Şu ana kadar aksi yönde bir açıklama yapılmadığına göre, savcıların bu izni istediklerini ve Başbakan’ın da izni verdiğini varsayabiliriz.
Yine de savcılar bu konuda bir açıklama yapmalılar.
Ancak, eğer izin alınmadıysa, ortaya cok ciddi bir hukuk skandalı çıkmış olacaktır.
*****
Twitter’i siz istemiştiniz
Geçen hafta, nihayet twitter hesabı açtığımı duyurmuştum sizlere.
Aslında hergün yazı yazan birinin bunun üstüne bir de twitterde 140 vuruşluk cümlelerle fikir beyan etmesini pek anlamlı bulmuyorum. Bunu belirtmiştim.
Ancak pekçok okur “Televizyonlara çıkıyorsun ama haberimiz olmuyor” diye sitem ediyordu.
Çıkacağım televizyon programlarının çoğunu kendi köşemde yazamıyorum çünkü o programlara çıkacağımı yazılarımı yazdığım saatte ben bile bilmiyorum. Televizyonlar genellikle günlük olaylara göre konuk davet ettiklerinden çoğu davet günü gününe yapılıyor. Bunun üzerine twitterin özellikle bu işte çok yararlı olacağını düşündüm. Zaten okurlar da “bari bir twitter hesabı aç da çıkacağın programları oradan anında duyur” diyorlardı.
Twittere girmeye karar verdiğimde adıma açılmış birkaç tane daha hesap olduğunu gördüm. Bunlar benim değildi ama bana pek zarar da vermiyorlardı. Üzerinde durmadım. Gerçeği açılınca diğerleri kapanır diye düşündüm. Nitekim galiba ikisi kendini kapattı.
Şimdi sorun şu. Hergün takipçi sayısı artıyor. Ama henüz binli rakamlardayım. Oysa benim olmayan ve şimdi kendini kapatan hesapta bile 8 bin küsur takipçi vardı.
Nerede bunlar şimdi?
Okurlara sitem sırası şimdi bende. Siz istediniz twitter hesabı atırmamı, o halde izlemeye başlayın artık.
Şu andaki takipçilerden de ricam şu ki, kendi ağlarında bunu duyursunlar ki ben de daha çok kişiye ulaşabileyim. Şimdiden teşekkürler...
*****
Kürtaj Uludere muhabbeti
Başbakan Erdoğan’ın kürtaj konusundaki son açılımı ve bunu Uludere olayı ile benzeştirmesi üzerine bazı okurlarımdan ilginç e-postalar aldım. Bunlardan birkaçını sizlerle paylaşmak istiyorum;
Sayın başbakanın açıklamasını formüle edersek:
ULUDERE = KÜRT - AJ
***
Sayın başbakanın açıklamasına göre ULUDERE’NİN ANLAMI: TOPLU KÜRTA
***
Bundan 15 sene sonra farklı bir anlayış iktidara gelip Uludere olayı hakkında soruşturma açıp Tayyip Erdoğan’ı tutuklatıp 3 senede yüzüne iddianame okunmaz ise; Soruyorum, Sayın Başbakan buna da ileri demokrasi, yargıyı bekleyin diyecek mi?
Silivri’deki gibi...
***
Basbakan “Her kürtaj bir Uludere’dir diyorum” demiş. Devlete kendi eliyle iktidar tarafından kürtaj yaptırılmış meğersem. Peki devlete kürtaj serbest mi? İktidar şu an kürtajla meşgul, ustalıkta ilk tecrübe de Uludere’ymiş meğer..
***
‘’O emri hangi hayvan verdi diyenler nekrofillerdir’’ diyen başbakan koskoca bir çam daha devirmiş oldu. Sayın Başbakan, sevgili başbakan; ‘’Nekrofil’’ diye bir sözcük yoktur Türkçe’mizde. O ‘’Nekrofili’’dir, yani fransızcadaki ‘’necrophilie’’ dir.
*****
Şimdi de tasmalı gazeteciler çıktı
Başbakan İstanbul’da partisinin İl Kongresi’ne katıldı. Her siyasi partiyi kıskandıracak (Hele CHP’nin 10 bin kişilik kapalı salonun bile üçte birini ancak doldurabildiğini düşünürseniz) bir gövde gösterisine sahne olan Arena Stadı’ndaki konuşmasında Erdoğan coştukça coştu.
Ancak Erdoğan coşunca öyle şeyler söylüyor ki, şaşkınlıktan küçük dilinizi yutacak gibi oluyorsunuz.
Örneğin pazar günü “tasmalı gazetecilerden” söz etti. “Daha düne kadar üniformalılar yazdıklarınızdan dolayı azarlıyorlardı. Onların o tasmalarınızı biz çıkardık. Şimdi ise boyunlarına uluslararası tasmaları taktılar” dedi.
Tasma biliyorksunuz köpeğe takılır.
Başbakan ülkenin en etkili ve yetkili kişisi. O halde genel konuşmamalı, ne söylemek istiyorsa aynen söylemelidir.
O tasmalı köpekler kimlerdir? Uluslararası tasmalar şimdi hangi köpeklerin boynuna takılmıştır?
Başbakan “Arif olan anlar” diyemez. Eğer medyada köpeklik yapanlar varsa tek tek açıklamalıdır.
*****
Düz mantık: Kürtaj cinayetse ve her kürtaj bir Uludere ise o zaman Uludere bir cinayettir. Uludere’yi örtbas etmek, cinayeti örtbas etmektir. (Gani Yıldız)
Yorum Gönder