Savaşlar, akıl gözünün gördüğü gidişe gözlerini yuman inat ve ihtirasın kanlı zehirli yan ürünüdür.
Cehennem ateşinin çok yakında bütün Suriye’yi saracağını tahmin etmek zor değil.
Başbakan Erdoğan’ın aylar önce Esad yönetimine cephe aldığında bunun aceleyle verilmiş yanlış bir karar olduğunu söyleyenler herhalde Hule kasabasında girişilen katliamın dehşeti karşısında yanıldıklarını kabul etmişlerdir.
Katledilen 108 Suriye vatandaşının 49’u çocuklardır.
Kovalanarak yakalanıp kafalarına kurşun sıkılan veya boğazları kesilen çocuklar, ne tür bir amaca kurban edilmişlerdir?
Bu canavarlık ne mesajı taşımaktadır?
Din fanatizmi bile bu çağda böyle bir cinneti izah edemez.
Hule’deki katliamı, Esad rejimine bağlı milislerin gerçekleştirdiğine dair iddiaların MİT kaynaklarınca da doğrulandığı bildiriliyor.
ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın aralarında bulunduğu Batılı devletlerin baskıyı artırmak amacıyla ülkelerindeki Suriyeli diplomatları sınırdışı etme uygulamasına dün Ankara da katıldı.
Türk Dışişleri tebligatı yaparken, sivil halka yönelik şiddet durmazsa daha ileri tedbirlere başvurulacağı uyarısında da bulundu.
Hule katliamının insanlığa karşı suç olduğu konusundaki görüş birliği Rusya yüzünden eylemli bir caydırıcılığa dönüşemiyor.
İnsanlık isyan ve öfke hâlini çaresizliğin utancı ile bir arada yaşamaktadır.
Ve Rusya bu duruma rağmen Suriyeli diplomatların sınır dışı edilmelerinin zararlı olacağını söyleyebilmektedir.
Suriye göz göre göre iç savaşa sürükleniyor. Rusya BM Güvenlik Konseyi’ni bloke ederek eski dostuna destek olduğunu sanmaktadır.
Putin başkan koltuğuna geri döndü.
Yeni Çar, barışın önünü açan bir değişimi Rusya’ya kazandırır mı; beklemeyin!
Belli ki insanlık diktatörün gazabını uzun bir süre seyretmek zorunda kalacak.
Hule, muhtemel bir iç savaşın, küçük çapta provasıdır.
Türkiye komşuluğunu, darda kalan mültecilere ev sahipliği yaparak göstermeli zalimi cezalandırma yönündeki tahrik ve teşviklere sıcak bakmamalı, gaza gelmemenin uyanıklığını sürdürmelidir.
Türk askeri, BM veya NATO dışı bir eylemin içinde asla olmamalıdır.
Türbanın yeri dolmaz
Tayyip Erdoğan öfke üstünde sörf yaparak partisini yükseltti.
Öfkeyi bir “hitabet sanatı” olarak gördüğünü zaten yolun başında söylemişti.
O nedenle sakin sakin müzakere edilecek kürtaj ve sezaryen gibi uzmanlık konularını kavgaya çevirdiğine bakarak şaşmamak gerekir.
“İslâmda kadın” meselesini haklar bağlamında sahiplenmek AKP’ye büyük kadın desteği getirdi. Ama türban kavgası bitti.
Türbanın boşluğunu şimdi kürtaj karşıtlığı doldurabilir mi?
Hayır olmaz. Kavga avaz avaz yapılsa bile dolmaz o boşluk.
Çünkü türban, almak için kavga verilen bir haktı, alındı.
Ama kürtaj ve sezaryen yasayla kazanılmış haklarken yasayla geri alınacak.
Türbanda kadını sistem mağdur ediyordu.
Şimdi AKP mağdur edecek!
Yorum Gönder