Çankaya’dakinin Liderlik Sırları! - Cüneyt Arcayürek

Gazete manşetlerinde Çankaya’daki AKP’li Abdullah Gül’ün; ABD dönüşü uçakta yaptığı değerlendirmeleri
özetleyen, “Bazen iyimserliğimi kaybediyorum” başlığını görünce şaşırdım.
Zira, ABD gezisine Çankaya’nın davetlisi olarak katılan İsmet Berkan’ın, 25 Mayıs Cuma günü Hürriyet’teki yazısından öğrendik ki; Bay Gül, Stanford Üniversitesi’ndeki konferansta, 11 maddeye sığdırdığı “liderlik sırlarının” 10. maddesinde:
“İyi bir lider hiçbir zaman, koşullar ne olursa olsun, durum ne kadar umutsuz olursa olsun ‘umut dağıtan’ olmaktan kaçınmamalıdır” diyor.
Stanford’da çizdiği liderlik portresiyle, Türkiye’de tanımladığı portre birbirine ters düşüyor.
Olumsuz durumlarda liderin umut dağıtmasını koşul görüyor; ama Uludere katliamından kaynaklanan sosyal ve siyasal umutsuzluk karşısında iyimserliğini yitirdiğini söylüyor.
Çankaya’daki AKP’linin karamsarlığını olağan karşılamak gerekiyor.
İsyan hareketini ıska geçerek Dersim’de elbette onaylanmayacak eylemler üzerinde katliam diye günlerce davul çalan, ama Uludere’deki katliamın baş sorumlusu hükümeti savunmak; kolay değil tabii!
***
Çankaya’daki AKP’li, hiç kuşkusuz kendisinde de var olduğuna inandığı sırlarını (niteliklerini) izleyicilere sunarken yaşamından kimi örnekler veriyor.
Örneğin Gül, çocukken tüccar olmak için girdiği sınavda, “o buz dolu kovadaki gazozları satabilseydi”, AKP Cumhurbaşkanlığı’ndan yoksun olacaktı!
Açıkladığı sırlara göre bir lider “aynı zamanda tahayyül ve ilham dolu olmalı.”
Bugün anlaşılıyor ki; Çankaya’dakinin ta gençliğinde “tahayyül ettiği bir hedefi” varmış: Başı açık kadınlarımızın başını da, vücudunu da kapamak!
15 yaşındaki Hayrünnisa’yı okuldan aldı, evlendi ve hedefinin ilk aşamasını genç eşinin başını kapatarak gerçekleştirdi.
Gel zaman git zaman; Çankaya’da anayasanın tanıdığı yetkilere kavuşunca…
…türbanı serbest kılmayı savunan bildirilere imza koyan ne kadar ilim bilim adamı varsa; hepsini birer ikişer üniversite rektörlüklerine atayarak…
…“tahayyül ettiği hedefi” yayma olanağı buldu.
Böylece (liderlik sırları madde 2) “hızla değişen ortama adapte olabilecek liderlere” duyulan gereksinmeyi karşılamış da oldu.
Şu sıralar (liderlik sırları madde 4) “yeni bir yöne gitmeye (veya Çankaya’da kalmaya), yürünecek yeni bir yol oluşturmaya” hazırlanıyor.
***
Sıraladığı sırlar arasında liderin içinden pazarlıklı olduğunu unuttu galiba.
Gitmek mi zor, kalmak mı zor diye bugün sorsanız Çankaya’dakine, gitmek de zor kalmak da diye yanıt verebilir.
Çankaya’dan ayrılmaya gönüllü değil, ama rakip de öyle kolay yutulur lokma değil.
Kimi gazetemizin büyüteci 100 bine yakın gösterdiği, kimisinin 40 bin diye manşetlere çıkardığı, ama civar ilçelerden 1800’den fazla otobüsle TT Arena Stadyumu’na taşınan kalabalığı görünce yukarıdakinin morali neden bozulmasın?
Hele uçağına aldığı ender gazetecilerden Fatih Çekirge’nin; yalaka yandaş gazetecilere layık şu yazdıklarını okuduktan sonra; “Başbakan ve eşi stattakilere karanfil atıyordu. Bir delege sordu: ‘Acaba kaç kişi var?’ Manzarayı gösterip cevap verdim: ‘Baksanıza şu sevgi seline... Bu sevgi zorla olur mu? Görkemin sevginin sayısı olur mu?’”
Neyse ki Radikal’in stat izlenimlerini aktaran habere koyduğu şu başlık; teselli edebilir Gül’ü: “(Stattaki kongre) Şov için düşünülmüş!”
***
Gül’ün liderlik sırlarının baş kuralı umut...
Gül’ün umudu mu? RTE’nin öyle böyle gerekçelerle Çankaya’dan 2007’de olduğu gibi Çankaya sevdasından Gül adına vazgeçmesi!
Günlerdir izlenen Çankaya ile ilgili olası siyasal gelişmeler rahmetli dostum Şinasi Nahit Berker’i anımsamama vesile oldu.
Şinasi, “Olmak mı olmamak mı işte mesele bu” anlamına gelen Şekspir’in ünlü, “to be or not to be!” sözünü, o günlerde sonu ve sonucu kestirilemeyen kimi siyasal olaylara bağlayarak yineler ve eklerdi:
“Yok dibi!”

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget