Türkan Saylan'a sesleniş - Mehmet Halil Arık
Not: Sesleniş’in; Anma Günü’nden sonraya kalmış olmasından ötürü özür dilerim
TÜRKAN SAYLAN’A ÖZLEMLE SESLENİŞ!..
Sayın Saylan;
Ülkenin dertleriyle sağlığında hemdert olmuştun;
Hapsedilmiş akıllara, gasp edilmiş haklara; cehalete, karanlığa düşman olmuştun.
Biliyorum şimdi meraktasın; ahval nicedir sormak istersin.
Üç yıl oldu; bir kahırla aramızdan çekip gideli…
Ve neler oldu bilsen,bu üç yıllık, asır içinde!...
İzinle kutlanır oldu milli bayramlar;
Şalvara, potura sarığa açıldı ordu evleri…
*****
Aylardan Eylül, 12’siydi ayın;; yıl da; 2010’du…
Ve; aslına bakarsan; ipler o gün; o balkon söylevinde koptu!..
“Kazanan İstanbul kadar; Ramallah’tır; Nablus, Şeria, Gazze, Ortadoğu;..”
Belirlenmişti yön; saptanmıştı istasyon; oysa göz ardı edilmişti bölgenin bir bataklık olduğu!..
Bir “Eyvah!” çekti derinden; düşünen akıl izan sahipleri;
Dediler; Tanrı beladan korusun artık; bundan böyle, Ülkeyi!..
O günlerde yaşananlar, bu günlerin açık işaretiydi!..
Bugünkü yangınlara körüktü aslında; o günün balkon söylevi;
*****
Tarih 12 Haziran; yıl 2011’di…
Ve o gün, milada yeni bir tarih eklendi;
Çok fazla durulmadı üstünde… sandık hesabında mizan tutmasa bile;
Sonuca; milli iradenin tecellisi dendi… geçildi!..
Ve bu tecelli sonrası; boşandı zemberek!..
Ve zehir; zemberek; daha da hızlanmalı zaman diyerek;
Gücüne bir de pervasızlığı ve yaygın korkuyu ekleyerek,!..
Ve emirle bir indi, bir kalktı parmaklar; torbalardan çıktı yasalar;
Bahaneydi sandıktaki milli irade; şaha kalktı iktidar!..
*****
İktidar; gücüne güç katmak için diledikçe diledi;
Boş çevirmez Mevla demişler; O’da!.. verdikçe verdi!..
Tedavülde olmasa da; demokrasi, kendisi;
Sözle bir sıfat eklenince apansız; geliverdi demokrasinin hem de en ilerisi…
Bir yüce sıfat eklenir de yapılmaz mı gereği!?...
Peş peşe, hem de çabucak olgunlaştı; bu sıfatın meyvesi…
“Bakanlık gösterdiyse adayı; oy veririm eşeğe” dedi; yüksek hukukun bir temsilcisi….
*****
Özgürlük; bom-boş bir kavram artık; korkuyla özdeş olmuş;
Meğer cahilin cesareti; sanılandan da çokmuş!...
Boşuna öğrenmiş öğretmişiz; “cesaret bilgidendir; korkuyu yener!” diye;
İsterler ki geçsin; pazarı Bor’un; kaybolsun umut;
Sürelim eşeği gayri Niğde’ye
Suskun üniversiteler; kumda gömülü başlar!..
Korkarım; çok yakında; kuma kafa sokmada; ödüllü yarış başlar!..
*****
Kurulmuş köşesine; sanırsın; İlim irfan satmakta;
Dinleyince anlarsın; oysa; boş atıp boş tutmakta;
Başa tac olunca biat ve de itaat; cep dolmuş, sahipsiz kalmış ilim;
Her biri, bir baş tutmuş; muteber adam olmuş,; danışmanlık yapmakta!..
Yerine oturmamış akıl; irfan, erdem ve de vicdan;
Erdeme dair ne varsa, sahipsiz kalmış!.. Boşta!..
Bir bir kalmış geride; insanlık tarihinde erdem, süregelen yarışta!..
*****
Heder olmuş emekler; iktidarın elinde; tek adamın emrinde….
Denge-fren kalmamış; kurallar hak getire;
Bir emirle kalkıyor parmak; çıkıyor yasa; ulusal çıkara tersmiş yasa; ne tasa;
Yeter ki; hizmet ede, iş bitire, ters düşmeye çıkara;!..
Unutulmasın sakın; birkaç erzak torbası ayrılsın…ki, kenara;
Bayram olur seyran olur; seçim gelir; aç kalmasın fukara!..
*****
Fren tutmaz; yol bozuk;; fren patlamak üzre;
Gidiyoruz son hızla; soranı yok ki nereye!...
Hani; tarihte vardı ya bir söz; her yol Roma’ya çıkar;
Bozuk frenin adı; şimdi oldu istikrar!..
Eğitimden sanata; hepsi ucube oldu;
Eskisi de matah değildi amma; eskiden sade şahtı; şimdi tam şahbaz oldu!..
Her şeye el atıldı; resetlendi yeniden;
Kadı oldu tek adam; hesap sormalı amma!..;Acaba kimden!?
Kindar, dindar yaratma; olmasa da İslam’da;
İktidarcası bunun, şimdi çağdaş eğitim oldu!..
Evlenecek kızlarımız, şimdi lisede bile;
Türban artık dert değil, emzirme odaları, gündeme düşer oldu!..
Dokuz’unda bir çocuk şimdi meslek seçecek;
İsterse üç yaşında; dünyayı öğrenmeden; Kur’anı belleyecek!..
Cumhuriyet’e hizmet; eskiden faziletti;
Ulusalcı aydınlar şimdi toplandı bir bir; Hasdal; Mamak…… Silivri, onlara yetmez oldu!..
Yargısı iktidarın güdümünde bir sistem;
Pür-ü melali, arzetmeye yemez mi, gayri, başka ne desem!..
Meydanlarda gürlüyor; kürsüde; salonda, uçakta, balkonda her yerde yalnızca o var;;
Öfke nöbetleriyle kükrüyor da kükrüyor;
Kimseyi dinlemeden; sonra çekip gidiyor!..
Ülkede tek adamlık her sahada sürerken;
Yek avaz olmuş yandaş!.. Zaten değilmiş gibi; onun adına; tam başkanlık istiyor!..
*****
Ne dalgalar son buldu; ne de dalgalanmalar;
12 Eylül o gün, lanetlik bir bir faşizmdi; o günleri, bu günler tekrar yaşatır oldu!..
Yürütülen çürütme, iftira kampanyası…fütursuzca hortladı; gemi azıya aldı!..
Kanıt gizli; tanık gizli; suç gizli, tek suçlayanları belli;
Dalga, dalga, dalgalar… yeni suçlu yarattı;
Sonuç.. elde var sıfır; ne hak ne hukuk kaldı!..
Vatan!.. Millet!.. Kurtuluş!.. Bağımsızlık!.. Özgürlük!.. demokrasi adına;
Hayalde kaldı hepsi… şimdi özlenir oldu!..
Bizim demek adına can verilen; toprakta; soruyorum herkese; bize ait ne kaldı..
Kalmadı bitti hepsi; banka, liman, Telekom, ne eti, ne de seka;
Sevr ile kalmıştı oysa; hevesleri kursakta
Çıktı elden yüzlercesi!.. yetmedi; … şimdi sıra toprakta!..
*****
Ülke ekonomisi şimdi işgal altında; savaşmadan esir olmuşuz!..
Sormayız kim idik biz; şimdi kimler olmuşuz!?..
Mangalda kül bırakmayız; yel gibi savururuz!...
Burnumuz batmış boka; karga olmuş kılavuz!..
Mevlana; kelamında; demiş “ol toprak gibi”
Hırsızlığı, onursuzluğu ve de duyarsızlığı
Koruyup kollamada, örtmede, saklamada topraktan, daha beter olmuşuz..
*****
İşte Sevgili Saylan;; Arzettik halimizi….
Kahrolma yeniden!..; Bunlar da geçer!.. Düşünme bizi!...
Biliriz ki; dünya dönüyor gün kara kalmaz!..
Dilimizden düşmüyor çok bilindik o türkü;;
“Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz!..”
Tekraren söylüyorum..İşte halimiz böyle!..
Çok dostlar var orada ışıkları hak eden!.. Tümüne sonsuz selamlar söyle!..
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.com
Yorum Gönder