Uludere deyince; Uludere’de 34 insanın tepeden bomba yağdırarak ölümlerine kimlerin neden olduğu, vur
emrini kimin verdiği sorulunca Sultan’ın sigortaları atıyor.
Gözlerindeki alacakaranlık daha koyulaşıyor. Kara mı kara bir renge dönüşüyor. İri burun delikleri genişliyor. Yüzünün rengi koyulaşıyor ve…
…muhalefete, medyaya, isim vermeden köşe yazarlarına akbabalar diye saldırmaya başlıyor.
Uludere tartışmalarını gündemden düşürmek, muhalefetin dilini, durmadan konuyla ilgili haber üretip yazan medyayı frenlemek, yazarların sesini kısmak, RTE’nin güncel derdi.
***
Muhalefetin ve yazarların kalemlerini Uludere dışında bir konuya çevirmek… Ama nasıl, nasıl, nasıl?
“Buldum, buldum” diye sokağa fırlayan Arşimet sanki RTE.
Bir gün ikindi vakti, üstelik kalabalıkları karşısında görünce zembereği boşalmış saat gibi, her aklı evvelin kırk yıl düşünse bulamayacağı bir konuyu, Uludere ile bağdaştırarak başladı haykırmaya: “Kürtaj da sezaryenle doğum da cinayettir!”
Uludere derken kürtaj ve sezaryen nereden çıktı yahu, demeye fırsat kalmadı.
Kadın milletvekilleri kürtajıma, sezaryenime dokunma diye rahim muhafızlığına soyundu. Kimi kadın dernekleri de kürtaj söylemi kadına yönelik siyasal tacizdir diye savcıları harekete geçirmeye çağıran demeçler vermeye…
…medya, yazarlar, kadın doğum uzmanları tartışmaya başladılar.
RTE’nin her söylediğinde bir hikmet gizli sanısıyla donanmış kafalar arasında, durup durduk yerde “Başbakan kürtajı ve sezaryenle doğumu neden cinayet olarak niteledi?” diye sorana ve de…
…Uludere’yle ilgili canını acıtan eleştirilerden kurtulmak isteyen RTE’nin gündemi değiştirmek amacıyla kürtaj ve sezaryen sorununu ortaya attığının nedenini açıklayana henüz rastlanmadı.
RTE akla gelmeyecek bir konuyu ortaya atınca her çevrenin, toplumsal sorunları bir yana bırakıp, yelkenleri o konuya fora edeceğini adı gibi biliyor ve gündem değiştirme kartını devreye sokuveriyor. Ne yazık ki “maksadı hasıl oluyor”!
***
Kürtaj ve sezaryen üzerine öyle yazılar, TV’lerde sohbetler yayımlandı ki, artık ilkokul çocukları; “Evladım, kürtaj nedir, sezaryenle doğum ne demektir” sorularına dini emirlere kadar tam tekmil doyurucu yanıtlar verebilecekler.
Fıkıh âlimlerinin gebeliğin erken dönemlerinde sakınca görmediğini, kimi fıkıh âlimlerinin ise gebeliğin ilk üç ayı içinde “cenine ‘ruhun’ üflendiğini”, çocuk düşürme veya aldırmanın ondan sonra “haram” olduğunu söylediğini biliyorlar artık!
Telaşa da gerek yok! Taha Akyol yazdı; kürtaj ve sezaryen sorununu kökünden çözümleyecek müjdeyi Diyanet İşleri Başkanlığı dün açıklayacağı “bir fetva” ile verecekti.
***
Ha, hükümet mi ne yapacak, nasıl önlemler açıklayacak? Sağlık Bakanı RTE’den tak diye emir aldı. Herhalde şak diye açıklama yapmak için bakanlığı dört bir koldan kürtaj cinayetlerinin nasıl önlenebileceğini araştırıyor.
Adalet Bakanlığı da TCY’nin 99. maddesini Başbakan doğrultusuna çevirebilmenin yollarını araştırmakta gecikmemeli...
Kürtajı cinayetle özleştiren Başbakan’ı tatmin edecek yegâne formül elbette TCY’deki maddeyi, kürtajı yasaklayan içeriğe devşirmek!
Ama bu formül zinhar olmazzz!
Müslüman mı Müslüman Başbakan’a ters düşüyor.
Zira Katoliklerde, gebeliğin bütün dönemlerinde kürtaj yasak!
***
Seçimlerde oy beklentilerini sarsacak önerileri RTE’ye sunmak kimin haddine.
Böyle önerileri getirmeye cesaret edecek olana sunacağı seçenek; kırk katır mı kırk satır mı?
Fakat medya; tabii cesaret edebilirse, RTE’nin kürtaja açtığı kampanyaya, bir kampanyayla karşı çıkabilir.
Korkacak hali de yok.
RTE, zaten medyayı hemen her gün kırk katıra bağlıyor, kırk satırla yok etmeye çalışıyor!
Yorum Gönder