Jinekolog musunuz, imam mı? - Rifat Serdaroğlu

İlginç bir Başbakan’a sahibiz. İstanbul Belediye Başkanı iken “Ben İstanbul’un İmamıyım” demişti. Şimdi de kadın-doğum işine merak sardı. Her konuyu bildiği için(!) bu konuda da, sözün önünü arkasını düşünmeden konuşuyor.
Fakat önemli konulardaki fikirlerini, camdan okumadan söylediğinde, konuşanın Demokratik-Lâik-Sosyal bir Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin Başbakan’ı mı, yoksa Arap Emirliklerinden birinin Sultanı mı, olduğunu karıştırmamak elde değil.
Özellikle konu “Kadın” olduğunda;
*Kadın-Erkek eşitliği, yaratılışa ters,
*Kadın gazeteci Erdoğan’a sorar; “Ya kızınız balerin olsaydı”, cevap; “Hamdolsun kızlarımın o tür idealleri, düşünceleri söz konusu değildir.”
Kadın gazeteci tekrar sorar; “Ben bir balerin olsaydım, elimi sıkar mıydınız?” cevap, “Yok, benim size ilk tavsiyem bu mesleği bırakın olurdu. Çünkü bir balerinin neler yaptığı, neler ortaya koyduğu ve nereye hitap ettiği ortada… Dolayısıyla çok açık ve net söylüyorum, bu noktada duyarlılığını belden aşağı indirmeyeceği her şeye varım. Ama indirecek olanın karşısındayım. Şu an devraldığım belediyede hamdolsun böyle bir birim yok. Belediyede bale birimi olsaydı, kalkıp finansman ayırmam…”
*Madem Büyükşehir olmak istiyorsunuz, eksik olan nüfusu tamamlamak için çalışmanız lazım. Tamam mı Malatyalı Hanımlar çalışın, çalışın. Bak, en az 3 çocuk olacak…
*3 çocuk demiştim ama, şimdi 5’e çıkardım, ona göre…
Bunlar, Başbakan Erdoğan’ın sözleri ve kadına bakışı !..
25 Mayıs Cuma günü İstanbul’da Uluslararası Parlamenterler Konferansında söyledikleri, şimdiye kadarkilerin üzerine çıktı !...
* “Sezaryen ile doğum cinayettir, kürtaj cinayettir” diye buyurdu Türkiyeli Başbakan !...
Erdoğan’ın son sözlerini beraberce analiz edelim;
*Erdoğan hiç doğum yapmış olabilir mi? Elbette hayır, çünkü o bir erkek.
*Mahalle ebeliği yapmış mıdır? Hayır, çünkü özgeçmişinde böyle bir şey yazmıyor?
*Kadın Doğum Uzmanı yani Jinekolog mu, böyle bir eğitim almış mı? Hayır.
Çok istese de, Tıp Fakültesini kazanması mümkün değildir.
Peki, Başbakan bilmediği bu konuda niçin konuşuyor;
-İnsanların üremeleriyle niçin bu kadar ilgileniyor?
-Kadınların kaç çocuk sahibi olmaları gerektiğini hangi cüretle söyleyebiliyor?
-İnsanların özel hayatları, yatak odaları onu niçin ilgilendiriyor?
-Niçin aklı hep insanların belinin alt tarafında?
-Başbakan Erdoğan kendini insanların hayatlarına yön verecek bir konumda mı görüyor?
Bu irdelemenin sonunda ortaya çıkan gerçek şudur;
Başbakan Erdoğan, kadınları “akla muhtaç” ve “yönetilmesi gereken” varlıklar olarak görmektedir.
Onun inanışına göre Kadın-Erkek eşitliği yaratılışa yani ilahi nizama terstir!..
“Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” şeklinde özetlenecek ilkel ve zavallı bir anlayışın, ne yazık ki Erdoğan’a hakim olduğu görülmektedir.
Bir aile reis olarak Başbakan Erdoğan’a soruyorum;
*Benim kaç çocuk yapacağım sizi niçin ilgilendiriyor?
*Çocuklarımın rızkını siz mi veriyorsunuz da, sayısını belirlemeye kalkıyorsunuz?
*Herkesin, sizin çocuklarınıza kısa sürede verdiğiniz zenginliği verebileceğini mi sanıyorsunuz?
Mormonizm hariç, tüm dinler kadın-erkek eşitliğine, kadına değer vermeye yönelik reformlar gerçekleştirmektedir. Mormonlar’da erkeğe çok eşlilik serbest, kürtaj yasak, çok çocuklu kadın makbuldür. Erkek istediğini nikahına alabileceğinden zinaya gerek yoktur, bu yüzden zina yasaktır. Kölelik düzeni sona erdiğinden evde köle çalıştırmak kanunen yasaktır. Hizmetçi tutmakta pahalı olduğu için, çözüm çok kadınla evliliktir. Nakşibendi sandığımız bizim cemaat ve tarikatçılarımız, Mormonlaştılar mı acaba, ne dersiniz?...
Türkiye’de kadınlarımız, Cumhuriyet ve Atatürk sayesinde bugün Yargıda , Eğitim dünyamızda, İş ve Çalışma hayatımızda, tarlada, evinde erkeklerle omuz omuza ülke kalkınması için çalışmaktadır.
Kimse, makamı ne olursa olsun hiçbir kadına akıl verecek konumda değildir. Sizin düşündüğünüzün aksine kadınlarımız akıl almıyor, akıl veriyor
Sayın Başbakan. Ben sizin yerinize olsam, danışmanlarımın yarısını kadınlardan seçerdim…
Siz kendi işinizi yapın. Türk Kadınına akıl vermeye kalkmayın. Kadınlar ayağa kalkarsa, sizi Obama bile kurtaramaz!...
26 Mayıs Cumartesi günü Erdoğan; “Her kürtaj bir Uludere’dir” dedi.
Kürtaja cinayet dediğine göre, Uludere de yapılanın da cinayet olduğunu kabul ediyor demektir. 35 vatandaşın ölümü ile sonuçlanan bu olayın tek siyasi sorumlusu, Türkiyeli Başbakan Erdoğan’dır. Erdoğan, Türk Siyasi Tarihine kendi kendini “cinayet işlemiş” biri olarak ihbar eden ilk Başbakan olarak geçecektir…
Savcılarımız bunları görmüyor mu?
Onların bir kısmı Habur’da ki “Seyyar Mahkemede” takılı kaldı, bir kısmı General peşinde, bir kısmı ise korkmuş, “kurtarıcı” bekliyor…
Not; AKP’ye oy veren hanımefendiler, iyi misiniz, mutlu musunuz?
Yoksa siz hala Başbakanın “yaratılışa ters” dediklerinden misiniz?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget