Tayyip Bey gerçekten işini biliyor!..
Diyelim ki, herhangi bir konuda fena halde köşeye sıkışmaya başladı. Ortaya öylesine akla hayale gelmeyecek bir ya da iki “bomba” bırakıyor ki, başta medya olmak üzere kamuoyu her bir şeyi bırakıp, o konuları tartışmaya başlıyor.
Son günlerde yaşananlar da aynı oyunun uzantısı. Başbakan önce medyaya veryansın etti, “Bunları tasmalarından biz kurtardık” diyerek “köpek muamelesi” çekti. Baktı ki genelde kendisi ve partisini eleştiren gazete ve gazetecilerin dışında “tıs” yok, bu kez kadını hedef aldı, “kürtaj cinayettir” sözleriyle birinci sayfaları ve televizyon ekranlarını tümüyle kaplayan bir tartışmanın fitilini ateşledi... Böylece her zaman olduğu gibi, başını ağrıtan konular gündemden düşüverdi...
- Kamuoyunun aklı muhallebiye döndü diyorlar, acaba niçin?!..
***
Neyse, Tayyip Bey’in ortaya attığı konular size zaten aksırıncaya, tıksırıncaya kadar afiyetle yedirileceği için ben değişik, bir o kadar da “yok artık” dedirtecek bir konuya değinmek istiyorum. Bugünkü konumuz bir tanık, Ergenekon tanığı... “Asrın davası”nı hükümlü olarak yatmakta olduğu Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi’nden izleyen Adem Yıldız, durumu “rantabl” görmüş olmalı ki, tanık olmaya karar vermiş; oturmuş, Özel Yetkili Savcı Zekeriya Öz’e bir mektup yazmış. Tabii önce bi güzel kendini tanıtmış:
- Sayın Savcım, şahsım Bursa’da 6 ay sahte hâkimlik, Genelkurmay’da 3 ay istihbarat yüzbaşısı, Erdek Belediyesi’nde 5 ay Fen İşleri Müdürü, Yargıtay’da 6 ay tetkik hâkimliği, Dışişleri Bakanlığı Personel Müdürlüğü’nde 4 ay şef, Kuşadası’nda 3 hafta sahte kaymakam, Milli İstihbarat Teşkilatı’nda 3 ay terör şube elemanı, en son Alanya’da 2 ay avukatlık yaptım...
Adem Yıldız, kendisini bu şekilde tüm ayrıntısıyla tanıttıktan sonra, Ergenekon dosyasında adı geçen birçok TSK elemanını, yüksek düzey bürokratı tanıdığını, Nesim Malki cinayetinin işleniş şeklinden ve Bursa Çekirge’de bir otel inşaatında bazı Yahudilere 50 milyon doların nasıl verildiğinden haberdar olduğunu ve belgelerini sunmak istediğini yazmış.
- Ancak anlaşıldığı kadarıyla pek ciddiye alınmamış!..
***
Arkadaş yılmamış, bu kez İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmuş. Bu dilekçesinde ise daha müthiş ifşaatlarda bulunmuş. Dilekçenin tümünü buraya sığdırmam olanaksız. Satırbaşlarıyla yetineceğim. Türkçesine ve yazım şekline özellikle dokunmadım:
- Tuncay Güney isimli kişi ile 1995 yılında Kuzey Irak’ta Mesut Barzani ile görüşmelerinde beraber fotoğraflarımızın dosya kapsamında olduğu mevcuttur. Görüşmeleri zamanın MİT Müsteşarı Mehmet Eymür Bey’in emriyle 14. kişi olaraktan gidilmişti.
Ufak bir anımsatma: Eymür hiçbir zaman MİT Müsteşarı olmadı, Tuncay Güney 1995’te 23 yaşındaydı!..
- Kerkükte bulunan Türkmen cephesine verilen silahları Veli Küçük paşanın emriyle sınırdan alınarak teslim edildi.
Veli Küçük 1995’te henüz albay rütbesindeydi!..
- 2002 yılında Bursa MİT sorumlusu, yardımcısı tarafından öldürülme olayında da Tuncay Güney bilmekteydi. Ben Bursa’da sahte hakim olarak yerleştirilmiştim... Tuncay aradı, Adem kardeşim büyük bir olay olacak dedi. 1 saat geçmeden C.savcısı aradı MİT Bölge Müdürü vurulmuş dedi... Cinayet namus meselesi yüzünden olduğu söylendi. Ama Tuncay Güney’in ağzından duydum 150 milyon dolar yüzünden olduğu. Bu para halen kayıp. Ama paranın Veli Küçük’ün elinde olduğu söylendi.. Vuran kişiyi ben tutuklayıp cezaevine gönderdim.
- Tuncay Güney MİT elemanıydı. Ama Veli Küçük’tende Doğu Perinçek’tende çalışıyordu... Biz de Mehmet Eymür’ün ekibinde olduğumuzdan dolayı Eymür devri kapandı tüm kafile olaraktan Veli Paşanın emrine kaydırıldık.
Nasıl buldunuz? Müthiş bir ifade değil mi? Adem Yıldız isimli bu arkadaş önümüzdeki günlerde Ergenekon davasında tanık olarak dinlenecek...
- İfadesi tarihe altın harflerle kazınacak!..
Yorum Gönder