Siyasi ihtirasın bir doyum noktası olmalı. Mesela iki seçmenden birinin desteğini alacak kadar büyümek...
Mesela 50 bin kişilik stadyuma zorlanmadan 70-80 bin kişiyi dolduracak etkinlikte bir örgüte ve organizasyon yeteneğine sahip olmak..
Emin olun fazlası zarardır, bozar.
O nedenle Başbakan Erdoğan amacını değiştirmeli ve taraftar sayısını daha da büyütme hayalinden vazgeçip demokrasinin kalitelerini yükseltmeye yönelmelidir.
Lider kime denir sorusuna ben kısaca şu cevabı veririm:
“Lider, kendisini izleyen insanlara doğru şeyler yaptıran adamdır!”
Türkiye’de çözüm üreten bir siyaset kültürü oluşamadı.
Ülke adeta “çözümsüz sorunların antreposu” gibidir.
Çünkü tartışmalar çözümleri değil, kutuplaşmaları, düşmanlıkları, çözümsüzlükleri keskinleştiriyor.
Gerçek eleştiri ve öneri ile kimse ilgilenmediği için iz bırakan, toplumda yankı yaratan şey hakaretler ve küfürler oluyor.
İşte Uludere faciası, “Suludere Komedisi” adıyla anılacak bir küfürleşmeye dönüştü.
BDP Milletvekili Hasip Kaplan Uludere konusunda “Vur emrini hangi hayvan verdi?” diye sorarken Kaplan adına sahip olmanın avantajından yararlanarak nükte üretmek peşinde değildi.
Maksadı açıkça “hayvan” diye hakaret etmekti siyasi otoriteye.
Başbakan bu hakarete hemen cevap verdi. Ama özlediğimiz lider tipine yakışacak cevap değildi.
“İnsaniyetten sukut etmiş nekrofiller, yani ölü seviciler” sözü kısa kısas, yani küfüre küfürdür.
Başbakan bugünkü Meclis Grubu’nda Uludere’yi anlatacakmış.
Lütfen siyasi rakiplerini kötüleme üstüne kurmasın yine konuşmasını.
Halkın beş aydan beri merak ettiği gerçekleri açıklasın. Bu bilgileri değerlendirerek kim kimdir; ona millet karar versin.
Ustalık döneminin farkını göstersin de görelim artık!
Melih Gökçek’e zihniyet kürtajı!..
Gerçekten ciddi olarak düşünmeye değer...
Suç ve günah olan acaba kürtaj mıdır, yoksa yasaklar koyarak kadınların hayatlarını riske atacak tehlikelere zorlamak mıdır?
Türk Tabipleri Birliği dün kürtaj ve sezaryen üstünden yürüttüğü sömürü nedeniyle iktidarın iki yanlışı da işlediğini ortaya koydu.
Tabii Uludere ile kürtaj arasında benzerlik kurmanın hedef saptırmak dışında yakınlarını yitirenlerin üzüntülerine aldırmamak olduğunu da saptayarak...
Türk Tabipleri Birliği, kadınların kaç çocuk doğuracaklarını ve nasıl doğuracaklarını belirleyen dayatmacı cüretin, kadın mücadelesinin tüm kazanımlarına uzanacağından korkuyor.
Böyle bir korkunun temelsiz olmadığını Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek ispatlamıştır.
Twitter’da kürtajı savunan bir kıza Gökçek’in verdiği şu karşılığa bakın:
“Sen çok mu kürtaj yaptırdın?”
Kadını aşağılayan geriliği ve saygı gösterilerinin sahteliğini bu sözden daha açık ne sergileyebilir?
Keşke zihniyet temizliğine yardım eden bir kürtaj yöntemi de bulunsa!
Yorum Gönder