Mösyö Platini'ye mektup

Sizi Türkiye'de ağırlamaktan şeref duyuyoruz.
Ama dikkat!
Size fair-play'dan söz edenler olursa, durup bir yüzüne bakın...
Hele hele bu kişi veya kişiler; 'Türk futbolu kirlenmiştir!' diyor ise daha da dikkat...
Çünkü; Türk futbolunu kirleten; bunun için siyasetçilerle kafa kafaya verip 'ince ayarlı işler çeviren' üçkağıtçılar; karşınıza namus abidesi gibi çıkarlar.
Hatta gazetelere ilan verirler. UEFA'yı faks yağmuruna tutarlar. Sizi etkileyerek yargısız infaz yapmanızı isterler.
Mösyö!
Bunu yapanlara bir araştırın!
Bunlar her ortamın fırsatçılarıdır. Güya futbolun namus bekçiliğini yapanlar, siyasetçilerle özel pazarlıklar yapıp milyonlarca dolar devlet parası kapmışlardır.
Hem de kaç kere.
Adaletin bekçileri gibi gözükürler ama devletin parasıyla kamunun arazisi üstüne arenalar kondurturlar.
Bu namuslular var ya! Bunlar; siyasetçileri yanlarına alırlar; 'ince ayarlı çalışma yaparlar.' A takımının kazandığı kupayı B takımına verdirmeye uğraşırlar.
Mösyö Platini!
Devletin parası ile beslenerek haksız rekabet yaratanlar, şikenin kralını yapmış olmazlar mı?
Bu açık şikenin belgeleri; şu meşhur soruşturma dosyasının tapeleri arasında vardır. Şuradan şu kadar milyon lira verdirdik, diye...
Yetmez... Bir bakanın açık açık yaptığı konuşma vardır. Gazetelerde çıkmıştır; yalanlanmamıştır.
'Başka vilayetlere vermedik ama ahlaklıspora şu kadar milyon kaynak aktardık.'
***
Mösyö Platini!
Türkiye'de, Fenerbahçe'ye karşı bir genel saldırı var.
Saldırının arkasında iktidarın milletvekilleri; organize polis, özel yetkili savcı ve... Fenerbahçe'nin diğer en yakın kulübü 5 sene geçtiğini gören ve onu çökerterek yakalamaya uğraşan bazı futbol kulüpleri var.
Türkiye'de görülen dava; şike davası değil siyasi bir davadır. Bunu, şike operasyonu başlatıldıktan 1 gün sonra yazdım. 5 Temmuz tarihli yazımda diyorum ki: 'Gerçeği görelim: Araya başka kulüpler de sokuşturulsa; bu operasyon Fenerbahçe'ye karşı başlatılmıştır. Diğer isimler; bu anlaşılmasın diye araya konulmuş süs biberleridir.'
Mösyö!
Bu davayı, çok tartışmalı siyasi davalar başlatan özel yetkili savcı Zekeriya Öz başlattı. Zekeriya Öz'ün bu dava ile bağlantısını merak edenler için de 25 Temmuz'da yazdığım yazıyı okusunlar. Göreceklerdir ki şike operasyonunun kendisinin siyasi bir şike olduğunu tespit etmişim.
Bugün aklı başında hiç kimse; Fenerbahçe'ye yönelik şike suçlamasına inanmıyor. Kamuoyu yoklamaları da bunu çok açık biçimde gösteriyor.
TESLİM OLMA MÖSYÖ
Özel yetkili savcının hazırladığı iddianame de bir hukuk metni değil; bir suçlama metnidir. Kafa karıştırmak için yüzlerce sayfa ilgisiz tape dosyaya doldurulmuştur. Savcının ağır suçlamaları için elinde başka bir delil de yoktur. Bu operasyonda tek hedef olan Aziz Yıldırım, savcılığın iddianamesini yaptığı savunma ile paçavraya çevirmiştir.
Herkes bırakılıp Aziz Yıldırım içeride tutuluyorsa bu; onun suçluluğunu değil davanın siyasi bir dava olduğunu gösterir. Zaten onu şike yaptığı iddiasıyla değil de çete kurduğu (!) iddiasıyla hapiste tutabiliyorlar.
Mösyö!
Türkiye'yi özel yetkili mahkemeler eliyle korku imparatorluğuna çeviren siyaset karşısında dik durunuz; ömrünü futbola adayan, futbola cebinden veren Aziz Yıldırım'ın hukukunu bir futbol büyüğü olarak savununuz.
Bu yargılamanın siyasi olduğunu zaten davanın özel yetkili ağır cezada yürütülmesi de açıkça gösteriyor. Halbuki spor suçları ile ilgili mahkemeler sulh veya asliye ceza mahkemeleridir.
Bu mahkeme Aziz Yıldırım'ı içeride tutmak için şöyle bir gerekçe üretmiş: 'Aziz Yıldırım için adli kontrol tedbiri yetersiz kalır; o yüzden tutukluluğunun devamına...'
Ayıptır, ayıp...
Karşımızdaki saygın bir işadamı değil de sanki bir gangster...
Mösyö Platini!
Hukuk tarihine yeni bir Dreyfus davası eklenmek üzeredir: Aziz Yıldırım davası...
Sizden bu rezalete ortak olmamanızı ve mazlumun yanında durmanızı bekliyoruz.
Yorum Gönder