‘Alenen ayetlere dava açılmış’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İslamcı yazar Eren Erdem’in, 7 Şubat tarihinde Aydınlık gazetesinde yayımlanan “Dindar Nesil” başlıklı makalesi üzerine hem Erdem’e hem de gazeteye tazminat davası açtı.
Yazar Erdem, söz konusu davaya, “Yazıda Tevbe Suresi’nin 35. ayetinden bahsediyorum. Bunlar Peygamber’in bize ilettikleridir. Erdoğan ona da mı dava açacak?” sözleriyle tepki gösterdi.
Söz konusu dava üzerine Cumhuriyet’e açıklamalarda bulunan İslamcı yazar Eren Erdem, dava dilekçesinin kendisine 28 Şubat’ta iletildiğini aktardı. Erdem, “Bu da enteresan bir tarih, değil mi? Ben yazılarımda genellikle Kuran ayetlerinden söz ederim. Bu makalede de Kuran ayetleri üzerinden muhalefet yaptım. Tevbe Suresi’nin 35. ayetinden söz ettim.
Tevbe Suresi’nin 35. ayetinde der ki: ‘(Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!’ Bu ayet bir anlamda kapitalizme karşı bir duruş sergiliyor. Ancak burada alenen Kuran ayetlerine dava açılmış, Tevbe Suresi’nin bu ayetine bile ‘suç unsuru’ denilmiş” dedi.
Kendisine açılan davanın “hükümetin Milli Görüş gömleğini çıkardığının açık bir göstergesi” olduğunu savunan Erdem, şöyle konuştu: “Yazımda rant peşinde koşmanın, ihale devşirciliğinin Kuran’a dayandırarak ne kadar yanlış olduğunu söyledim. ‘Eskiden İman Ya Rabbi diyordunuz. Ne olduysa; İmar Ya Rabbi demeye başladınız’ dedim. Bunlar hakaret değil, bir tespittir. Biz bunları söyleyemeyecek miyiz?
Bakınız, sanki anayasada Sait Nursi’yi koruma yasası var. Onunla ilgili yazılan tüm yazılar ‘suç unsuru’ kabul ediliyor. Oysa Mustafa Kemal Atatürk’e yüzlerce söz söyleniyor bugün. Neden bu sözler ‘suç unsuru’ sayılmıyor?”
Selda Güneysu/Cumhuriyet
Eren Erdem, in yazısı:
Dindar nesil?
Çok mübarek bir insansınız sayın Başbakan. Öyle ki, en az Hz.Ömer kadar adil, Hz.Ebubekir kadar cömertsiniz. Öyle ya, gemiciklerinizi satıp; taş kaynatan yoksullara dağıttınız. Mübarek eşinizin parmağındaki pırlanta yüzükten bile vazgeçtiniz...
ABD Irak’ı işgal ederken, ABD’ye savaş ilan etmeniz büyük bir cesaretti sayın Başbakan! Irak’taki 1,5 milyon “Müslüman” insanın haklarını, Hamza gibi savundunuz...
Yok, siz bunları dil sürçmesi sayın. Yanlış oldu...
Harun gibi geldiniz, Karun gibi çöktünüz. Allah dediniz, keseyi doldurdunuz. Kelime’i şahadet getirip, müteahhitliğe terfi ettiniz.
Eskiden İman Ya Rabbi diyordunuz.
Ne olduysa; “İmar Ya Rabbi” demeye başladınız.
Bush’tan himmet, AB’den şefaat beklediniz. Servet ve refahla şımarmış kenzcileri kollayıp, iman edip salih amel işleyenleri solladınız.
Mübarek adamsınız vesselam...
Sizin iktidarınız, yoksulu zillete, zengini illete düçar etti. Şeytan Evliyalarını ulema, Allah düşmanlarını dost edindiniz. Sattınız, yediniz, içtiniz...
Sayın Başbakan, biz dindar bir nesil inşa ettik dediniz.
Zulme karşı susan, dalkavukluğunuzu yapan yalancı şairlerin (medyanın) palavralarına adapte, Mekke’ye gelen kervanlar darılmasın diye dininden taviz veren Ebu Cehil’in nesline ne kadar da benziyor.
Komşusu açken tok yatan. Eline fırsatı geçirince, jipe villaya saldıran bir nesil.
Allah’a iman edip, kapitalizm ile amel eden, Allah ve Resulü’nün savaş açtığı ribaya (faize) abdest aldıran, küfrün öncülerini tütsüleyen bir nesil ?
Sayın Başbakan, siz; Taif’te Peygamber Efendimizi taşlayan bir nesil inşa ettiniz.
Kardeşliği, eşitliği, birlik ve beraberliği, sizin saltanatınızla palazlanan liberal ulemanın uyduruk sözleriyle düşman gören, namaz kılıp haram yiyen bir nesil...
Sizin zamanınızda Allah’ın mescidleri, dırar mescidi oldu. Altın ve gümüşü kenz edip Allah yoluna harcamayan ruhbanlar, ağa, paşa sayıldı...
Yok Başbakan, yok...
Dağlanacaksınız. Kenz ettikleriniz eritilecek ve onlarla alnınız, yanlarınız, sırtınız ve böğrünüz dağlanacak!
Kesb ettiklerinizin altında boğulacaksınız. Dindar nesliniz de sizi terk edecek.
Biz, bu insanları; bizi Allah’a yaklaştırması için aracı tuttuk diyenler hüsrana uğrayacaklar. Dininiz zelil ve perişan olacak. Allah’ın dini İslam, batıl dininizi yerle bir edecek.
Allah’ın kitabıyla iman eden bir nesil inşa etmediniz. Uyduruk, kıytırık safsataları din sayan kitapları okuttunuz. Peygamber’in örnekliğine değil, Said’i Nursi’nin sünnetine tabi oldunuz.
Ey Başbakan, Bedir’i ne çabuk unuttunuz. Savaş açtığınız İslam’ın atalarınızı zırr’ü zeber edişini nasıl da unuttunuz. Allah Resulü Mekke’yi feth ederken, sizin dininize tabi olanların yüzündeki o korkuyu, endişeyi nasıl da unuttunuz ?
Evet. Atalarınız (Ebu Cehil, Velid bin muğire..vs.)da Allah’a iman ettiklerini söylüyorlardı. Zalimler ile işbirliği yapıyor, Allah’ın İbrahim’e naklettiği buyruklarla değil, uyduruk sözler ile ibadet ediyorlardı. Köleliği ve yoksulluğu ilahi bir kader olarak görüyor, zulme ortaklık ediyorlardı.
Değil Sayın Başbakan, sizin getirdiğiniz din İslam değil...
Dindar nesil 2
Sayın Başbakan,
Muhteşem bir nesil yetiştirdiniz. Nesliniz Beyaz Saray’ı kıble, doları seccade edindi. Öyle bir nesil ki, zulmü ibadet sayan, gözü kör, şakşakçı ve dalkavuk bir nesil...
Müthiş bir nesil inşa ettiniz. Hem de dindar. Camide Müslüman, Meclis’te Hristiyan, çarşıda Yahudi.
Saç teli görününce kırk bin sene azap çekecek kadınlar.
Başımı örterim, altın gümüş istiflerim dindarlığı...
Muhteşem bir nesil inşa ettiniz. Müslüman kanıyla bulanmış elleri öperken, Amerikan atıyla Müslüman kılıcı sallarken, Allah’u Ekber diye size eşlik eden bir koro inşa ettiniz...
Allah düşmanı kâfir Amerika’nın, ne kadar adil, ne kadar ahlaklı bir devlet olduğunu bizlere gösterdiniz. Oysa ne mübarek insanmış bu George Bush...
Ah, ah...
Ne kadar yanlış tanımışız sizi.
Siz değil misiniz Filistin’e bomba yağdıranlara “van minit” çekip, İsrail’in diktatör devirme yarışında başı çeken. Siz değil misiniz Davos’ta Kasımpaşalı olup, Meclis’te Vatikan Papazı oldunuz...
Ah benim Başbakanım! Sizi çok yanlış tanıdık biz...
Mübarek zevceniz, Somali’de aç çocukların başını okşarken parlayan pırlantası ile bütün insanlık alemine, Müslümanlar arkanızda dememiş miydi ?
Ey benim güzel Başbakanım,
Sizin zamanınızda Risale’i nurlar; Kur’an’ı Kerim’den daha muteber oldu. Cuma hutbesinden “Yahudi ve Hristiyan” dostlarınız aleyhinde okunan ayetleri kaldırdınız...
Biliyorum, siz çok insancılsınız. O kadar insancılsınız ki, Afganistan’da toprağı kan ile sulayan ABD askerlerine dualar ettiniz. Ne mübarek askerler idi onlar. Bizim gibi kör karanlığa saplanmışlara hürriyet getirmeye geldiler...
O kadar yolu boşuna mı gelsinler ? Varsın ayet kalksın, aydınlanalım da (!)
Allah’ın Rahmetine, zahmeti tercih ettiniz. Şirk’e tevhid elbisesi giydirip, yandaşlarınızı ulema kıldınız. Muaviye atanızın izinden gittiniz. Lakin unuttunuz, Kerbela’yı; Hüseyin’i...
Çıtını çıkartanı cezaevine tıktınız. Belki bu metni okuyunca; bizim için de aynı şeyleri yaptıracaksınız. Lakin, sizi çok seviyoruz. Mübarek adamsınız (!)
Pek sayın Başbakanım, Mücahitlikten Müteahhitliğe terfi ederken, hiç uykunuz kaçmadı mı ? Dün Şefaat Ya Resulallah diyordunuz, ne oldu da İnşaat Ya Resulallah der hale geldiniz ?
Elbiselerinizin sayısı çoğaldı. Zenginlerin yanakları kızardı. Yoksullar bir paket makarnaya tamah eder hale geldi...
Anamızı da aldık gittik. Ama anamıza göz diken zalim emperyalistleri hanemizin içine kadar soktunuz. Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri, Altına ve dolara itibar edenlere dönüştürdünüz. Sizin iktidarınızda, tamah, mal, mülk, ihtiras din haline geldi...
Başbakanım, Fatiha’yı ne çabuk unuttunuz. Servet ve nimetle sapıtmışların yoluna sapmamak için el kaldırdığınız günleri, Bahçe sahipleri kıssasını, Tekasür Suresi’ni ne çabuk unuttunuz.
Ne oldu da, dallin dediğiniz zümreye kucak açtınız ? Nesliniz, o muhteşem diyalog ve hoşgörü ikliminden nasıl da Yahudi ve Hristiyan çıkartıverdi.
Şapkadan civciv bekliyorduk. Akbaba çıktı.
Dün Amerikan Emperyalizmine beddua edenler, bugün ne hikmetse dallinlere karıştı. Emperyalizme kulluk, Allah’a kulluktan üstün hale geldi...
Ne güzel bir nesil ? Ne büyük ihtişam...
Amerikan atıyla Osmanlı kılıcı sallayanlar, mescidleri doldurur hale geldi.
Rabbena Hep Bana dediniz Ey Başbakan...
Yediniz, yediniz, yediniz. Köşkler, villalar, jipler. Haramı helal, helalı mundar ettiniz. Yoksula makarna, zengine ihale verdiniz.
Nesliniz tüm bunlara sustu. Siz gösterdiniz, “bunlar düşmanınızdır” diye işaret ettiniz...
Onlar da hücum ettiler. Ezdiğiniz insanların, sizin dilinizle konuşmasını sağladınız.
Elhamdülillah, ne mübarek adamsınız!
Yorum Gönder