Sözcü yazarı Necati Doğru,nun 26 Mart 2012 Pazartesi köşe yazısı:
Dinci eğitim reformu "çürümenin" üzerine oturdu!
Diğer gazeteci arkadaşların da elektronik posta kutularına mutlaka geliyordur. Benim posta kutuma her gün en az 2 ya da 3 muhalefet milletvekilinin, iktidarın bir bakanına ya da doğrudan Başbakan’a yöneltilmiş “soru önergeleri” haberi ulaşır.
Okurum, umutlanırım.
Muhalefet çalışıyor.
Sorunları didikliyor.
İktidarı zorluyor, sorumlu davranmaya çağırıyor, iktidar da sorunları çözmeye uğraşıyordur diye düşünürüm. Önceki gün Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in(CHP) danışmanı Güven Sezer Yaman’dan “bir soru önergesine verilmiş cevapların yer aldığı” elektronik posta geldi.
Güler misin, ağlar mısın!
1 soru, 2 bakan eskitmiş.
1 büyükelçi çıkartmış.
İktidar sorunu örtmüş.
Unutturmuş, rafa kaldırmış.
Cumhurbaşkanı sözünde durmamış.
Başbakan, direkt yalan söylemiş.
Milletvekili Turgut Dibek, gazeteler ile TV kanallarının günlerce birinci sayfadan büyük “çürüme” diye haber yapıp halkı bilgilendirmeye çalıştıkları “Kopya çetesi olayının gizlenen perde arkasını” açığa çıkartmak için 12 Haziran 2011 tarihinde; o sırada Milli Eğitim Bakanı olan Nimet Çubukçu’ya cevaplaması için bir soru önergesi verdi.
Xxx
Mutlaka hatırlayacaksınız.
Bu “kopya çetesi olayı” üniversite bitirmiş, çalışkan, yüksek eğitimli insanları; “adil-tarafsız-hilesiz-hurdasız ve eşitlik terazisini bozmadan” seçme yapan sistemin (ÖSYM’nin yaptığı KPSS sınavları modeli) bu iktidar döneminde içine kopyacılık sokularak çürütüldüğünü ortaya koymuştu.
Toplumda büyük etki yapmıştı.
Sınava girenlerden 350 kişi, 120 sorundan 120’sini de hiç yanlışsız yapabilmişti. 120 sorundan 120’sini tam bilen bu 350 kişinin dershane bağlantıları ile ilişkiler ağı da birbirine benzer özelikler gösteriyordu.
Kopya şüphesi düşmüştü.
Sınav iptal edilmişti.
Sorumlular YÖK ve YÖK başkanı, YÖK’e bağlı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanı ve Milli Eğitim Bakanı idi.
ÖSYM Başkanı dayanamamıştı.
İstifa etmek zorunda kalmıştı.
Cumhurbaşkanı hemen dikkat kesilmiş, kendisine bağlı güvenilir bir kurum olan Devlet Denetleme Kurulu’nun derinlemesine bir inceleme yapacağını ve “kopya çetesini mutlaka bulup” ortaya çıkartacağı sözünü vermişti. Başbakan da kendisine bağlı MİT Başkanı Hakan Fidan’ı isim vererek görevlendirdiğini topluma açıklamıştı. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan da YÖK denetleme kurulunu harakete geçirdiğini ilan etmişti.
Xxx
Toplumun öfke gazı böylece alınmıştı. Milletvekili Turgut Dibek de; “verilen sözlerin” kısa zamanda unutulacağı izlenimine kapıldığı için Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’ya cevaplaması için soru önergesi vermişti.
Meclis iç tüzüğü netti.
15 günde cevap verilmeliydi.
Nimet Çubukçu 7 ay cevap vermedi. Seçimlere gelindi. Meclis yenilendi. Yeni Milli Eğitim bakanı Ömer Dinçer oldu.
Aynı soru ona da soruldu.
Ömer Dinçer de 3.5 ay bekletti.
Xxx
15 gün içinde verilmesi gereken cevap, 10.5 ay sonra önceki gün geldi.
Cumhurbaşkanı verdiği sözde durmadı. Devlet Denetleme Kurumu’ndan bir ses çıkmadı. Başbakan’ın MİT’i görevlendirmediği sadece lafını ettiği ortaya çıktı. YÖK Denetleme Kurulu’nun ne yaptığı anlaşılmadı. Birinci sınavda en yüksek puanı alan 350 kişi içinde yer alanlardan bazıları, ikinci sınava hiç girmediler fakat bakanları refarans göstererek TRT’ye yüksek maaşlarla alındılar.
YÖK Başkanı ne mi oldu?
Varşova’ya Büyükelçi oldu.
Çürüme böyle örtüldü.
Şimdi bu çürümenin üstünde Eğitim Reformu yapılıyor. Nasıl bir eğitim reformu? İktidarın aile boyu en yakın destekçisi Mümtazer Türköne, “bu projenin eğitimle alakası yok amaç dini eğitimin önünü açmak” diye yazıyor.
Yorum Gönder