CHP, MHP, İşçi Partisinin seçim birlikteliği yaparak AKP diktatörlüğünü yok etme düşüncesi halkın arzu ettiği üzerinde önemle durduğu bir gerçektir. Önemli olan vatansa bu yeterli değildir bence.
Atatürkçü diğer partilere ayırımcılık yapmak bu birlikteliğe gölge düşürmez mi?
Neden ille de üç parti?
Teklif gitti de diğerler” hayır biz burnumuzun dikine giderek seçimlere yalnız gireceğiz” mi dediler?
Açıkçası merak etmekteyim.
Ulusal Kanalda sanırım Sebahattin Önkibar’ın bir programıydı yine, karşısında rahmetli Bülent Ecevit’in DSP sinin şimdiki Genel Başkanı Masum Türker vardı. Sebahattin bey ne ettiyse adamın ağzından ben bu birleşmede varım sözü çıkmadığı gibi kendisine çok güveni olarak seçimlere tek gireceğini söyledi.
Ben ekran başında, Sebahattin bey programda sinir olduk. Tabi Sebahattin Bey belli etmedi ama o anki ruh haletini ben anlayabiliyordum.(İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara diyelim ve böylelerini geçelim.)Girsin bakalım tek başına ne oy alacak hep birlikte görelim. Sanırım onun büyük hayalleri vatan sevgisinin önünde geliyor.
Bugün(21.Temmuz.2013) Pazar. Önceleri Kurtul Altuğ’un program saatini iple çeker, üç saatin sonunda, ya neden biraz daha vakit tanımazlar diye sitemlerle izlerdim. Zaman nasıl akıp giderdi anlayamazdı insan.
****
Önkibar’ın beklediğim programında konuk, HAK ve EŞİTLİK Partisi Genel Başkanı emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu’ydu.
Sohbet şeklinde geçen programda Pamukoğlu Türkiye’nin bu günkü durumundan ileride neler olabileceğine kadar sorulan soruları içtenlikle yanıtladı.
Türkiye’yi nasıl bir tehlikenin beklediğini neler yapılması gerektiğini PKK ile 2 yıl mücadele eden eski bir asker olarak açıkça anlattı.
İsterseniz bir an 1993 lü yıllara dönelim.
1993 yılının Mayıs ayı kanlı terör örgütünün Bingöl kırsalında gerçekleştirdiği eylemle olayların tepelere tırmandığı, onlarca şehit verdiğimiz günlerdi.
O sıralarda Kurmay Albay olan Osman Pamukoğlu gönüllü olarak, dönemin Genel Kurmay Başkanı tarafından 29 Haziran 1993’de Hakkâri Dağ ve Komando Tugayı ve Güvenlik Komutanlığı’na tayin edilmişti.
1993 yılının Ağustos ayında Tuğgenerallik rütbesine terfi ettikten sonra, iki yıl süresince PKK terör örgütüne karşı 4.000 subay – astsubay, 55.000 askere komuta ederek, mücadelede büyük başarılar kazandı. Çarpışmalara bizzat katıldığı için askerleri tarafından “Efsane Komutan” olarak anılmaya başlandı.
Neyse, benim davam şimdi Osman paşayı met etmek değil. Buna hiç gerek yok zaten tanıyan bilir.
****
Türkiye’de AKP sayesinde yarını belli olmayan çok tehlikeli günlere doğru yol aldığımız zamanı yaşamaktayız. Gerek rejimin değiştirilmesi, gerekse PKK ya verilen vaatler ve başbakanın kışkırtıcı sözleriyle belki bir iç savaş tehdidi ile karşı karşıyayız.
Bundan ötürü PKK’nin bu kadar yakından tanıyan bir komutandan PKK ‘in neler yapıp yapamayacağını dinlemek elbette çok önemlidir.
PKK'nın Kandil'de yapılan 9'uncu kongresinde, Yürütme Konseyi Başkanlığına Cemil Bayık'ın getirilmesi ve Murat Karayılan'ın görevden alınması neyi ifade ediyordu?
Osman paşa ''Murat Karayılan’ın, hayalperest ve beceriksiz, planlama ve pratiğinin zayıf olduğunu, 1994'de Hakkâri doğusu-Şırnak alanında sorumluluk taşıdığını ve üst üste darbeler yediğini bu sebepten o görevden alındığını Cemil Bayık ile asla kıyas edilemeyeceğini söyledi.
Cemil Bayık’ın 35 yıldır örgütle ve fiilen sahada olduğunu,90'lı yılların başında Hakkâri ve Şırnak’ta 340 kilometrelik alanda birçok PKK kampını yönettiğini, eylemleri planlayıp uyguladığını anlattı.
Bayık’ın 1991-1992 yıllarında Hakkâri’de 28 karakola baskın yaptığını söyledi.
Tüm anlattıklarından çıkarılan, “Geri çekilme söz konusu değil. Onlara sadece ateşkes konusunda talimat verilmiştir. Şimdiye kadar kimse gerillaya geri çekilmeyle ilgili emir vermemiştir!.” Diyen bu katilin ne kadar tehlikeli olduğu çıkıyordu.
Bununla birlikte Osman Paşa mücadelede bana yönetimde görev versinler hallaç pamuğu gibi atarız anlamında konuşarak, cesaretini bir kez daha kanıtladı.
Osman paşa konuşması sırasında kendisine birçok vatandaşın memleket bu kadar tehlike içindeyken sizler neden partiler olarak birleşmiyorsunuz diye adeta suçlarcasına sorular yönelttiklerini, kendisinin cevap olarak-“neden yalnız bana söylüyorsunuz, öteki partilere de gidip söylesenize” diye yanıtladığını söyledi.
Benim paşanın bu sözlerinden anladığım, o da vatan için birleşmeden yana olduğu idi.
Bizler ne diyoruz? Atatürk düşüncesinde olan tüm partiler birleşerek güç olsunlar. Öyle değil mi?
Peki, o zaman neden ille de üç parti deniliyor anlamam mümkün değil.
Pamukoğlu kaşar siyasetçilerden değil ama ipinden sapına kadar Atatürkçüdür. Atatürk’ün gerçek askerlerinden tekidir. Özü, sözü birdir.
Bizler Silivri, Hasdal, Sincan, Maltepe gibi zindanlarda tutulan gerek askerlerimiz gerekse aydınlarımız tüm vatanseverlerimiz için mücadele etmiyor muyuz?
Onların özgür kalabilmelerinin ancak bu iktidardan kurtulmamız ile olacağını bilmiyor muyuz?
O zaman neden HE-PAR a çağrı yapmıyorsunuz beyler, hanımlar? Varsa bir sebebi biz de bilelim.
Küçük büyük bakmayacağız. Vatan, bayrak, namus, Atatürk diyen tüm partileri bir şemsiye altında toplayacağız.
Bu düşüncemi Allah’ın belası Silivri zindanından özgürlük ve vatan sevdası için en büyük mücadeleyi veren, saygı duyduğum Sn. Doğu Perinçek’in dikkatine sunmak istiyorum.
****
Başbakan öyle bir zihniyet güdüyor ki Allah’tan sonra en büyük güç benim diyor. AİHM’yi bile takmıyor, kafa tutuyor adeta. Oysa beş yılı dolduran tutukluların AİHM ile yapılan sözleşme gereği derhal tahliye edilmeleri gerekir.
Osman Paşanın söylediği gibi Ordu ve polis teşkilatı AKP ‘in müfrezeleri haline getirildi ve Parti, devlet yargı organının üzerine çıktı. İşte bütün mesele budur.
Sırf saltanatları uğruna PKK ‘i dünya kamuoyunda yasallaştırmadı mı?
Sınırlarımız hemen yakınında Rasulayn’da Kürdistan bayrağı çekmelerine göz yumulmadı m?
Her gün birilerini kaçırıyorlar, yol kesip kimlik soruyorlar, içinde komutanların bulunduğu helikopterimize ateş açıyorlar ve kendi güvenlik kuvvetlerini hazırlıyorlar, köylerin, şehirlerin isimlerini değiştiriyorlar, Güneydoğudan Kürdistan diye söz ediyorlar ve de tehdit üstüne tehdit savuruyorlar.
Başbakan ve yardımcıları suspus, bir de ne diyorlar –aman çözüm sürecine zarar gelmesin. Başlatacaklar çözüm süreçlerine ya. Haydi, yine kendimi tutayım.
Neyse istediğim kadar kısa yazmaya çalışayım dert çok yaz yaz bitmiyor. Bir sonraki yazımda CHP ve MHP İP, Vatan için birleşilecekler mi onu analiz edip sizlerle paylaşacağım.
5 Ağustos tarihi günlerden belki de en önemlisi olacak. Silivri’de Özgürlük buluşmasında olacağız. Silivri ovasını ÖZGÜRLÜK OVASI yapacağız. Gel 5 Ağustos gel diye, bir sevgiliyi beklercesine özlemle bekleyelim.
Saygı ve sevgilerimle
TC.Tünay Süer
Yorum Gönder