Biz yaklaşık 45 gündür Gezi Direnişi’ne odaklanmışken, yıllardır süren
Ergenekon Davası’nda da karara artık sayılı günler kaldı. Mahkeme,
yaklaşık yirmi gün sonra büyük bir olasılıkla son sözünü söyleyecek!
İzninizle
bugün bu sütunları, tam beş yıldır tutuklu olan meslektaşım Tuncay
Özkan’a bırakmak istiyorum... Tuncay, 6 Temmuz’da yazdığı mektubunda
bakın neler diyor:
Oyun bitti!
Sevgili Mustafa...
Umut, bu dünyanın en canlı ve diri kalan gücü... Aşk gibi!
Zindanda umudumu ve aşkımı yitirmeden tam beş yıl geçti.
Diri diri gömseler de ölmeyeceğimizin kanıtı yaşadıklarımız...
Tutsaklık; tersine, umudu, aşkı ve inancı besliyor.
Haklılığı güçlü kılıyor!
Aylar
önce ‘tiranlık’ ve ‘mutlak güç’ kavramlarını seninle Silivri’de
konuşmuştuk. Siyasi zorbalığın on yıldan fazla ömrünün olmayacağını
söylemiştim. Sen de yazmıştın.
Artık Recep Tayyip Erdoğan dönemi bitiyor.
‘Son’ yazısı önümüzde yapılacak üç seçimde açık açık görünecektir.
Oyun
bitti. Ancak evrensel boyutta bu ‘son’u yorumlayan pek çok
entelektüelin ve siyasi analistin, muhalefetimize (parlamento içi) bakıp
Türkiye’ye dair umutlarının olmadığını yazmaları beni çok üzüyor.
Oysa
Türkiye bu zorbalıktan kurtulur kurtulmaz çok daha aydınlık bir sosyal
yapıya, daha büyük ve gerçekçi bir ekonomik gelişime kucak açacak.
Bundan asla şüphe edilmemelidir.
Çünkü uygarlığımız, yaptıklarımız ve zenginliklerimiz göz önünde...
Kim
ne derse desin bu ulus Osmanlı borçları dahil, tüm borçlarını ödemiş ve
dünyanın 17’nci ekonomisini ve demokrasisini yaratmıştır. Önümüzdeki
dönemde ilk 10 büyük ekonomi arasında bulunmamamız, sadece bugünkü
karanlığın devamı ile mümkündür; bu da olanaksız gözüküyor.
Gezi’nin anlamı!
Ulusların en büyük serveti, insanları ve onların evrensel değerlerle verdikleri ortak mücadeleleridir.
Yirminci
Yüzyıl’ın başında Osmanlı yıkıntılarından Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran
Türkiye halkı, Yirmi Birinci Yüzyıl’ın bu ilk çeyreğinde ‘Gezi Parkı’
isyanı ile laik ve çağdaş insan hakları kazanımlarını korurken
geleceğini de hangi evrensel değerler üzerine kurduğunu dünyaya
gösterdi.
Uyanmış, kendini ispatlamış, bütün kimlikleri ve
birliğiyle, ağaçları, çiçekleriyle yönetime katılma ve karar süreçlerine
doğrudan müdahil olma yaratıcılığını ortaya koyan ulusumuz hâlâ
meydanlarda. Uygarlığını koruyor. Türkiye, böyle dinamik bir ülke!
Bu genç yaratıcılık, elbette evrensel, uygar dünyanın ayrılmaz bir parçası... Bundan daha güçlü umut verici, ne olabilir?
Bu ulus, önder oluşların arasındadır!
Dünya, Türkiye’yi bu yeni yaratıcı yüzüyle değerlendirmeli ve ona umutla bakmalıdır.
Kazandık!
Cumhuriyet mitingleri döneminde anlatmaya, yer yer uyarmaya çabaladığım tehlikeye gelince... Yaşamdan büyük öğretmen yok!
Acı
da olsa öğrendik, güçlendik. Şimdi diyorum ki önümüzde çok güzel ve
değerli günler var. Çözemeyeceğimiz sorunumuz yok! Korkuları aştık. Gezi
Parkı direnişini gerçekleştiren gençliğimiz, cesaretin ve yaratıcılığın
en güzel ilaç olduğunu gösterdi.
Kazandık!
Birbirimizi ve dünyayı kazandık!
Artık
Türkiye’de herkes eşitliğin ve özgürlüğün kardeşlikle değil insanlıkla
ilgili olduğunu biliyor. Sadece kardeşlerimiz için değil, kardeş
olmadıklarımız için de eşitlik ve özgürlük istiyoruz.Artık Türkiye’de
herkes varlığımızı sanal veya gerçek düşmanlara borçlu olmadığımızı
biliyor.
Varız çünkü bunu yarattığımız uygarlığımızla kazandık...
Barışımızla kazandık...
Hep beraber bedelini ödeyip kazandık...
Varlığımızı
karşıtlıklara, düşmanlık söylemlerine, kan ve gözyaşı tuzaklarına,
katiller ve hırsızların doymak bilmez ihtiraslarına, faşizme, tiranlara
kurban vermeyeceğimizi de kanıtladık...
Şimdi herkes için adalet ve hukuk güvenliği istiyoruz.
Barışın, özgürlüğün, adaletin ve refahın evrensel bir kazanım olduğunu, umudun ve aşkın bizimle olduğunu biliyoruz.
Gelenlere bakın!
Dünyaya
da senin aracılığınla seslenerek, Türkiye’nin modern dünyanın en uygar
ulusları arasında bulunduğunu unutmamalarını hatırlatıyorum.
Türk halkı uygarlığını ve özgürlüğünü, yaratıcı gücünü hep koruyacaktır.
Her bireyimiz evrensel değerlerin ve insan haklarının teminatıdır.
Türkiye’yi Yirmi İkinci Yüzyıl’a koşan çağdaş uygarlığın bu coşkun sevincine katılmaktan hiçbir şey alıkoyamaz...
Öncelikle Amerika’da, Avrupa Birliği’nde ve dünyanın dört bir yanında Türkiye’yi yorumlayan herkese şunu hatırlatmak isterim:
Gidenlere ve hatalarına bakıp umudun ve aşkın ülkesi Türkiye’yi değerlendirmeyin...
Gelenlere bakın!
Bu kadim ulusta özgür, cesur, yaratıcı, genç ve erdemli bir uygarlığın size değer katan zenginliğini göreceksiniz...
Onunla kucaklaşın; o hazır!
‘Çiçeğe döndüm!’
Sevgili dostum.
Beşinci yılındaki tutsaklığıma rağmen sağ yanım umut, sol yanım aşk ile çiçeğe döndü...
Güzel günler yakın!
Herkes bunu bilsin istiyorum...
Sevgiyle, hasretle kucaklıyorum seni... Herkesi en içten duygularımla selamlıyorum.
Tuncay Özkan
1 No’lu Cezaevi
B13 Alt Hücresi, Silivri
GÜNÜN SORUSU
Sorum hâlâ umutsuz ve karamsar olan okura:
Beş yıldır gördüğü her tür zulme rağmen “çiçek açan” bu adamdan da mı utanmıyorsunuz?
Yorum Gönder