İki siyasi portre ve gerçekler - Gündüz Akgül

Laik Cumhuriyet kurulduğundan beri, karşıtları hiç durmamış, o günden bu güne kadar tek tutunacak dalları olan kutsal dinimizi kullanıp, CHP’yi din düşmanı olarak karalamaya başlamışlardır.
Gerek tek parti dönemini, gerekse çok partili parlamenter düzene geçtiğimiz dönemi yaşayan biri olarak, CHP’nin din düşmanlığı yaptığına tanık olmadık.
Her yurttaşın rahatlıkla namazını kıldığı, orucunu tuttuğu, hacca gittiği ve tüm dini görevlerini özgürce yerine getirdiği, o dönemi yaşayanların bildiği bir gerçektir.
Laik rejimin olmazsa olmazı olan din ve devlet işlerinin birbirine karışmaması noktasında CHP sürekli dikkatli davranmış ve dini siyasallaştırmamaya büyük özen göstermiştir.
Ne yazık ki bu tutumu sürekli CHP aleyhine kullanılmıştır.
CHP’nin bu doğru tutumunu beğenmeyen laiklik karşıtları,  yurttaşlara bunu din düşmanlığı olarak anlatmayı büyük bir görev bilmiş ve bunda da kısmen başarılı olmuşlardır.
Bu söylemlerin başında CHP camilere kilit vurdu karalaması gelmektedir.
Değerli Yazar Tufan Türenç Camiye kilit vurma olayını Hürriyet gazetesindeki köşesinde 31.01.2011 tarihinde “Çirkin İftira ve Gerçek” başlığı altında şöyle açıklamaktadır.
“1942 yılında İkinci Dünya Savaşı'nın en alevli günlerinde Hitler'in orduları sınırımıza dayandı. Türkiye'ye girip girmemekte kararsızlardı. İsmet Paşa Trakya'da Çakmak hattını kurmasına rağmen İstanbul'un bombalanacağını tahmin ediyor bu nedenle de savunmayı Ankara'nın dışında yapmayı düşünüyordu.
İstanbul'daki saraylarda ve müzelerde bulunan tarihi eşyaları, zarar görmemeleri için Alman uçaklarının menzil dışında kalan bölgelerdeki camilere koymayı düşündü.
İsmet Paşa düşmanın camileri bombalamayacağını biliyordu.
O nedenle bütün saray eşyalarını, padişahların tahtlarını, mücevherleri, kutsal emanetleri, Hazreti Muhammed'in sancağını, kılıcını, Hırkai Saadeti, Hazreti Osman'ın kanlı Kuran'ı Kerimi'ni, Atatürk'ün Samsun'da çıktığı tahta iskeleyi, müzelerde ne varsa tümünü tam 48 vagona yerleştirerek Niğde'ye gönderdi.
Bu değerli eşyaları korumak için Topkapı Sarayı İkinci Müdürü Lütfü Turanbek başkanlığında 30 görevli, aileleri ve çocuklarıyla birlikte Niğde'ye gitti. Eşyalar ve görevliler, tehlike tamamen geçene kadar Niğde'de kaldılar.
Bu değerli eşyalar Niğde'de 3 camiye yerleştirildi.
Camilerin etrafına nöbetçi askerler yerleştirildi.”

İkinci dünya savaşı sona erince, Camilere yerleştirilen bu değerli eşyalar tekrar İstanbul’a taşınmış ve Camiler ibadete açılmıştır.
Bu gerçeğe karşın, hala bu büyük iftira siyasi malzeme olarak kullanılmaktadır.
Rahmetli İsmet İnönü’yü yakından tanıyanlar, gösterişe kaçmadan tüm dini görevlerini yerine getirdiğini bilmektedirler.
Bu açıklamadan sonra iki siyasi portreyi, hiçbir yorum katmadan yazılı medyaya yansıyan haberlerle okuyucuların bilgisine sunmak istiyorum.
1-“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu iftarda engelli vatandaşlarla bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı kısa konuşmada, ramazanın, birlik, bütünlük, birbirine saygı ve hoşgörü günleri olduğunu vurgulayarak, siyasi bir konuşma yapmayacağını söyledi.”
2-“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) tarafından Ankara Gölbaşı'ndaki Vilayetler Evi'nde düzenlenen iftar yemeğine katıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı direnişinde sokağa çıkanlara ilişkin yine açıklama yaptı. Bu kez de esnafa seslenen Erdoğan direnişçileri hedef gösterdi.
Sokağa çıkanların esnafın dükkânlarına zarar verdiğini savunan Erdoğan,  "Hükümetle olan meselesini Türkiye ekonomisini çökertmek suretiyle halletmek isteyenlerin 76 milyonun içinde bulunduğu geminin tabanına delik açmaya çalışan zavallı kemirgenlerden hiçbir farkı yoktur"
dedi.
Yorumsuz.
 Nokta. 25.07.2013
Gündüz AKGÜL

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget