PKK’nın önceliği ana dilde eğitim, seçim barajının yüzde 10’un altına indirilmesi, eyalet sistemine geçilmesi değil. İstenen Abdullah Öcalan’ın bir an önce cezaevinden çıkmasını sağlamak. Başlangıçta belki “ev hapsi” olabilir ama böyle bir yol açılırsa,
Apo’nun ev hapsi de uzun sürmez… “Öcalan’a özgürlük” sloganları atılıyor. İşte
bu çabalarla Abdullah Öcalan da başka bir “açılım süreci” başlatıyor. Kendisinin
bağımsız doktorlar heyeti tarafından muayene edilmesini, özellikle psikolojik
durumunun dikkate alınmasını istiyor. Öcalan’ın sağlık durumu için 10 yıl önce
başlatılan kampanya, bu kez Öcalan’ın girişimiyle başlatılıyor.
15 günde bir genel kontrol
Silivri Cezaevi’nde doktora
gitmenin ne büyük zorluk olduğunu orada bulunan tutukluların yazdıkları
kitaplardan, mektuplardan öğreniyoruz. Peki Abdullah Öcalan için neler
yapıldığını da Bursa İl Sağlık Müdürlüğü yetkililerinden öğrenelim: “İmralı
Adası’nda sürekli bir doktorumuz bulunur. Bunlar haftada bir değişir. Orada
görevli doktor yalnız Abdullah Öcalan değil, cezaevi personelinin de sağlık
durumlarıyla da ilgilenir. Askerler için de ayrıca bir askeri doktor bulunuyor.
Abdullah Öcalan istediği zaman tansiyon ve nabzı ölçülüyor, diğer şikayetleri
dinleniyor. Öcalan, sağlığına çok dikkat eder, o yüzden sıkça doktor ister.
Öcalan’ın şikayetleri olduğu zaman şikayet konusuna göre İmralı Adası’na
doktorlar heyeti gönderilmesi planlanır. Gidecek ekibin bile görevden ancak son
dakikada haberi olur. Gönderilen doktorlar arasında genellikle dahiliye, genel
cerrah, ortopedi, nöroloji, kulak burun boğaz, psikiyatr da bulunur. Öcalan’ın
kan tahlili de düzenli olarak yapılıyor. Doktorlar heyetinin hazırladığı ön
rapor cezaevi yönetimine verilir. Rapor örneği daha sonra Adalet Bakanlığı,
Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı’na ulaştırılır. İmralı
Adası’nda, bir hastanede olması gereken önemli cihazların tamamı bulunuyor. Bu
yönden bir sorun yok. Yani, Öcalan’ın başka bir hastaneye kaldırılmasını
gerektirecek bir durum yok. Bugüne kadar da sağlık nedeniyle İmralı dışına
çıkarılmadı. Öcalan’ın 15 günde, ayda bir genel kontrolü heyet tarafından
yapılıyor.”
Öcalan’ın iki rahatsızlığı var
Abdullah Öcalan’ın rahatsızlığı daha çok yalnızlıktan. 16 Şubat
1999’dan bu yana cezaevinde bulunan Abdullah Öcalan, Suriye’de bulunduğu dönemde
iki kez sinüzit ameliyatı oldu. Buna rağmen boğazındaki akıntı nedeniyle
rahatsızlığı sürüyor, rahat uyuyamıyor, kuru kuru öksürüyor. Apo’nun boğaz
ağrısının bir nedeni de geçmişte çok konuşmasından kaynaklanıyor. İkinci bir
rahatsızlığı ise hemoroitten. Apo, plastik sandalyesinde rahat oturamadığından
yakınıyor. Ancak, bu rahatsızlığı ilaç tedavisiyle giderildi. Şimdi doktorlar
hemoroidini sorduklarında “Çok şükür rahatım” diyor. Ancak, Öcalan’ın
psikolojisinin iyi olduğu söylenemez. Genel cerrahi muayenesinde saçlı deride
biri 2×2 santim, diğerleri 1×0,5 santim ebatlarında üç adet kist belirlendi. Bu
kistler de operasyonla alındı. Kolesterol, şeker ölçüleri de normal gözüküyor.
Öcalan’dan kan alınacağı zaman da gönüllü olarak kan verdiğine dair imzalı
dilekçe alınıyor.”
Öcalan’ın yeni planı
Öcalan da yavaş yavaş anladı ki, kendisini serbest bırakmaya Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın da gücü yetmeyecek. Kendilerine devlet adına verilen
sözlerin yerine getirilmesi bugün mümkün gözükmüyor. O yüzden yeni bir “yol
haritası” belirledi. Apo içeriden, BDP dışarıdan bastıracak. Ciddi rahatsız
olduğunu belirtip, Devletin kendisini bu haliyle cezaevinde çürüteceğinin
mesajını verecek, cezaevinden çıkmasını sağlamak için yabancı ülke
doktorlarından bir heyet tarafından muayenesini sağlatmak istiyor. Doktorların
Apo’nun psikolojik durumunu gündeme getireceğine de garanti gözüyle bakılıyor.
Bunun da siyasi sonuçlar doğurabileceği biliniyor. Peki, Sağlık Bakanlığı
kurallarına, otoriteye bağlı olmayan böyle bir heyetin İmralı’ya gitmesine razı
olur mu? Bu, Türk doktorlarının otoritenin emirleri doğrultusunda rapor yazdığı,
onların raporlarına da, kararlarına da güvenilmeyeceği sonucunu doğurur.
Uluslararası bağımsız doktorlar başka bir hukuka göre çalışıyor. Onların
vereceği rapor uluslararası kampanyaya haline getirilebiliyor. Verilecek raporda
daha çok ruhsal koşullar ön plana çıkarılıyor. Bu durum, kuşkusuz otoriteyi
rahatsız edecektir. O yüzden, devlet böyle bir talebi kabul etmez. Ancak, Türk
Tabipler Birliği’nden doktor heyeti istenmesi gündeme gelebilir.
Ecevit’in doktoru da İmralı’da
Bir
bilinmeyen olayı daha açıklayalım. Bülent Ecevit’in doktorlarından Mücahit
Pehlivan da, İmralı Adası’na gidip Abdullah Öcalan’ı muayene etmiş. Yakında
İmralı Adası’na BDP heyeti gidecek. Bu ziyaret hayli önem taşıyor. Abdullah
Öcalan da bir an önce tahliyesinin sağlanması için ne gerekiyorsa onun
yapılmasını isteyecektir. Güneydoğu için ne yaparsanız yapın, Abdullah Öcalan
serbest bırakılmadan hiçbir şey yapılmış kabul edilmeyecek…
Yorum Gönder