Kabuğuna çekilmiş bilim adamları Sözüm sizedir!

KABUĞUNA ÇEKİLMİŞ BİLİM ADAMLARI
SÖZÜM SİZEDİR!...(I. Fasıl)


Bir tepki yazısıdır bu... (Hak etmeyen dışında tutsun kendisini…)
*
Bir yazıma, sıfatını da ekleyip cevap iletmiş bir sayın Prof.…
Cevap dediğime bakmayın; bir destek veya eleştiri içermiyor iletisi,.
Bilgilendiriyor; bir de talep de bulunuyor:
“Siyasetle ilgilenmiyorum. Bu tür mail almak istemiyorum. Yazılarınızı okumadan çöpe atıyorum.”
*****
Pek çok yazıların okunmadan; çöpe atılması doğal!.. İş yoğunluğu önemli bir nedendir örneğin.
Mazeret geçerliyse... Tepki yersiz. Ne var ki; tepkinin özü, yazının çöpe gitmesi değil!..
Bir bilim adamının siyasetle uğraşmadığını beyan etmesidir garip olan!... Ayıp olan!...
Ülke yönetiminde söz sahibi olmanın, ülke sorunlarına; sorgulamalarla görüş ve katkı koymanın bilimsel adıysa siyaset; bir bilim adamının kendisine biçtiği ‘hiçliği’ kabullenişinin mazereti olabilir mi!?.
Üniversitelerdeki siyaset bilimi kürsülerinin asli amacı ne!?... Siyasi uğraş, vatandaş için, sadece bir hak değil, bir görevdir de!..Ve bu görev, seçimden seçime, seçmenin iradesi dışında belirlenmiş adaylara gidip oy vermekle yerine getirilmiş sayılır mı!?..
Hele bilim adamlığı sıfatını taşıyanlara, ağır sorumluluklar yükleyen bir görev değil mi siyaset? Toplumu aydınlatma ve uyarma görevi birincil olarak onların değil mi!?..
Bir deve kuşundan bilim adamı olmaz…ama; bilim adamı da deve kuşu olamaz!..
Hangi branştan, unvan sahibi olursanız olun. Hangi branşın yüklediği sıfat sizi bu görevden uzak tutar!?.. Hukuk mu; ekonomi mi, kamu yönetimi mi, tıp mı, fizik mi, kimya mı, sosyoloji mi… psikoloji mi…eğitim mi…mühendislik mi; mimarlık mı!?...Ziraat mi!?.. Hangisi iç içe değildir siyasetle, devlet yönetimiyle…devletin geleceğiyle!?…Halkla; halkın yaşamıyla!?.
Bilim adamına, öncelikle, sıfatı ona-kendisine bi-şey öğretmiş ve yüklemiş olmalı:
“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir..” Bir bilim adamı; bilimin yüklediği görevden kendini ari ve sorumsuz tutarsa; “bu nice okumaktır!?..”
Özgür fikir sahibi olmaktır siyasi düşünce sahibi olmak…Biat siyasetin kiridir!..
Özgür düşünceden korkan, kaçınan, uzak duran..bir bilim adamı, nasıl, fikri hür vicdanı hür.. nesiller yetiştirebilir!?..
Bilim adamından beklenen siyasi propaganda üstlenmesi değildir elbette... Ne var ki; siyasetle ilgilenmiyorum demesi de hiç beklenmez!.. Düşüncelerinde vicdanı hür olsun yeter!.. , Beyninde bilgiyi, yüreğindeki, cesaretle taçlandıran adamdır Bilim Adamı!.. İnandığı doğruları adına; gerektiğinde direnebilen, kafa tutan adamdır.. hesap sormasını bilendir!..
Değilse; meydan üçkağıtçılara, kirliliği siyasetin süsü ve cilvesi görenlere kalır ki, siyasetten uzak kalanlar da, ilgisizlikten, göz yumuyor olmaktan, alırlar kirlilikten paylarına düşeni!.
Hatta ilk payı onlar alır!..
‘Suya sabuna dokunmaz’mış!.. Pise bak!..”
*****
Siyaset, insan bilimidir ve toplumsal düzenin bir uğraş alanı olarak sosyal bir gerekliliktir…
Siyaseti ilgi alanı dışında bırakmak, hele bir bilim adamı için, insani hasletlerden kendisini soyutlamakla eş anlamlıdır.. İşte budur garip olan, ayıp olan,!..
Siyaset senin hayatına yön verme hakkını kendinde buluyorsa, senin de siyasete yön verme hakkın doğmaz mı!?.. Ve sen bu hakkı kullanmaktan acizsen, adının önündeki sıfatın hakkını veremiyorsun demektir... Ve sen birilerine biada, birilerinin vesayetine gönüllü mahkumsun demektir!..
Siyaset; bilimdir!.. Her şeyden önce bir yönetme bilimidir. Yönetme sanatıdır !..
Siyaset bilimsel ilkelerden uzak laşınca, yönetme: sanat olmaktan çıkıp, “aldatma-kandırma-dayatma” kirliliğinin bataklığına sürüklenir… ki; bu kirliliğin yaratacağı toplumsal travmalardan en çok, doğruyu göstermeyen-karşı durmayan-direnmeyen bilim adamları sorumludur…
Bir bilim adamının en son başvuracağı ilke, hiç sığınamayacağı liman, bir kenara çekilip, “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” konumunda kalmasıdır.
Siyasete atılmak ayrı, siyasi düşünceye sahip olmak ayrıdır!.. Armudun iyisini bilmek, armudun iyisini kapma yarışına girmek demek değildir…
Bir bilim adamının görevi; armudun iyisini kapma yarışında, her yolu mübah saymanın yarışın ilkesi olamayacağını anlatmaktır!..
*Devlet icraatlarını; etkileme, değiştirme veya yönlendirme işidir; siyaset…
*Devlet yönetimini veya kontrolü ele geçirme ve elde tutma bilgisi ve sanatıdır siyaset.
Ancak bu amaçla uygulanan yöntemler, ancak, insani erdemler, demokratik ilkeler, eşit hak ve görevler çerçevesinde kaldığı sürece, siyasetin bilgi ve sanat boyutundan söz edilebilir.
*Bireyler ve gruplar arasında güç ve liderlikle ilgili rekabettir ayni zamanda, siyaset..
Bu rekabete, sosyal, ve hukuksal zerrece bir kirliliğin bulaşmaması esastır. Ancak o durumda siyasetin erdeminden bilimselliğinden söz edilebilir
Bir takım maharet ve hünerlerle, çoğu kez dürüst veya ahlaki olmayan şekilde uygulamalarla karakterize edilen etkinliklerin siyaset zannedilmesi, devlet yönetiminin, bu tür düşünce sahiplerinin eline geçmesi - bırakılması, siyasetin yozlaşmasıdır… ki; tarihte; ne yönetenler, ne de yönetilenler açısından, sonu hiç de iyi bitmemiştir bu tür sapmaların.
*Bir toplumda yaşayan insanlar arasındaki ilişkiler karmaşasının bir toplamıdır siyaset.
Ne çoğunluğun dayatması… ne de azınlığın diretmesi… Ne tek başına seçilmişliğin zaferi; ne de seçilememiş olmanın teslimiyeti…Siyasetin bilimselliği bu dengenin kurulmasıyla ölçülür.
Uygulamalar, ‘kazananlar’ yararına, kaybedenler üzerinden kurgulanarak yapılırsa, yönetim, demokrasi açısından meşruiyetini yitirmiş olur... İşte bu noktada, bilim adamının görevi, gereken uyarıları yapmak adına direnenlerin yanında yer almaktır.
Özellikle; devlet organlarının icraatı planlanması ve uygulamaya konulması siyasetin göreviyse de, bu konudaki planlamalara görüş sunmak, yönlendirici katkı koymak bilim adamlarının asli görevidir!..
Bilim adamlarının siyasetin dışında bırakılması demokrasi ayıbıdır, çirkinliktir, kirliliktir!..
Ne var ki; bilim adamlarının gönüllü olarak kendilerini siyaset dışında saymaları, çirkinliğin ötesinde; öncelikle kendilerini inkardır!...İşte bu da ilkelliktir!..
Sözüm de; son satırın bu tatlısu samurlarınadır…Yakıştıran buyursun. Devam etsin, siyaset dışı kalmaya!... Ve ayak–baş muhabbetinde kendine düşen payı hazmetsin; edebiliyorsa!.
Bitmedi diyeceklerimiz...II fasıl’da devam edecek

Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.com

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget