Sosyal ve laik devlet hatırlatması
Bu sözlerin parti içinde yeni bir tartışma başlatıp başlatmayacağını düşünürken geçmişte İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanlığı görevi de yapan CHP’li Algan Hacaloğlu’nun mesajı düştü bilgisayarımıza. Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımının “Çok ciddi yanlış algılamalara yol açacağı” düşüncesindeki Hacaloğlu, İETT kurallarına göre kimin paso alıp alamayacağını hatırlatarak başlıyor söze:“Yurtiçi ve KKTC’de örgün eğitim kurumlarında eğitim gören öğrenciler, Yükseköğretim Kanunu’na göre eğitim gören öğrenciler, AÖF öğrencileri alabilir. Yaygın eğitim kurumlarında (dershane, rehabilitasyon merkezi, sürücü kursu, açık ilköğretim okulu, açık lise, vb…) eğitim alan öğrenciler, beklemeli öğrenciler alamaz.”
Kuran kursları konusunu iki aşamada değerlendiren Hacaloğlu, Diyanet’in resmi Kuran kurslarına gidenler eğer “öğrenci” ise zaten pasolarının olduğunu, öğrenci olmayanların ise İETT standartlarına göre “öğrenci olmadıkları” gerekçesiyle pasoya hak kazanamayacağını belirtiyor.“İşin bir de kaçak Kuran kursları boyutu var” diyerek konunun diğer yanına dikkat çeken Hacaloğlu, cemaatlere bağlı binlerce “kaçak kursun” Diyanet’in denetimi dışında faaliyette olduğunu belirtiyor. Kılıçdaroğlu’na iletilen talebin büyük olasılıkla bu kaçak kursların öğrencileriyle ilgili olduğu tahmininde bulunan Hacaloğlu, mesajını şu sözlerle bitirmiş:“Laik, özgürlükçü, demokratik cumhuriyetimizin öncelikleri ve sosyal hukuk devleti yapılanmamızın kuralları bu konunun geniş boyutlarıyla değerlendirilmesini gerektirir.”
Özkes: Ayrımcılık yapmamalıyız
İstanbul’daki iftar yemeğini CHP’de din alanında yetkin isimlerin başında gelen, müftü kökenli İstanbul milletvekili İhsan Özkes düzenledi. Hatta bugün benzer bir organizasyonu başkentte yapıyor. Dün kafalardaki soru işaretlerini aktarmak için aradığımda, daha konuyu açmadan, “Bu konuda ne Kuran kursu öğrencilerine bir ayrımcılık yapma ne de laiklik ilkesinden taviz verme gibi bir yaklaşım içinde olmalıyız” diye söze başladı.
Yemekte paso şikâyeti gündeme geldiğinde CHP lideri, mesele hakkında ayrıntılı bilgi sahibi değilmiş. Yakınındakilere işin doğrusunu danışamadan yanıt vermiş.“Genel başkanın bize sormak, danışmak gibi bir zorunluluğu olamaz tabii ki. Belediyenin çözmesi gereken bir meselenin doğrudan CHP’ye mal edildiğini öğrenince gösterdiği tepkidir o sözler. Yetki bizde değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde. Belki kendileri de vermek istemiyor ama CHP’yi bahane ediyorlar. İşte bunun önünü kesmek için o sözleri söyledi genel başkan.”
Sadece Kuran kurslarına olmaz
Tartışılan ifadelerin hangi çerçevede söylendiğini aktaran Özkes, konuya ilişkin kendi önerisini sunmayı da ihmal etmedi:“İşin doğrusu şu olmalı: Kuran kursu muadili, benzer statüdeki tüm eğitim kurumlarında eğitim öğretim gören her birey için bu hakkı tanımalıyız. Mesela benim kızım tasarım kurslarına gidiyor. İngilizce kursuna gidenler var. Başka dil öğrenenler var. Kuran kurslarına verilecekse onların da paso alması lazım. İnsan hakkı, eşitlik bunu gerektirir. Sadece Kuran kurslarına bu hakkı vermek ayrımcılık olur.”
Özkes’e göre öğrenci olmayanlara paso verilmesinin temel kriteri şu olmalı:“En az bir eğitim-öğretim dönemini kapsayan, yani 8-9 ay süren, aklınıza gelen tüm kurslara devam eden yurttaşlar için paso verilebilir diye önermemiz lazım.”
Hacaloğlu da Özkes de son derece haklı. Kuran kursu öğrencilerinin sorunu olarak gündeme gelmiş olsa bile, CHP “paso meselesine” sadece dini bir mesele olarak değil, insan haklarından yana, ayrımcılığa karşı, eşitlikçi bir sosyal demokrat partiye yaraşır biçimde yaklaşmalıdır. Böyle yaparsa, AKP’li belediyelerin ne kadar “demokrat” olduğunu da herkese gösterme fırsatı yakalayacaktır.
Yorum Gönder