Polisler de şaşırdılar. Gaz bombaları zehirli sular, plastik mermiler atıyorlar direnişçiler dağılıyorlar.
Oh ya, nihayet bitiyor sindirdik onları, birazdan evlerimize gideriz diye düşünürlerken,
O da ne? Direnişçiler her köşeden sanki görünmeyen bir yerden daha da çoğalmış olarak tekrar geliyorlar.
Üstüne üstlük bir de :
“Sık bakalım, sık bakalım biber gazı sık bakalım.
Kaskını çıkar, copunu bırak delikanlı kim bakalım .” Diyerek karşılarına geçip şarkı söylüyorlar.
Kimisi Tomadan ıslanmış, ıslak ıslak, kimisi cop yemiş başı, kaşı yarılmış ama yine ayaktalar.
Birisi karanfil uzatıyor kendilerine diğeri de gırgırına organik yeşilbiber.
Bu saatlerce sürüyor, polis bitap yorgun ama karşılarındaki gençler,
Her yer Taksim, her yer direniş.
Hükümet istifa, hükümet istifa diye
Yeri göğü inletiyorlar.
Polisler çileden çıkıyorlar.
Bu kez daha acımasız bir saldırıya başlıyorlar.
Her saldırıda daha kinleniyor daha yorgun düşüyorlar.
Yılmayan gençler ise özgürlük, bağımsızlık ve demokrasi istiyorlar.
Bu böyle ne kadar sürecek polisler bilmiyorlar.
Usanıyorlar, şaşkın, şaşırıyorlar.
Sadece şaşıran onlar mı? Elbette değil.
“Ben şu anda Batı'ya şaşırıyorum. Hala darbe diyemedi.” Hani batı demokrasiden yanaydı? Hani batı demokrasiyi ülkelerde uygulayabilir hale getirmenin mücadelesini veriyordu?
Diyen bir de şaşkın başbakan var.
***
Başbakan çok üzgün, Muhammet Mursi dostunu halk indirdi. Nedense bunu kabullenemedi.
Darbe diye tutturdu
“Halka dayanmayan irade diktatörlüktür. Mısır’da demokratik kuralların derhal devreye girmesini istiyoruz.” Diyor demesine de, hangi demokratik kurallardan bahsediyor bilinmiyor demokratik kuralları teker teker yok eden, hızla şeriata yönelen MURSİ kural mı bırakmış?
Hukuka da el atmış kendisini Firavun sanmış. Halk ta yeter artık demiş icabına bakmış.
Ne var bunda, neden derdin oluyor ey başbakan?
Sandık demokrasinin namusudur. Sandığa saygısı olmayanın kendisine de halkına da saygısı olmaz.
Vay! Vay, vay!
Başbakan işte böyle yakınmaya başladı. Ümidini sandıklara bağladı.
***
Halka dayanmayan irade diktatörlükmüş. Senin uyguladığın nedir diye sormazlar mı adama?
Türkiye’nin başına alikıran baş kesen oldun başbakan. Ufacık bir eleştiriye bile dayanamıyorsun. Seni istemeyenleri zindanlara kapatıyorsun.
Batı darbe demedi zira demokrasi ile gelip şeriata dönmek ve diktatörlük yapmak demokrasi ile bağdaşmaz.
Mursi ye gelince münafık derler ama yine senden vicdanlıymış, adam hiç değilse gitmesini isteyen halkının üzerine polisini saldırtmadı.
Dün gece Taksim’de yapacağını yaptın yine.
Neydi o eli palalı dağ kaçkınları? Hatta ayıları.
Yolda yürüyen kadına pala sallama, sonra sırtına tekme atma.
İşte sayın başbakan sizin demokrasi anlayışınız bu.
Sandık demokrasinin namusu imiş, güldürme be başbakan.
Bu kelimeyi o kadar çok söyledin ki kelime olarak anlamını yitirdi.
Ben BOP eş başkanıymışım ispat etsinler. Edemezlerse alçaktırlar namussuzdurlar gibi sözlerle defalarca ağzına aldın yalama oldu artık.
Ha, sandık deyince dürüst seçim olacak, seç sistemi kalkacak desen yeterlidir.
Öyle ikide bir namusu diline dolama. Zira oylar satın alınabilir ama namus asla satın alınamaz.
Şimdiden sonra yapacağın tek şey istifa etmendir bence. Yoksa bu sefer boyunun ölçüsünü alacaksın.
Gitmeden bir iyilik yap günahların biraz olsun hafiflesin. Anayasa mahkemesinin kararına uy, bir sene bekletmeden iftiralarla, yalancı şahitlerle tutsak ettiğin onca insanı biran önce özgürlüklerine kavuştur.
Nasılsa bir saatte bile yasa çıkartabiliyorsun.
Silivri kapılarını aç hem de en kısa zamanda.
Zannetme ki bu vakitten sonra halkı susturabilirsin.
Afrika Birliği'ni de tebrik ediyorum, Mısır'ın üyeliğini askıya almıştır diyorsun. Düşenin dostu olmaz hala bilmiyorsun başbakan. Bakalım ileride kimler senin yanında olacak. Bir düşün istersen.
Sevgi ve saygılarımla.
TC.Tünay Süer
Yorum Gönder