24 Temmuz, emperyalist güçlerin işgalinde olan ülkemizin, Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve değerli silah arkadaşları komutasındaki kahraman Türk Ordusu tarafından temizlenmesinden sonra, laik Türkiye cumhuriyetinin tapu senedi olan Lozan Antlaşmasının imzalanmasının 90. Yıl dönümüdür.
Türk Delegasyonun (Kurulunun) Başkanlığını yapan ve orada gösterdiği olağanüstü diplomasi ile bizi gururlandıran İsmet İnönü’nün torunu CHP Milletvekili Gülsün Bilgehan’ın, bu gün yazılı medyada yayımlanan haberi içimi acıttı.
Bilgehan, Başbakan iktidar olduğu günden beri Lozan’ı anarken dedesi İsmet İnönü’nün adını anmadığını söylüyor.
Duyduğum bu acıyı azıcık hafifletmek amacıyla Lozan’da devleşen Rahmetli İsmet İnönü’nün orada Türk Ulusunu temsil ederken neler yaptığını yurttaşlarla paylaşmak gereğini duydum.
20 Kasım’da başlayan Lozan Konferansı görüşmeleri, müttefik (bağlaşık) devletler adına Fransızlar tarafından idare edilmektedir. Alınan karar gereğince İsviçre Cumhurbaşkanı’nın açış konuşmasından sonra heyetten biri teşekkür konuşması yapacaktır. Bu program Türk delegasyonuna bildirilince, İnönü “Eğer heyetten biri konuşursa bende behemehâl söz alırım konuşurum” der. Fransız’lar bunu duyunca İnönü ile temas kurarak konuşmamasını rica ederler. İnönü konuşacağı konusunda diretince, İsviçre Cumhurbaşkanı’ndan sonra kimsenin konuşmayacağı kararlaştırılır ve görüşmeler başlar.
Ancak karar uygulanmaz ve Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından sonra, İngiliz Dış işleri Bakanı Lord Curzon kürsüye çıkarak konuşur. Lord Curzon kürsüden iner inmez İnönü kürsüye çıkar “Reis efendi” diye başlayan önemli bir konuşma yapar. Konuşmadan sonra ortalık karışır ve İsmet İnönü’nün yanına gelen delegelerden Mösyö Bompart “Anlaşılıyor, çekeceğimiz var” demekten kendini alamaz.
Konferansta İngilizce ve Fransızca konuşulacağı, hangi dil konuşulursa öteki dile tercüme edileceği kararı da, İnönü tarafından kabul edilmez ve Türkçe konuşacağında ısrar eder ve bunu da kabul ettirerek çalışmalara başlanır.
Kurtuluş savaşından henüz çıkmış, ekonomik açıdan çok zayıf olan bir devletin kararlı devlet adamı İsmet Paşa’nın gösterdiği bu direnç sayesinde, Lozan da istenilenlerin çoğu müttefik (bağlaşık) devletlere kabul ettirilmiştir.
İstediklerini kabul ettiremeyen Lord Curzon İsmet Paşaya şöyle der. “Memnun değiliz Lozan muahedesinin müzakeresinden hiç bir dediğimizi yaptıramadık. Reddettiklerinizin hepsini cebimize atıyoruz. Harap bir memleket alıyorsunuz, bunu kalkındırmak için mutlaka paraya ihtiyacınız var. Bu parayı almak için gelip diz çökeceksiniz. Cebime attıklarımın hepsini çıkaracağım siz vereceğim.”
İşte Kahraman İsmet Paşa budur. İsmet Paşa’sız Lozan, yumurtasız omlete benzer.
Lozan’ı anarken İsmet Paşadan bahsetmemek vefasızlığın en büyüğüdür.
Bu güzel ülkeyi bizlere bırakan, başta Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizin anıları önünde saygı ile eğiliyorum. Nurlar içinde yatsınlar. 24.07.2013
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder