Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Meclis'te 326 milletvekili var. Başbakan ve Genel Başkan Recep T. Erdoğan, partide tek adamdır, ama mutlak hâkim değildir. Dışarıdan bakıldığında, her şeyi kontrol altında tutuyor gibi gözükse de, durum farklıdır.
Salı günleri, Grup toplantılarına sırayla getirilen AKP örgütlerinin, Erdoğan'ın konuşması boyunca tezahürat yapmasına, Meclis'teki oylamalar sırasında milletvekillerinin “Haydi şimdi topluca eller havaya” görüntüsüne, etkinliklerde hazırolda bekleyen yöneticilere bakanlar, Partide, “Egemenlik kayıtsız şartsız Erdoğan'ındır” diyebilir. Amma velâkin görünüşe aldanmayın, çünkü AKP 7 parçadır.
Türkiye'ye yayılan protesto eylemleri birçok anlamda dönüm noktasıdır.
1) Halkın duyarlı kesimleri, delikanlı havalarında dolaşıp racon kesenden artık çekinmediğini ve Angara bebelerinin deyimiyle “Atar'a atar” yapabileceğini görmüştür.
2) Öfkeli konuşmalar yapan iktidar yetkilileri ise korkmuştur. Protesto eylemleri nedeniyle, iktidar kendi korku duvarını oluşturmuştur.
3) Batılılar, özellikle de Avrupa Birliği, demokrasi havarisi sandıkları Erdoğan'ın öyle olmadığını anlamıştır. Ancak onları rahatsız eden, sadece polis şiddeti ve topluma uygulanan baskı değildir. Asıl neden, yıllarca koruyup kolladıkları, Erdoğan'ın kendilerine yönelik, “Siz de kimsiniz, haddinizi bilin” sözleridir.
4) AKP ile AB'nin 'Görücü usulü' evliliği, resmen olmasa da fiilen bitmiştir.
5) Erdoğan'ın, evinde zor tutuyorum dediği o meşhur yüzde ellisinin içinde de ne oluyoruz kaygıları başlamıştır.
6) AKP içindeki 7 başlılık, biraz utangaç da olsa kendisini göstermiştir.
AKP içindeki ana akım, Erdoğan'ın kontrolündedir. İkinci sırada ise Cumhurbaşkanı Gül'ün grubu vardır. Bunu Bülent Arınç'ın gözyaşlarına kapılıp sürüklenenler izlemektedir. ANAP geleneğinin temsilcisi Cemil Çiçek ve Cemil abisinin korumasındaki Melih Gökçek ekibi de gariban bir güçtür. Beşinci akım ise 50 kadar milletvekilinden oluşan MHP kökenlilerdir. Milletvekili sayısı az (20-35 arası), ancak etkisi ve yaptırım gücü çok yüksek olan 6. akım ise Fetullah Gülen'ci gruptur. Son akım ise partinin Kürt kökenli milletvekillerinden oluşan kanadıdır. Önümüzdeki süreçte Güneydoğu'da beklenen önemli değişimlere göre partiyi en çabuk terk edecek gruptur.
Söz konusu akımların bazıları arasında, “Yaptıklarımızı fitil fitil burnumuzdan getirirler” kaygısıyla mecburi bir dayanışma vardır. Ancak, Erdoğan'ın sert söylemleri, öfkesi, uzlaşıyı dışlaması bu akımları rahatsız etmektedir. Bunun yansımalarını zaman zaman görüyoruz. Örneğin, Cemil Çiçek'in, tutuklu milletvekilleri konusunda adım atmaya çalışırken, önünün Erdoğan tarafından sert uyarılarla kesilmesi akıllardadır.
Yine tutuklu milletvekilleri, gazeteciler ve son olarak protesto eylemleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün sözünü Erdoğan'a geçirememesi de 7 başlılığın göstergesidir.
Aynı konularda, özellikle de Gezi Parkı olayları nedeniyle Başbakan ile ters düşen Bülent Arınç'ın durumu ortadadır. 'Aramıza Nifak sokmaya çalışıyorlar' deseler de, Bülent abiye Erdoğan'ın sert tavrı, istifa söylentilerini ortaya çıkarmıştır. Şimdilik durum sakinleşse de, bunu ne Erdoğan ne de Bülent abim unutmaz. İkisinin de yapısında bir köşeye yazmak vardır. O köşeye o kadar çok şey yazıldı ki, biraz dolar gibi oldu, hemen geçiştirdiler.
Fetullah Gülen'ci grup ise Erdoğan ile yaşadığı sorunlar ayyuka çıkan, ama birbirine muhtaçlık durumu yüzünden idare etmek zorunda kalan akımdır. Sorunlarla ilgili verilecek çok örnek var. Fetullah Gülen'in üstü kapalı da olsa Erdoğan'ı sure, ayet ve hadislerden örneklerle eleştiren konuşmaları, MİT krizi gibi gelişmeler, 7 parçalılık konusunun anlaşılması bakımından önemlidir.
MHP kökenli milletvekilleri, adına Barış denilen süreçte, kapalı kapılar ardında en çok sesini çıkaran gruptur. Öyle ki, bu süreçte, Öcalan'ın serbest kalması, anayasada PKK'nın beklentilerini karşılayacak değişiklikler yapılması, MHP kökenli grubun AKP'den kopacak ilk akım olmasına yol açacaktır. Önceleri Anayasanın ilk 3 maddesinin kaldırılmasına sıcak bakan AKP, bu akımın sert tepkisinden dolayı tavır değiştirmiştir. Son günlerde PKK'nın Güneydoğu'da açıkça at koşturması, polis güçleri kurması, kendi mezarlıklarını açması, yol ve kimlik kontrollerini yoğunlaştırması bu akımdaki rahatsızlığı artırmıştır.
Kürt kökenli milletvekilleri ise AKP'nin üstüne titrediği akımdır. Çok hassastır. Barış denilen sürecin başarısızlığa uğraması durumunda, PKK'nın da baskısıyla hızla saf değiştirecek, BDP'nin yanına geçecek bir yapıya sahiptir. Bu akım da, tıpkı MHP kökenliler gibi diken üstündedir. Ayrıca bu 2 grup birbiriyle kesinlikle anlaşamamaktadır.
Abdullah Gül, Bülent Arınç, Cemil Çiçek, MHP kökenliler ve Fetullah Gülen grupları iyi anlaşabilmektedir. Erdoğan'a alternatif bir isim çıkarabilseler, dengeler hemen değişecektir. Ancak eldeki malzemeden hiçbir şey çıkmamaktadır.
Başbakan Erdoğan'ın öfke dolu konuşmalarının önemli nedenlerinden biri de, bu akımlardaki hareketliliği görmesi, Barış denilen süreç ve protesto eylemleriyle birlikte değişen parti içi psikoloji yüzünden bunlara gerekeni yapamamasıdır.
AKP'nin 7 akımını bir arada tutan belki de en önemli etken, muhalefet partilerinin yetersizliği ve strateji eksikliğidir. Bunu da bir kenara yazın lütfen.
Yorum Gönder