Acaba bugünün gençleri bizim zamanımızda yaşasalardı, ne
yaparlardı.
Telefon neredeydi ki? On günde on beş günde bir mektup yazardık
memlekete.
Yine de işlerimiz hiç aksamazdı.
Şimdikiler telefonla yatıp
telefonla kalkıyorlar.
İki elin iki başparmağı tıklayıp duruyor
ekrana.
Gidiyor, geliyor; gidiyor, geliyor.
Dakikalar; saatler
akıyor.
Yüzlerinde acayip bir zevkin parıltısı...
Dokundukça
dokunuyorlar...
Sanki telefonla uğraşmıyorlar da orgazm oluyorlar.
Bu
kadar eklemlenmişler o alete...
***
Görüyorum ki bu cep telefonları;
gençlerin enerjisini sömürüp alıyor.
Zamanlarını çalıyor; yaratıcılıklarını
önlüyor.
Türkiye'nin yeni kuşaklarının başına bela...
Sigara gibi... İçki
gibi... Uyuşturucu gibi...
Bilgisayar, şimdi telefonla işbirliği halinde.
Telefon ve İnternet:
İkisi birden sanki altın vuruş...
Bunlara gecenin
efendisi televizyonu da ekleyin...
Üç uyuşturucudan hangisini istersin
delikanlım?
***
Bu telefon, televizyon, bilgisayar bağımlısı tiplere
dikkat edin.
Benciller...
Dünya bunların çevresinde dönüyor.
Önemli
olan kendi zevkleri...
Vatandan milletten çoktan vaz geçtik de hiç değilse
insani değerler?...
-Ha ha ha hayyyy!
Büyüklere saygı, küçüklere sevgi
mi?
-Bunların modası çoktan geçti.
Yaşlılara, kadınlara yer vermek
mi?
-Bırak be moruk bu eski moda işleri... Ben keyfime bakarım. Erken gelen
koltuğa oturur.
TT gençliğinin geldiği nokta bugün burasıdır.
İşte bu
yüzden tehlikelidir TT.
Size şaka gibi gelebilir ama çevrenize biraz dikkat
edin; tehlikenin ne kadar büyük olduğunu göreceksiniz.
Analar! Çocuklarınızı
beslemek yetmez. Onlara biraz çevreyi gösterin; dünyayı gösterin; bu alemde
başka varlıkların da olduğunu kulaklarına fısıldayın.
Eğer TT'ye esir
ederseniz çocuğunuzu, günün birinde hastane arayabilirsiniz...
Ah
Fener vah Kocaman
Maça Fenerbahçe başladı. Elazığ hemen
bastırdı.
Hooop top Fener kalecisine...
Sanki Fenerbahçe Kadıköy
deplasmanında...
Peşinden al gülüm ver gülüm...
Fener takımı,
Fenerbahçelileri kandırıyor ama Elazığ'ı kandıramıyor:
Bir gol, bir gol
daha...
Benim Fenerbahçem Elazığ ile değil de sanki Barcelona ile oynuyor.
***
Fenerbahçe'nin has kalecesi Volkan Demirel var ya...
Kaleciliği
her geçen gün unutuyor.
Kimse de ona bunu söyleyemiyor.
Çünkü Volkan
Demirel Fenerbahçe başkanı havalarında...
Yediği iki golü hatırlayın.
İşte o iki golu da Elazığ kalecisi Vanja İvesa
kurtarırdı.
Kurtardıkları bunun en güzel kanıtıdır.
***
Sorun elbette
ki teknik direktörümüzün tavrında.
Evet Sayın Kocaman; gerçek bir
beyefendidir, has bir Fenerbahçelidir.
Fenerbahçe'ye karşı yapılan 2011
şikesinde takımı korumuştur.
Ama Sayın Kocaman Fenerbahçe'nin değil de bir
Anadolu kulübünün takımını yönetiyormuş gibi...
***
Bir: Fenerbahçe;
ligdeki hiçbir takımdan korkmamalı.
İki: Bastıran; gol arayan, mücadele
eden bir takım olmalı.
Üç: Yenilirse yenilsin... Oynadı ama yenildi, deriz.
Aykut Kocaman'a da saygı duyarız.
Dört: Olmuyor: Hem korkak futbol hem
başarısızlık...
Beş: Bu futbolcular niye mücadele etmezler? Bu ne çıtkırıldım
oyuncu topluluğu?
Altı: Haklıyım Aykut Bey... Galatasaray'ın yenildiği her
hafta onu taklit etmek zorunda mısınız?
Yedi: İnşallah cesur ve mücadeleci
bir takım yaratırsın da yedinciyi yazmama gerek kalmaz.
Yorum Gönder