F.Gülen’in yaptığı bir söyleşiyi okudum. Mail kutuma gelen söyleşide şöyle bir bölüme şahid oldum;
Dinde baş kaldırılacak bir şey var mıdır? Baş kaldırılmış mıdır dine karşı? Bid’ata, temelde dinin içinde olmayan şeylere, yanlış anlamalara, yanlış yorumlara baş kaldırabilirsin. O yanlış yorumlara karşı esas kaynaklara, asli edille-i şeriyeye dayanarak, onların yanlış olarak koydukları o hususların yerine bu meselelerde doğru anlaşılan şeyleri ikame edebilirsin. Bunlar farklı şeylerdir. Ve bunlar katiyyen bir tecdit de değildir. Aynı zamanda bir içtihat da değildir. Hele reform hiç değildir. Öbürlerinin mülahazasına göre dini tahrip hiç değildir. Hiç değildir ama işte gördüğünüz gibi çok farklı zümreler, farklı mülahaza ve mütalaalarını ortaya koyuyorlar. Ve bunların hepsine kendi zaviyemizden (açımızdan) söyleyeceğimiz şeyleri söylüyoruz. Herkesin ağzına fermuar vuramayız. Önceden hissiyatlarını keşfedip bunlara karşı “bunları, bunları söylemeyin” diyemeyiz.
Özetle, müctehid, müceddid ya da reformist olmadığını, dinde hiçbir şeye baş kaldırılmayacağına işaret ediyor bu zat’ı muhteris. Velev ki biz sadece 3 ayet getirerek ihlalin vardığı noktaya işaret etmek sureti ile, bu süslü kelimeler ardına gizlenmiş “nifak tohumlarını” belirgin kılma gayretine düçar olalım.
Tevil yoluyla, metnin manasına; tarih boyunca yüklenmemiş manalar yükleyerek yapılan çıkarımlar üzerinden oluşan ictihadlar kişiyi “müctehid” yapar. Müctehid, ictihad yapan demektir. İctihad ise, güçlüğe katlanmak, gayret sarf etmek manasına gelir. Daha çok, metnin içyüzü hususunda yapılan değerlendirmelere verilen addır. Fetullah Gülen bir “müctehid”dir. Lakin bütün gayreti İslam’ı yok etmektir. İslam’ı, bizzat Mekke’de harp ettiği şirkin hastalıklarıyla donatarak, insanları zillete sürükleyen bir mecraya dönüştürme gayret ve çabası hasebi ile, bu şahıs bir müctehiddir.
Gelin bakalım Gülen’ciliğin ihlal ettiği noktaları Kur’an nasıl izah ediyor:
(MÂİDE suresi 57. ayet) Ey iman edenler! Sizden önce kitap verilenlerden ve küfre sapanlardan, dininizi oyun ve eğlence edinenleri dost tutmayın. Eğer inanıyorsanız Allah’tan sakının.
İslam’ın mabedine saldıran, Kur’an yakan, İslam Peygamberine hakaretler yağdıran zorbalıkla kurulan yakınlığı göz önüne aldığımızda, yukarıdaki ayetin ihlal edilmediğini söylemek yalan söylemek olmaz mı Ey Gülen!
(A’RAF suresi 30. ayet) Bir kısmını iyiye ve güzele kılavuzladı, bir kısmının üzerine de sapıklık hak oldu. Onlar, Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Bir de kendilerinin hidayet üzere olduklarını sanırlar.
Şeytan(ştn), Hak ve rahmetten uzaklaşan demektir. Kur’an’a göre; hak ve rahmetten uzaklaşan herşey “Şeytandır.” Örneğin, ABD-İsrail hegemonyası şeytani bir hegemonyadır. Bu hegemonya ile kol kola girmek, yukarıda ki ayeti ihlal değil midir Ey Gülen?
(MÜMTEHİNE suresi 9. ayet) Allah sizi; ancak din hakkında sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran, çıkarılmanıza yardım eden kimselerle dost olmaktan yasaklar. Böyleleriyle dost olanlar, zalimlerin ta kendileridir.
Bizi yurdumuzdan çıkartmak için işgal etmiş emperyalistlerle, din-i İslam’ın mabedine ve ruhuna tecavüzü ibadet eylemiş zorbalığa dost olmak Kur’an tarafından yasaklanmış iken, siz nereden çıkarttınız bu ictihadları Ey Gülen!
(MÜCÂDİLE suresi 14. ayet) Allah’ın kendilerine öfkelendiği bir kavmi dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilip durdukları halde yalana yemin ediyorlar.
Kur’an’da defalarca lanetlenen, defalarca tepkiye mazhar olan “şirkin” bugünkü örgütlü güçleriyle bu kadar yakın olmak, sizce de Kur’an’ı ılgaya doğrudan teşebbüs değil midir Ey Gülen?
Başka ayetler mi getireyim? Yoksa hadis mi getireyim?
Siz bu işin içinden nasıl çıkacaksınız Ey Gülen?
Taasubunuz altındaki garibanlar uyanana kadar, Kur’an’ın hikmetli sözlerini getirmeye devam edeceğim. Kur’an’ın 5000 ayetiyle çelişip, 1000 ayetini dilinize dolamanızın sırrını ifşaya devam edeceğim inşallah!
Yorum Gönder