Bekir Bozdağ’ın ve Hüseyin
Çelik’in açıklamasını gülümseyerek okudum, ne
kadar ucuz ve gerçekle ilintisiz bir politikacı topa girişi, diye
söylenerek... Hükümetin İmralı ile görüşmeleri başlatması üzerine,
bedeli neyse öderiz, bir siyasi hesabımız, beklentimiz yok, elimizi
değil gövdemizi riskin altına koyduk, barışı istiyoruz, gibi sözler
ettiler..
Öncelikle: Kürt meselesine, pek çokların tüylerini diken diken eden
kavramı kullanayım, “ülke
bütünlüğü” yönünde çözüm seçeneklerini ortaya çıkaracak
görüşmeler yapılmasına karşı çıkmam. Türkiye’nin bir
ana sorunu terör örgütüyle de görüşülür. Bunlar doğal süreçler. Bu köşede
“kişisel veya kurumsal yarara” yönelik bir
politika izlenmediği için bunu rahatlıkla dile getirebilirim. Dostum
Ali Sirmen de aynı doğrultuda yazmış...
Ama bu köşe bir “siyasi
analiz” yeri öncelikle. Fotoğrafı mümkün olduğunca geniş
açıdan görmek, esas işimiz! Bugün bir adım atıldıysa, bunun siyasi yakın
gelecekle ilişkisini kurmadan ve siyasi hesapları görmeden değerlendirmek olası
değil. Daha doğrusu zırvalık olur!
Ama zırvacılar ortalığı toza dumana kattılar, terör estiriyorlar:
Tartışma, karşı çıkma, barış düşmanı mısın, savaş yanlıları itiraz
eder, Ergenekoncular, milliyetçiler, çözüme karşı olanlar...
Hadi canım!
***
RTE’nin siyasi çıkar hesabı olmadığına, çözüm için
bedenini ortaya koyduğuna inanmak, siyaset dışıdır ve gerçeklerle
bağdaşmaz. RTE bu süreci 2011 seçimleri öncesinde de başlatmıştı. Amaç terörün,
terör saldırılarının bittiğine, denetim altına alındığına milleti inandırmaktı.
Seçim öncesi birkaç ay susan silahlar, RTE’ye gerekli
oy getirisini sağlamıştı.
Bugün RTE neden aynı yola girdi? Temel soruya yanıt
bulmak için önümüzdeki seçimlere bakmak gereklidir. 2014, yerel seçimler ve
cumhurbaşkanlığı seçimleri zamanıdır. Sanırım mart ve haziran.
RTE’nin tek önem verdiği, seçimler ve
sonuçlarıdır. Oradan destek aldığı sürece, bu ülkede her şeyi
yapabileceğine inanan bir politikacıdır. RTE’yi
anlamak ve siyaseti izleyebilmek için, bunu aklınızda tutun!..
2013 tayin edici yıldır. RTE yerel seçimlerde başarı çıtasını en
azından korumak ister. Cumhurbaşkanlığı süreci ise karışıktır ve
belirsizliklerle doludur, sayalım:
Anayasa değişikliği, başkanlık sistemi, Gül ne olacak, RTE
adaylığını koyacak mı yoksa tüzük değişecek ve başbakan olarak mı kalmaya karar
verecek?.. Yeni anayasayı başkanlık sistemi olmadan kabul etmeye ve bir uzlaşma
anayasısına yönelir mi?.. Yoksa başkanlık sistemini içeren kendi anayasasını
Meclis’e sunar ve 367 oyçoğunluğunu arar mı?.. Eğer ararsa, kendi
anayasasını kabul ettirebilmek için ittifak arayacağı MHP veya Kürtler arasında
nasıl ittifaklar gündeme gelir? BDP’nin desteğini alacak bir
anayasa değişikliğini mi Meclis’e getirir?.. Veya,
Meclis’te kendi anayasasını sadece referanduma götürecek bir
destek mi arar?.. O zaman gündeme bir de anayasa referandumu sıkışır mı? Acaba
bir evet alma umudu olabilir mi vb.
Bugünkü açılımını bütün bunlardan bağımsız düşünmek, siyaset bilimine
uymaz. Şunu belirtelim: RTE tam bir yol haritası çizmiş değil, bütün
bu olasılıklarla beraber 2014’e doğru harekete geçti!
***
RTE’nin Kürt meselesinde İmralı adımını, bu
olasılıklarla birlikte düşünmek zorundayız. Bazı saptamalar
yapabiliriz:
1) Bu tür görüşmeler karşılıklı
umutlar yaratılmadan yürütülmez. Bu olanak yaratıldı:
İmralı, RTE’nin kendilerine ciddi ve
yenilikler içeren bir açılım yapacağına inandırıldı. RTE de görüşmeler
sürecinde, İmralı’nın uzun vadeli bir ateşkesi
sağlayabileceğine. O zaman uygun zemin var demektir.
2) Bu görüşmeler, birkaç ayda bitirilemez. Birkaç yıl
sürer. Her virgül, her söz, her karar, her cümle... defalarca görüşülür. Önemli
olan, örneğin İmralı için “ilerleme
sağlanıyor” inancının yaratılmasıdır.
3) Bu açıdan baktığımızda, görüşme süreci yerel ve
cumhurbaşkanlığı seçimleri süresini de kapsar. Hatta yeni anayasa için akla
gelebilecek bütün olasılıkları gerçekleştirme süresini.
4) RTE, “bak bu işi
çözüyor” görüntüsünü yarattığı sürece, bu işin nemasını
yer, rantını devşirir, BDP’yi de biraz
etkisizleştirir, Kürtler tarafında da rant sağlar.
5) Bu süreçte gerçekten, Türkiye yararına kabul
edilebilecek bir çözüm çıkar mı... Zor gibi, ama çıkarsa ne âlâ..
6) Bütün bunlar için, RTE politikasına toplumda tam destek
sağlanması için, bir kanaat ve medya terörü estirilmesi
zorunludur. Erdoğancılar ve “Sonucu ne ve nasıl olursa
olsun çözüm” diyen Türk Kürtçüler harekete
geçti!
7) RTE’nin amacı, vazgeçilmez
bir lider, tam otorite, başkanlık helal olsun, o ne yaparsa doğrudur.. inancını
yaratmaktır. Unutmayın: 2023 Cumhuriyetin 100. yılıdır ve siyasi
programı buna yöneliktir.
Unutmayalım: Hiç kimse için hayat, çizdiği çizgide gitmez! Hele hele
bir politikacı için!
Yorum Gönder