Evde, işte, vapurda, metroda, hastanede, camide, hatta kalkmak üzere
olan uçakta(!) yapılan carcar konuşmalardan tahmin etmeliydim, ama göstergelerle
yüzleşinceye dek, bu kadarını beklemiyordum. Cep telefonuyla kişi başına
konuştuğumuz zaman ayda 300 dakika!..
Yani aralıksız 5 saat…Peki el âlemde ayda kişi
başına ne kadar? En yakınımızda İspanya var; 247 dakika. Kuzeyli İsveçlilerin de
maşallahı var: 235 dakika. Kararında konuşanlar, İngiltere (137 dk.) ve en az
Hollanda (122 dk)... Cümle Avrupa’yı sollamışız! Tam
bize göre bir görgüsüzlük...
Özellikle gençlerin başparmaklarını nasırlaştıran SMS, yani mesajların,
cep üstünden iletişimde önemli bir yer tuttuğunu sanırdım. Öyle değilmiş. Ayda
ortalama 15 milyon SMS atmasına atıyormuşuz, ama cep telefoncusu firmalara
bayıldığımız paralar içinde mesajların payı, tüm özendirmelere rağmen fatura
toplamında yüzde 12’yi bulmuyormuş henüz.
***
Topluma musallat olan bu kışkırtılmış iletişim
virüsü, birkaç küresel firmaya dünyanın parasını kazandırdı ve
kazandırmaya devam ediyor. Sadece onlara değil, cep telefonu satıcılarına da
elbette. AKP rejimi de bundan maliyesini dolduruyor. Deprem bahanesiyle
getirilen özel iletişim vergisi bir türlü
kaldırılmadı. Niye kaldırılsın? Öyle temiz gelirler akıyor ki bu cep
görgüsüzlüğünden. 2004’te 35 milyonu bulmayan
cep telefonu aboneliği 2012 sonunda 68 milyona
ulaşmış durumda. Bu, 75 milyon nüfuslu
Türkiye’de, 0-6 yaş grubunu dışarıda tutarsak, herkese
1 cep telefonu aboneliği demek.
Cep “in”, sabit
telefon ise hızla “out ”; 14 milyona
geriledi sabit telefon aboneliği. Konuşmaların artık sadece yüzde
10’u sabit telefonla yapılıyor.
***
İnternet aboneliğimiz de ilginç gelişiyor.
2004’te yarım milyon olan abone sayısı 2012 sonunda
20 milyona ulaştı. Sabit interneti görmeden cep
telefonundan internetle tanıştı çoğu kullanıcı. 20 milyon internet aboneliğinden
11.5 milyonu cep üstünden. Buna da 3G teknolojisi imkân sağladı. 3G abone sayısı
40 milyonu geçti. Bu teknolojiye sahip cep telefonları, interneti de kullanıma
dahil etti. Yine de Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu
(BTK), Türkiye’de nüfusa göre internette
henüz yolun başında olduğumuzu, OECD ülkelerinde yüzde 26 olan penetrasyon
oranının Türkiye’de yüzde
10.5’e ancak vardığını belirtiyor. Cepten
internetteyse OECD yüzde 54’teyken Türkiye yüzde
15.5’te. Ama merak edilmesin, bu gidişle ara çabuk
kapanır...
Son BTK raporu 2012’nin 9 ayının sonunda,
Türk Telekom’la mobil işletmecileri
Turkcell, Vodafone ve Avea’nın net
gelirlerinin 18 milyar TL’ye ulaştığını ifade ediyor.
Bu, yılın tamamında 23-24 milyar TL’lik bir gelir
demek. Ama cebimizden sabit telefona, mobil telefona, internete çıkan para bu
kadar mı? Değil elbette. Bu net gelir, firmaların kasalarına giren. Devlet,
yüzde 15 özel iletişim vergisi, yüzde 18 KDV ve ufak tefek başka vergiler de
alıyor. Yani her iletişim harcamasının en az üçte biri kadar
da Maliye’nin kasasına gidiyor. Bu kadarla bitmiyor
tabii; ithal cep telefonu cihazlarına yılda 5-6 milyar dolar ödediğimiz gibi
internet için bilgisayar ve diğer donanımlara da yüklü ödemeler söz konusu.
***
İletişim elbette bir ihtiyaç ve teknolojideki gelişim her anlamda
etkinliği, insani gelişmeyi artırır, ama kullanmayı
bilene... Hollandalılar niye ayda 122 dakikayı konuşmak için yeterli
buluyor da Türkler söyleyeceklerini 300 dakikaya sığdıramıyorlar? Burada bir
hamlık, görgüsüzlük yok mu? İnternet, iletişim için de daha ucuz ve daha uygar
bir araç. Çevreyi rahatsız etmeden iletişimin bir yolu. Cep telefonundan
yapılması da şart değil. Kendimizi bu seçeneklerden en uygarını kullanma yolunda
terbiye etsek, çevremize bu yönde telkinde bulunsak ve iletişim tekellerinin
kasasını da daha az doldurarak oradan tasarruf edeceğimizi, mesela eğitime,
sağlığa, kültüre harcasak, fena mı olur?
Yorum Gönder