Terörle mücadelenin başarıyla yürüdüğü dönemlerin efsane komutanı Osman Pamukoğlu’nu dinliyorum...
Birkaç kanalda Başbakan, iftar vaktinin huzurlu ve mutlu ortamına pek uygun olmayan ifadelerle ana muhalefeti ve kendisi gibi düşünmeyen herkesi yerin dibine batırırken emekli general Pamukoğlu Haber Türk kanalında tecrübelerinden süzülmüş gerçekleri anlatıyor, iktidara ufuk açacak tespitler yapıyor, önerilerde bulunuyordu.
Bazı gerçeklerin fark edilmek için parlatılmaya ihtiyacı yoktur. Sorunların öncelikle iyi tanımlanmaları gerekir.
Emekli general Pamukoğlu bunları dirayetle yaptı.
İşte bende iz bırakan birkaç değerlendirme:
Subaylara özel harekât
“Terörle mücadele büyük fedakârlık ister. Subaylara özel bir harekâttır. 2-3 aylık asker çocuklarla olmaz.”
“20 bin genç çocukla bu iş yapılır. Dağların ve ormanların içinde kışla seçeceğiz. Onlara her şeyi öğreteceğiz. 20 bin kişiyi 4 gruba ayırıp başlarına genç generaller vereceğiz.”
Barzani’nin dostluğuna güvenilemeyeceğini, Malatya’ya füze radarı konulduktan sonra İran’ın PKK’yı desteklemesine şaşmamak gerektiğini anlatan Pamukoğlu, PKK’nın büyük kentleri cephane ve silâh deposuna çevirdiğini Oslo’da hükümet temsilcilerinin terör örgütü temsilcilerinin yüzüne söylediklerini hatırlatarak önümüzdeki dönemin zorluklarına hazırlıklı olmak gerektiğini belirtmeye çalıştı.
Bitmedi... Pamukoğlu’nun not edilmesi gereken başka bir tespiti de, şu dönemde bedelli askerlik olanağının sağlanmasıdır.
Bedelli, psikolojik olarak askeri yakmıştır!
Eski komutan bu yanlışa bir de “genel af” gibi bir yanlışın eklenmemesi gerektiğini belirterek bazı çevrelerin tüylerini diken diken edecek uyarısını yaptı:
Şimdi değilse ne zaman?
“Özellikle Hakkâri ve Şırnak bölgesinde Olağanüstü Hâl zamanı gelmiştir. Daha ne bekleniyor?”
Emekli General Pamukoğlu’nun sözlerini yorumlamaktan son anda vazgeçtim. Beni böyle bir tercihte bulunmaya internetteki VATAN sitesinde okuduğum bir okur yorumu ikna etti.
Çünkü meselenin ruhu o yorumda kendini belli ediyor. Empati ancak bu kadar yerinde kullanılır:
“Bir general teğmenlikten başlayıp hayatının önemli bir kısmını dağlarda geçirirken bunlar bir çırpıda adamları sudan sebep ve çakma delillerle hapse attılar. Yetmedi, tüm kariyerlerini bitirip emekli ettiler. Siz bunları gören bir teğmen olsanız ne yapardınız?”
İktidar bu soruya kafa yormalıdır!
İçerdiği haklılığa saygı duymalı, intikam ihtirasına son vermeli, kahraman yürekleri kırgın ve mahzun etmemelidir.
Yorum Gönder