Almanya’nın en etkili dergilerinden Der Spiegel Dergisi Türkiye siyasetinden önemli yer tutan bir dini cemaat hakkında Almanları uyaran hayli uzun bir yazı yayınladı.
Mustafa Kemal Atatürk bir Temmuz ayında toplanan Erzurum Kongresi’nde şöyle demişti (1919):
“Türkiye asla şeyhler, dervişler, tarikatlar ülkesi olmayacaktır.”
İşte o sözler laik hukuk devletinin ana hatları olmuştu. 88 yaşındaki bu Cumhuriyet 2002′de başlayan siyasi depremde aldığı büyük hasarlarla, belki de bölünme sinyallerinin verildiği bir ülke halindedir.
Niçin?
10 yılda 15 milyon genç yaratan bu ülke, bu kez 10 yıldır Atatürk’ün kazandırdıklarını teker tekere ya elden çıkarmakta ya da demokrasinin olanaklarıyla yok etmekte. Bunda elbette siyasette etkin olmaması gereken cemaatlerden yayılan kültür anlayışının etkisinin olmadığını söylemek olası değil. Çamlıca tepesine buyruklarla acele cami yapmak, 4+4+4 uygulamalarıyla Atatürk’ün açtığı okulların imam hatip okullarına dönüştürülmesi, tüm bunlara karşı çıkan büyük çoğunluğunun çocuklarını okula göndermek konusundaki endişeleri ve en önemlisi bu protestolara karşı devletin aldırış etmeyen bir tutum takınması ülkenin gömlek değiştirir gibi, rejim ve Anayasa değiştirme çabası buna işaret değil midir? Düşünelim ki Alman basınında etkin bir derginin halkını cemaate karşı uyarması, tehlikeli olduğunu ilan etmesi size ilginç gelmiyor mu? Almanya’da bir milyon o tarikata mensup Türk vatandaşı olduğuna göre sorun vardır ve Alman basını uyarmakta. O yazıya bir göz atın ve düşüncenizi bana bildirin İşte o haber araştırma yazısının bir özeti. Acaba niçin şu sıralarda AB ülkeleri ya da Avrupa medyası Türkiye ile çok ilgileniyor? Bir düşünün:
‘Almanya için çok tehlikeli’
Bilinenin aksine Gülen hareketinin Batı düşmanı olduğu yazıla Maximillian Popp imzalı haber-araştırmaya göre cemaat Almanya’da her gün yandaşlar kazanarak büyümesini sürdürüyor. Almanya için ciddi tehlike oluşturacak büyük bir İslamcı bir hareketle yüz yüze olduğunu belirten Spiegel’in 9 Ağustos 2012 tarihli yorumu devamla şöyle:
“Cemaat her türlü şeffaflıktan uzak ve oldukça gizli bir yapılanmaya sahip. Fakat buna cemaat üyeleri kendilerini dinler arası barış isteyen ve hoşgörü taraftarı olarak yansıtıyor. Yaygın görüşe göre cemaat aşırı muhafazakar. Fakat iç yapısının bilinmesine rağmen cemaat Almanya’da rahatça örgütleniyor, özellikle gençler arasında üye sayısını arttırıyor.
‘Hareket kirli işlerin içinde’
İslam uzmanlarının cemaate ilişkin analizlerine yer veren dergide Hollandalı tarihçi Martin van Bruinessen “Gülen cemaati gizli Katolik örgütü ‘Opus Dei’ ile paralellikler arz ediyor.” derken, ABD’li tarihçi Michael Rubin ise Gülen’in Humeyni’den farkının olmadığını belirtti. Ünlü ekonomi profesörü Dani Rodrik ise şunları söyledi: “Hareket kirli işlerin içine batmıştır. Hareketin yayın organı Zaman gazetesi ise bu mafyayı yalan ve manipülasyonlarla aklamaya çalışıyor.” Cemaatten ayrılanlar ise hareketi Scientology tarikatına benzetti. “Der Pate” başlıklı yazıda Gülencilerle içli dışlı olan Alman politikacılar ise şöyle sıralandı: CDU’lu Federal Meclis’in Eski Başkanı Rita Süssmuth (Gülen hareketine bağlı merkezi Berlin’de olan FID kuruluşunun danışmanı), FDP’li Hessen Eyaleti Adalet Bakanı Jörg-Uwe Hahn, CDU’lu parlamenter Ruprecht Polenz, uzun yıllar Brlin Eyaleti İçişlerinden Sorumlu senatör Ehrhart Körting.
Cemaat, şu sıralarda Der Spiegel’e bir açıklama yaptırmak için uğraşıyormuş.
Ya bizimkiler ne yapmakta?
Çankaya’ya uzanan yolda uzlaşma aramakta! Eskiden oraya tankla çıkılıyordu. Yakınırdık. Şimdi tarikat desteği olmadan çıkmak galiba hayli zor.
Yorum Gönder