Dalga Dalga Kin; Nefret!… Dalga Dalga Öfke, intikam…korku!…

Vicdan bir kez askıya alınmaya görsün!..
İzan, bir kez hinliklerin esaretine girmeye görsün…
Konu da, kapsamı da; artık arsızlığın insafına kalmıştır!.. İstilanın; boyuta kestirilemez…
Patlayan bir barajın kontrolsüz sel suyu kadar insafsız ve acımasızdır artık istila!.. Birikmiş bir potansiyel intikamın öcüdür bu!.. Dalga dalga; gelmesi de bundandır!..
Ucu açıktır her dalganın!.. Ve her dalga; yeni bir dalganın habercisidir!..
Her önceki dalganın üzerini kapatmaya da bir şaldır aynı zamanda!..
Her öncekini unutturmaya bir araç!.. Kanıksatmaya bir vesile..
Dalga dalga gelmesi de bundandır!.. ki; acıtıp öç alsın!..
Tek olan hatırlanır; tekrarlanan kanıksanır!.. Kanıksandı mı; sıradanlaşır olay.
Tamamdır artık!..Ses de; nefes de kesilir; tepkiler biter, toplumsal duyarsızlıktadır artık sıra!..
İşte korku toplumu denen o menem şey de budur; böyle yaratılır!.. Üç maymunlar dolanır ortalıkta ama: kimse görmez!…kimse duymaz!…kimse konuşmaz!.. Konuşamaz…
Cılız birkaç ses de, davulcu kabahati misali kaynar gider arada… Daha da ileri giderse; yeni dalganın bir ucu uzanıp; alıverir o “haddini bilmezi” toplama kampına!… Faşizm budur!..
***************
Fiziksel bir olaydır dalga… Bir yayılma-yol alma biçimi.. Alçalıp yükselerek devam eden…
Ses öyle yayılır, ışık da öyle; mağnetik ve elektronik dalgalar da öyle!..
Egoizm de, çıkarcılık da, yandaşlık da….öyle!..Yalakalık… baskı da öyle… Korku da!..
Dalgalar; ya birbirini güçlendirir, ya da sönümlendirir. Fazın uyumuna bağlı olarak…
Yasaları toplum için de aynen geçerlidir…Uygulaması, daha ince hesap ister sadece!… Toplum içinde yaratılan dalgaların, güçlendirilmesi veya sönümlendirilmesine, “hesapçılar” karar verirse; o toplumda demokrasi yaralıdır, lekelidir “melez”dir. Yönetim eşbaşkanlı; üstelik icazetli!..
Kuramsal olarak dalgaları inceleyip, araştırıp, akıl, mantık, gözlem ve deneylerle hükme bağlayan kişiler bilim adamlarıdır.
Toplumsal dalgaları da; araştırıp, inceleyip, akıl, mantık, hukuk ve vicdan muhasebesiyle hükme bağlayan kişiler de hakim!..
Bir bilim adamı titizliğiyle olayları hükme bağlamak yerine, siyasi dalgaların hukukun önüne geçtiği, intikam ve ihtirasın baskın olduğu, vicdanın askıya alındığı durumlarda, hüküm ne olursa olsun, sonuç demokrasiye, hukuka, sosyal devlete indirilen bir darbedir…
****************
“Sonuç nereye uzanırsa uzansın!” diye başlanıp, sonucun ulaşacağı noktada bir kuyruğa basılmasını gerektiren durumda, hukuken yolun kesilmesi siyasi kirliliğin tepe noktasıdır.
Açılım diye başlarsınız; bir de bakmışsınız ki; dilin altındaki bakla dalga dalga bölünmeye götürmüş sizi!…
Bakmışsınız, bir garip dalgadan sonra hukuk; “Habur Hukuku” olarak çıkıvermiş karşımıza!.. Habur kahramanlarının, önce serbest bırakılıp, tepkiler üzerine; yeniden toplanıp cezalandırılması, hukuki bir manüplasyon dalgasına işaret eder ki; toplumda dalga dalga yayılan ikiyüzlü hukuk algısı pekişir.. Böylesi bir algı; hukuka güvenin düşmanıdır.
Sonucu hesaplanmadan ortaya atılan “Güzel şeyler olacak!..” söyleminden; dalga dalga kimlerin ne tür cesaretler aldığı ortadadır!..
Dalga dalga kaçan kantarın topunun hesabı kimden sorulacak?
“Vereceğiz ne isterlerse!..” diyerek kimlerin hangi sınırsız arzularına dalga dalga histeri kazandıracağını hesaba katmaz da, bilinç altındaki iştahlarını kabartırsanız; oy uğruna veya intikam aşkıyla yaratılan kirli siyaset ortamında kendiniz de temiz kalamazsınız. Dalga dalga siz de kirlenirsiniz.. Hiçbir yapay dalga temize çıkaramaz sizi!.. Gün gelir susuverir alkışlar.
****************
Dalga dalga; hırsızlık erdem, vicdansızlık kahramanlık, yalakalık da hoşgörü ve taltif olarak algılanmaya başlanır ki… dalga dalga, boyut değiştirir erdem!..
Hele bir de öfke eklenirse söyleme; ekilenin hasadını fazlasıyla dalga dalga alma günü gelmiş demektir!.. Hazmettire hazmettire!…söylemiyle, kastedilen de tam budur işte!…
Her alkış dalgasıyla coşan öfkeye, dar gelir makam.. Dalga dalga sarar ihtiras. Tüm erdemler alır, nasibini öfkeden!.. Ne dil, ne din ne de tarih kalır nasibini öfkeden almadık.
Makamlar, sahiplerine, yalan ve iftiraları ön planda kullanma fırsatı verir. Vicdan susarsa, en etkin yol; toplumun kutsalları üzerinden yürütmektir işi… En çok prim yapanı budur zira..
Cihat süsü vereceksin örneğin, yaptığın işe…
Öbür dünyanın ebedi mutluluk reçetesini sunacaksın örneğin halka. Bu dünyadaki açlığın ve sefaletin, ebedi dünyaya bir ön hazırlık ve ödül olduğu duygusunu vereceksin, eline bir torba erzak tutuştururken!.. İnançlar üzerinden susturacaksın, keseceksin sesleri.. ki; densizlik edip de hesap sormaya kalkmasınlar!..Yetmezse dayayacaksın 4+4+4 eğitim sistemini gözlerine!.
*************
Yalanlarla uyutulan; iftiralarla coşturulan toplumlarda lider konumundaki kişiler, aldıkları alkışlarla, bir süre sonra, yaftalarını kendilerine lutfedilmiş birer süs, birar nişan, birer madalya olarak görmeye başlarlar…
Ayni (necasete) batmış olanlar üzerindeki kirleri hem görmemek, hem de göstermemek adına gönüllü perde olurlar biribirlerine… İşte tam budur yandaşlık anayasasının ilk maddesi… Görmeyeceksin ve göstermeyeceksin kirliliği!..
Ahlakın özü, erdemdir. Kötü niyet, bu nedenle, toplumsal tahribatını erdem üzerinden başlatır. Söylemle başlanır işe…İkna ve alıştırmanın ilk adımıdır bu!..Eylem sonra gelir.
Öfke; toplumu yalana inandırmanın yeminidir adeta. “Öfke hitabette sanattır” vurgusunun anlamı da tam budur işte… İnandırma sanatı: öfkeli hitabet!..
İkna ve inandırmanın ürünü oydur!..Oy toplama yöntemi önemli değildir kirli siyasette!.. Asli sonuç niceliktir (sayısallık), nitelik(kalite) değil. Sonuca takılan “milli irade” sıfatı yeterlidir.
Söylemlerle sadece adab, terbiye, insanlık, vicdan, izan ve insaf verilmez; tersi de anlatılır. Siyaset kirlendikçe, anlam ve işlevler ters yüz olur dalga dalga!
Yalan, riya, kin ve bunları körükleyen öfkeye tutulan alkışlar erdemin temel taşlarını yerinden oynatır!.. Kavramların içleri boşalınca, dalga dalga yayılır kirlilik toplumun kılcallarına!..
Toplum, kendi kirinde boğulur duruma gelir önlem alınmazsa. Demirin kendi pasında; içten içe çürüyüp tükenmesi gibi…Kurdun, kendi ağacını içten kemirmesi gibi…
Kirliliğin erdem, temiz kalabilmenin beceriksizlik, erdem sahiplerinin iflah olmaz enayi olarak görülmesi toplumsal intihardır…Oysa, kendisini değil gemisini kurtarandır kaptan!…
Ne var ki; o “iflah olmaz”lara, dalga dalga zindanları gösteren yandaşların yaydığı koku, tarihin sayfalarına, şimdiden dalga dalga, yayılmakta…
Kokular yayıldıkça, safları sıklaştırma adına, öfkeli çağrılar da dalga dalga yayılmakta…
Korku mu her yeni dalga!?..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget