SEVGİLİokuyucularım, dört ulusal bayramımız var ve her biri bu iktidar tarafından –farklı yöntemlerle- yok edilmek isteniyor.
Buna şimdilik güçleri yetiyor. Yasa çıkarma, yönetmelik... hazırlama yetkisi onlarda. Bunu sonuna kadar kullanıyorlar.
Bunun nereye kadar gideceğini, sonunda nereye varacağını hep birlikte görürüz!
İş öyle bir boyuta geldi ki, Atatürk yaşasaydı gözaltına alınır, sonra sorguya çekilir ve tutuklanırdı:
“Osmanlıyı hangi gerekçeyle yıktınız?..Türk ordusunu niçin emrinize aldınız, padişahımız efendimizin emrine rağmen harekete geçirip saltanatı yıktınız?..Halifeliği niçin kaldırdınız?..Devrimleri niçin yaptınız?..Anlatınız!”
Ulusal bayram günlerimizde devlet protokolu Anıtkabir’e gidip Atatürk’ün huzurunda saygı duruşunda bulunurdu.
Bu da şimdikilere pek zor gelirdi!
Karşı oldukları, hatta nefret ettikleri bir insanın manevi huzurunda göstermelik bile olsa saygı duruşunda bulunmak onları rahatsız eder, hatta bazıları orada içlerinden beddua okur, küfrederdi.
Tayyip’in arşivlere geçmiş ünlü sözlerini hiç unutmayın:
“10 Kasım’larda sap gibi dikilmenin ne anlamı var?..Saygı duruşu sap gibi durmaktır. Sap gibi durmanın manasını anlamıyorum….”
Ulusal bayramlarımızı iptal etmekte, iktidarlarının denetimine almakta kararlı idiler. Ancak, önceleri asker vardı! Ulusal konulara sahip çıkan, Cumhuriyet ilkelerinin koruyucusu olan güçlü Türk ordusu vardı.
Amaca ulaşmak için önce bu sorunu çözmeleri gerekiyordu.
Necdet Özel Genelkurmay Başkanı yapıldı ve sorun çözüldü!
Genelkurmay iktidarın sözünden dışarı çıkamaz duruma getirildi.
Amaca ulaşılmıştı.
Ulusal bayramlar artık denetim altına alınabilirdi!
***
Dün, 19 Mayıs günü bunun ilk somut örneklerini bize yaşattılar. Sadece bayram kutlamalarını değil, başka şeyleri de iptal ettiler. Örneğin kitlelerin Atatürk anıtlarına çelenk koymasına, çiçek bırakmasına bile yasak getirildi.
Bunu yapmak için –ulusal bayram günleri dahil- önce valilik veya kaymakamlıktan izin alacaksınız! Bu makamlara en geç 48 saat önceden dilekçe vereceksiniz!
Komediye, rezalete bakar mısınız!
Varsayalım bunlardan izin almadınız ama herhangi bir vesile ile Atatürk anıtına çelenk-çiçek bırakmaya kalkıştınız.
O halde suç işlediniz. Polis sizi mahkemeye çıkaracak ve gereken dersi alacaksınız.
Türkiye’nin dört bir yanında bu uygulama, dünkü bayramda resmen başlatıldı.
Çelenk koymak isteyenlerin dilekçelerine ya hiç yanıt verilmedi, ya da izin verilmediği vurgulandı.
Bu durumda, geriye yapılması gereken bir tek şey kalıyordu:
Kitleler, yurtsever insanlar kendi yürüyüşlerini kendileri yapacaktı…
Ve öyle oldu.
Ülkenin dört bir yanında milyonlarca insanımızın katıldığı görkemli yürüyüşler düzenlendi.
İstanbul, Samsun, İzmir, Antalya, Ankara, Edirne…Hangisi sayayım.
Hükümetin gücü onlara karışmaya, o gösterileri iptal etmeye yetmedi.
Onu da yavaş yavaş yapacaklar inşallah! Seneye ya en baştan yasak koyarlar, ya da polisi devreye sokup biber gazı sıktırırlar.
***
Söke’den bir öğrenciden dün aldığım mesajı size aynen iletiyorum. Gelen tepkilerin sadece biri. Öğrenci kardeşimiz ismini de vermiş ama yayınlamıyorum. Sonra o çocuğun başına iş açarlar:
“Adım …Aydın-Söke’de yaşıyorum ve DMG Anadolu lisesinde okuyorum. Henüz birinci sınıfım. Sene başlarken en heyecan duyduğum şey 19 Mayıs çalışmalarıydı. Ben hep şöyle düşünürdüm: Hayatımda kaç kere 19 Mayıs’a katılacağım.
Ve çok büyük bir Atatürk hayranıyım. İlk önce 29 Ekim geçit törenini iptal ettiler. Aslında her şey böyle başladı. Benim anlamadığım şu: Türkiye’deki insanlar bizim gördüğümüzü görmüyor mu acaba? Neden hiç ses çıkarmıyorlar? Bu hükümetin amacını anlamıyorlar mı?
Ben 15 yaşındayım, ben bile anlıyorum. Bu hükümetin amacı Atatürk’ü unutturmak. Yoksa gerçekten insanlar bunu görüyor da ses çıkarmıyorsa yazıklar olsun. Bu halka da, bu hükümete de.”
***
Yandaş-yalaka medyanın gazeteleri dün nasıldı, onu da size kısaca anlatmak isterim. Yandaşlardan biri ulusal bayramı hiç görmemiş, bir satırla bile değinmemişti!
Bir başkası, İslamcı olan, bayramı tek sütun vermişti. 10 bin gencin Tayyip’le buluşacağını anlatıyordu!
Fetullah’ın gazetesi yine tek sütun ve içeride bir haber: “Samsun’da Atatürk için doğum günü pastası kesilecek!”
Bir başka yandaş yine doğum günü pastasından söz ediyor.
Memlekette yandaş çok!..Dün bir başkasının manşeti aynen şöyle:
“Tanklar kışlada, gençler meydanda. Kutlamalar asker yürüyüşü, tank geçiti yerine gençlik yürüyüşü ile başlayacak.”
Demek ki bundan önce 19 Mayıs kutlamalarında askerler ve tanklar geçermiş, hiç haberimiz olmamış!
***
Hiç kuşkunuz olmasın, bundan sonraki tüm ulusal bayramlarımız AKP iktidarının güdümü altında, göstermelik kutlanacak.
“Tayyip’in aslanları” diye birileri seçilecek, iktidar yetkilileri onları toplayıp nutuk atacak, olup bitenler medyaya servis edilip yayınlanması sağlanacak ve hava basılacak:
“Milletimiz bayramı kutladı!”
Türkiye’de bugüne kadar nice iktidarlar, başbakanlar, hükümetler geldi geçti…
Ama hiçbiri ulusal bayram törenlerini iptal etmeye, anıtlara çelenk koymaya, devlet protokolunun Anıtkabir’e gitmesini sonlandırmaya kalkışmadı.
Ülkemizde bir ilk yaşıyoruz ve bu ilk, dün 19 Mayıs kutlamalarına denk getirildi.
Bunu yazarken, 23 Nisan’ın üzerine bilerek ve özellikle bindirilen kutlu doğum haftasını elbette unutmuyoruz.
Atatürk’e, Cumhuriyet rejiminin ilkelerine ve devrimlere alerjisi olanlar şimdi Türkiye’yi ele geçirmiş durumda. Kurtuluş savaşımızda vatana ihanet-Yunan’a hizmet edip ipe çekilenlerin isimlerini bile ülkenin çeşitli yerlerinde kamu alanlarına ve kurumlarına koymaktan utanmıyorlar.
Ulusal bayramlarımızla kendi siyasi çıkarları doğrultusunda oynuyorlar.
Ancak unutmayalım, toplumun yarısını ele geçiremediler. Yüzde 50 bunlara karşı. O yüzde 50’nin sesi soluğu şimdi bir miktar kısılmış olabilir.
Sonsuza kadar böyle gitmeyecek.
Ne güzel söylemiş atalarımız:
Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner!
Keser dönecek, sap dönecek ve gün gelecek hesapları dönecek.
Yorum Gönder