Çok şaşıracaksınız ama Bakan Dinçer’in bu taslaktan haberi yokmuş.
Kendisi öyle diyor.
Nereden bakarsanız bakın enteresan bir durum.
Bakan Bey’in böyle bir yönetmelikten haberinin olmaması önemli ama çok daha önemli olanı Bakan Bey’in haberi olmadan, kamuoyuna sızdırılması.
Dinçer, bu konuda paydaşlarına yani üzerinde çalışma yapıp görüş bildirin diye gönderdiği kurumlara ve bunu haber yapan medyaya kızıyor.
Daha olgunlaşmamış, son halini almamış bir taslağı neden haber yapıyorsunuz diyor.
Hayret ki, hayret.
Ortada bir son halini almış bir Anayasa metni de yok ama Türkiye yıllardır Anayasa’yı tartışıyor.
Son halini aldıktan sonraki tartışmalar da zaten boşuna…
İşte Bakan Bey’in bu yöndeki açıklaması:
“Bakan Dinçer yaptığı açıklamada; Ortaöğretim yönetmeliğindeki bu sadeleştirme ve düzenleme yapılırken benim haberim olmadan, bu ön taslak görüş almak için paydaşlara gönderildi, bu taslağın bu şekle dönüştürülüp paydaşlara gönderilmesinden benim haberim yok ve görüş almak için gönderilen bu çalışmanın paydaşlara gönderilerek bizimle fikir alışverişi yapmak yerine direk medyayla paylaştılar. Biz paydaşlarımıza güvenemeyeceksek bu eksiklik olacaktır, keşke kendilerine olan bu güvenimizi kamuoyu ve milletimizle bağdaştırsalardı. Bunun neresini düzelteceğim konusuna asla girmeyeceğim, sizden basit ve önemli bir ricam var oda şu, biz bu çalışmalarımızı tamamlayalım ve bunu yayınlama safhasına geldiğimizde bu bilgileri benden alın...”
Şu da hepimize artık ders olmalı, Bakan Bey’in ağzından çıkan hiçbir şeyi artık ciddiye almayalım. Hatta resmiyete dönüşmeyen, altında imzası olmayan hiçbir söylemi. Belki o zaman doğru iş yapmış oluruz…
Nasreddin Hoca’nın evi soyulduğunda herkes bir mazeret bulup, Hoca’yı eleştirince, tepesi atmış ve “Hırsızın hiç mi kabahati yok” diye son noktayı koymuş.
Evet MEB’den özür diliyoruz. Onların hiç kabahati yok. Tüm kabahat biz medyanın!..
Yorum Gönder