Fenerbahçe belki de tarihinin en zorlu sezonunu geride bıraktı. Sezon boyunca hiç hukuk bilmeyen savcı ve hakimlerle, televizyon ekranları ve gazete sayfalarında kurulan mahkemeler (!) Fenerbahçe'yi infaz etmeye çalıştılar!..
Futbolun dostluk, barış ve sevgi platformu olduğunu görmezden gelen kimi sorumsuz sorumlular da, sürekli düşmanlık tohumları ektiler. Ama ne oldu? Camia eşi görülmedik biçimde kenetlendi. Birçok spor dalında destansı başarılar sağlandı. Profesyonel futbol takımı, Süper Lig'de şampiyonluğu kıl payı kaçırdı, Türkiye Kupası'nda ise şampiyon olarak, 29 yıllık özleme son verdi.
Başkanı yaklaşık bir yıldır cezaevinde bulunan Fenerbahçeliler, dün ve bugün Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda bir araya geldiler. Bugün Başkan Aziz Yıldırım ve onun belirlediği yöneticilere onay verilecek.
Yaklaşık 12 yıl önce... Fenerbahçe yine seçimli genel kurula gidiyor. Seçimden bir gece önce o tarihteki patronum Aydın Doğan aradı; “Aziz Yıldırım'ın bana ihtiyacı olduğunu ve listesine dahil etmek istediğini'' söyledi. Tanıdığı Yıldırım'ın iyi bir insan olduğunu belirtmeyi de ihmal etmedi. Üstleneceğim görevin gazetecilik alanımı daraltacağı gerekçesiyle karşı çıktım ama, Aydın Doğan ısrarcıydı. “Lütfen beni kırma Uğur!'' diyerek telefonu kapattı. Çok geçmeden telefon yine çaldı. Bu kez arayan Aziz Yıldırım'dı... ''Fenerbahçe yönetiminde yer alırsam çok mutlu olacağını ve gazeteciliğimi özgürce yapmamın önünde hiçbir engel bulunmadığını'' söyledi... Fenerbahçeli olduğumu herkesin bildiğini, ancak tarafsız duruşumun rakip camialarda da saygıyla karşılandığını sözlerine ekledi. Bunun üzerine yönetici olmayı kabul ettim. Ertesi gün yapılan oylamada Aziz Yıldırım ve listesi seçimi kazandı.
O günlerde profesyonel futbol takımı peş peşe başarısız sonuçlar alıyordu. Durum öylesine kötüydü ki, Türkiye Kupası’nda Pendikspor’a yenilip elenmekten kurtulamamıştık. Yönetime seçildikten sonraki ilk deplasman maçımızda Gaziantepspor'a 5-1'lik skorla kaybedince, başıma saplanan şiddetli ağrıyı ve tansiyonumun fırlamasını hiç unutamıyorum.
Sezon ezeli rakibimiz Galatasaray'ın şampiyonluğuyla sona erdi. Ama asıl felaket arkadan geliyordu: 2001 ekonomik krizi...
Hani esnafın, merhum Başbakan Bülent Ecevit'in önüne yazarkasa fırlattığı, binlerce kepengin bir daha açılmamak üzere kapandığı, hortumlanan bankalarda tüm tasarrufunu kaybedenlerin kendilerini yaktığı, on binlerce eğitimli çalışanın işsiz kaldığı o korkunç günler...
İşte bu karanlık günlerde Star Televizyonu'ndaki görevimden, Uzanlar'ın tetikçisi olmamak için ayrılmak zorunda kaldım. Üstelik ayrılırken arkamdan para lafı etmesinler diye, bizim gibi emeğiyle kazananların servet sayabileceği bir meblağı iade ettim. Benim peşimden ayrılan arkadaşlarıma, aylarca işsiz kalacaklarını düşünerek maaşlarını da peşinen ödedim.
Türkiye'nin bugünkü Yunanistan gibi iflas edeceği, tüm bankaların batacağı söylentisi yaygınlaşınca, hayatım boyunca biriktirdiğim parayı çekerek bir çanta içinde eve götürdüm. Türkiye'yi pençesine alan ekonomik kriz, Başkan Aziz Yıldırım'ı, kara kara düşündürüyordu. Futbol takımı geçen sezonun aksine doludizgin gidiyordu ama, bankalar büyük teminatlar gösterilmesine rağmen, istenilen kredileri bir türlü vermiyordu. Büyük tesisleşme hamlesini daha o tarihlerde başlatan Başkan, çok zor durumdaydı.
Para dolu çantayı aldım, Aziz Yıldırım'a gittim. Dedim ki “Sevgili Başkan, hayatım boyunca kazandığım parayı sana getirdim. Ben ve ailem, çok şükür namerde muhtaç değiliz. Ama Fenerbahçe’nin bu paraya bizden daha çok ihtiyacı var. Son kuruşuna kadar alınteriyle kazanıldı. Al bunu, Fenerbahçe için harca...'' Sözlerim karşısında Yıldırım çok duygulandı. “Uğur Bey'' dedi, “Binbir güçlükle, adeta namluların ucunda kazandığın bu parayı ben nasıl alırım? Bırakın almayı, el bile süremem! Teşekkür için söz bulamıyorum. Almış kadar oldum ama kabul edemem... Bu paraya el süremem...''
Tesisleşmede Fenerbahçe'ye çağ atlatan Aziz Başkan şampiyon olduğumuz gece bu anıyı televizyonda Şansal Büyüka'ya anlatırken, gözyaşlarını tutamadı...
Bugüne kadar devam eden davayla ilgili olarak hiçbir yorum yapmadım. Yargı sürecinin sonunda en doğru kararın verileceğine inanıyorum.
Yorum Gönder