Gettoda Şamar Oğlanı Olmak - Nilgün Cerrahoğlu

Değil şortla otobüse binmek…
TV’nin açtığı anda insan, “şamar oğlanı” gibi bayağı oturduğu yerde dövülmüş gibi oluyor.
TV’lerde tartışma programlarına epeydir yaklaşmıyordum. Bu hafta pehrizi bozup, bir iki program izlediğimde; bunu artık neden yapmadığımı çok iyi anladım…
Gelen geçen yükleniyor…
Laiklere çak çak…
Bir o yandan, bir bu yandan… Çakmadan geçmiyorlar.
Ana akım TV kanallarında artık laik kesimi temsil eden TV’ci pek kalmadığından, atış sonuna dek serbest.
Laik kesimle özdeşleşen semtlerde oturmak dahi, ileri geri aşağılanmak için yeterli neden olabiliyor.
Rasim Ozan Kütahyalı ile Berna Laçin’in sunduğu “Yerden Göğe” programına önceki gece bir süre takılacak oldum…
Konu “teravih” idi.
“Teravih namazı var mıdır, yok mudur?” tartışılıyor…
Ne alakası var değil mi?
Laf dönüyor, dolaşıyor. “Teravih yoktur!” diyen Yaşar Nuri Öztürk’ü programına belli ki alayıvalayla davet eden Kütahyalı; “sen zaten vaktiyle laiklerin hizmetinde bir din adamı değil miydin? Bu söylemlerinle seni ancak Etiler-Bebek hattı ciddiye alır” mesajıyla vurmaya çalışıyor.
Bir, iki, üç, beş... Fena halde sonunda kabak tadı veren bu “Etiler-Bebek dışlaması” öyle kabalaşıyor ki Berna Laçin rahatsız oluyor. Ve Kütahyalı’ ya dönüp; “İyi de söyle bakalım, sen nerde oturuyorsun?” sorusunu sormaya yelteniyor. Kütahyalı zerre kadar oralı olmuyor. Birlikte ortak program sundukları Laçin’i “sabah programlarının sunucusu” hafifliğiyle tartarak (ve bunu da böyle söyleyerek) harbiden yok sayan “ankırmen”, Laçin’in sorusunu yanıtsız bırakıyor.
Şimdi hangi gazetede gördüğümü hatırlamadığım geçen ramazanın bir manşeti gözümde canlanıyor…
“İstanbul’un oruç tutan/tutmayan mahallelerini” ayrıştıran gazete, sahurda yollara çıkarttığı fotoğrafçıların çektiği resimleri birinci sayfadan yayımlamış; oruç tutan semtlerin ışıklar içinde, oruç tutmayan “damgalı mahallelerin” de karanlığa gömülü olduğunu -sözüm ona!- kanıtlamıştı.
Star TV’, Ozan Kütahyalı yönetimindeki programla, sonuçta benzer bir amaç yolunda hizmet etmiş oluyor, ve kimse, bu aleni “ayrımcılığa” “dur” diyen bir itiraz yükseltmiyor.
Lüksün müsebbibi ‘laik rejim’
“Yerden Göğe”, laiklerin paspasa dönüştürüldüğü tek program değil.
Aynı gece, “Habertürk”te Balçiçek İlter’in sunduğu “Karşıt Görüş”te de aynı rahatsızlığı duydum.
İlter’in programının konusu da “lüks iftarlar”dı ve “karşıt görüş” adına yalnız “İslami kesimin” karşıt görüşleri ekrana çıkartılmıştı.
Laikler artık zahir “karşıt görüş”ten bile sayılmadığı için... kapsama alanına alınmamıştı.
Konuklar ilahiyatçı İhsan Eliaçık, yazar İsmail Nacar ile Murat Menteş’ten oluşmaktaydı…
Özetlemek gerekirse, Nacar, “AKP çizgisi/duruşunu” temsil ediyor; Eliaçık’la Murat Menteş; bu duruş karşısında “İslamcı soldan” veryansın ediyorlardı.
“İslamda eşitliğin esas olduğunu”, bu nedenle, “kişinin sınırsız servet/ gemicikler edinemeyeceğini” belirten Eliaçık; İslamın koruyucu zırhı altına sığınmayan düzayak solun artık uluorta ifade etmesine imkân tanınmayan eleştirileri bir bir sıralıyor ve “Başbakan samimiyse İslamın kuralına uysun” diyordu:
“Allah ihtiyacından fazla malı yoksullara infak edin buyuruyor. Başbakan ve bakanlar, ihtiyaçlarından fazlasını yoksullara dağıtsınlar!”
Eliaçık -Nacar arasında bunun üzerine alevlenen tartışma nihayet programın eksenini oluşturan “altın tozunun” eksik edilmediği “lüks iftarlara” geldiğinde; Nacar, bu görgüsüzlüğün faturasını “laiklere” çıkarttı.
İnanılır gibi değil.
Lüks iftarın da müsebbibi laikler ve “laik rejim” oldu...
‘Sıkıntı laik toplum!’
“Geçen yüzyılın başında maalesef seküler yaşam araya girdiği için” diyor İsmail Nacar; “Şimdi bunlar oluyor. Çünkü müşterek bir hayat yaşıyoruz. Karşılıklı etkilenmemiz mümkün değil… Beş yıldızlı otel. Bir tarafta içkiler, bir tarafta iftarlar. Bunlara müdahale imkânı yok… Bu meseleyi İslami bir toplumda mı konuşacağız? Seküler bir toplum içinde mi konuşacağız? Bizim böyle bir sıkıntımız var. İslami cemiyet modeli, laik bir toplumda yürümez!”
“Laikler” özetle “Bize kötü örnek oluyorlar!” diyor Nacar.
Stüdyodaki bir kişi de ağzını açıp “İlahi Nacar Hoca amma da yaptın? Şeriat ülkesi Suudi Arabistan’ı nasıl görmezden gelirsin? Lüksün âlâsı orda! Şeriatçı Araplara da tüketim ve gösterişi, Türkiye Cumhuriyeti’nden giden laikler mi öğretti?” demiyor.
Böyle bir şeyi söyleyecek/söyleyebilecek tek konuk yok orda çünkü.
Dezenformasyon, araçsallaştırma bu nedenle artık gırla…
Laikler evlerinde otururken böyle bir dezenformasyon makinesiyle oturdukları yerde “evrile çevrile” dövülürse; şortla otobüse binen kızın dövüldükten sonra bir de adının “dayakçıya” çıkarılmasına şaşmamak gerek.

Nilgün Cerrahoğlu/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget