Amerikan taşeronluğu kimseye hayır getirmedi! - Necati Doğru

Ay başında maaşımı alacağım.
En iyi baklavacıyı bulacağım.
Maaşımdan bir kutu “fıstıklı-cevizli karışık baklava” paketi sardıracağım.
SÖZCÜ’ye gideceğim.
SÖZCÜ Gazetesi İstanbul’da Yeni Bosna’da (yoksul namuslu insanların yaşadığı mahalledir) bir apartmanın dördüncü ve beşinci katlarında hazırlanıyor. SÖZCÜ, bugün basın dünyasında “sıfır israfla” hazırlanan ve kendi yağıyla kavrulan gazetedir. Bu gazeteyi hazırlayanlar aynı zamanda “kelime müsrifliği de yapmadan ve tek bir harf bile israf etmeden” anlatımı yerli yerinde kullanıyorlar.
Övgüyü hak ediyorlar.

Ay başında SÖZCÜ’ye elimde baklava paketi götüreceğim ve “Tak diyorlar. Şak yapıyoruz” başlığını bulan arkadaş kim diye soracağım.
Baklavayı ona vereceğim.
En doğru başlık oydu.
Günü de anlatıyordu.
Olayı da sergiliyordu.
Dikkat da çekiyordu.
Ne eksik bir kelime vardı.
Ne fazla bir harf.

Xxx

Bütün göstergeler, İngiliz ve Amerikan basınında yer bulan özel haberler Türkiye Dışişleri Bakanı’nın “Suriye’ye Amerikan mesajını götürdüğünü” gösteriyor.
Tak diyorlar.
Sak yapıyoruz.
Bizim Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun elinde Amerikan sopası Suriye’nin diktatör Devlet Başkanı Beşer Esad’a 6.5 saatlik görüşme sırasında ne söylediği ve ne önerdiğini tahmin etmek zor değil.
Şöyle bir giriş olmuştur:
Seninle komşu ülkeyiz.
Senin iyiliğini isteriz.
Bizden sana hamlık gelmez.
Bizden çekinme.
Sen ayağını denk al.
Amerikan kovboyunun  Akdeniz’de dolaşan 6. Filosu ve uzaktan sarayları bombalama gücü var. Direnme, sonunu, geleceğini düşün.

Xxx

Tak denilen işte buydu.
6.5 saatte şak diye yapıldı.
Bundan ileri gitmek ve dolduruşlara gelerek; Türk Ordusu’nu da içine alacak şekilde Suriye sınırında Amerika adına “tampon bölge” kurmaya kalkmak “Amerikan taşeronluğuna” girer.
Kanada askerleri gelsin.
Yeni Zelanda erleri gelsin.
Onlar müdahale etsin.
Mehmetçik bu işe girmesin.
Türkiye’yi “Suriye’de Arap Baharı”  başkaldırısını alet ederek Amerikan Taşeronluğu’na itmek isteyenler, kurnaz tekliflerle gelebilirler.
“Aslanım Türkiye” diyebilirler.
Şişkin egoları tahrik ederler.
Tayyip Erdoğan’ın egosunu daha da şişirecek önerilerle; “Irak’ın Kuzeyi ile Suriye’yi Türkiye’ye bağlansın. Büyük bir federasyon kurulsun. Türkiye’de büyümüş olsun” hayalciliğini de yükseltebilirler. Böyle bir girişim sonuçta; Amerikan taşeronluğuna soyunmayı kabul etmek anlamına gelir.

Xxx

Tarih bize gösterdi.
Taşeronluk hayır getirmiyor.
Saddam Hüseyin ABD taşeronuydu.
Saraylarda yaşıyordu.
Sonunda yer altında saklanırken yakalandı, astılar. Mısır’da Hüsnü Mübarek, Amerikan taşeronuydu. Saraylarda yaşıyordu. Kafese koydular. Yargılıyorlar. Libya’da Muammer Kaddafi de bir bakıma Fransız-Amerikan taşeronu sayılırdı.
Mengeneye aldılar.
Kaddafi’yi de sıkıyorlar.
SÖZCÜ’ye baklava götüreceğim.
“Tak diyorlar. Şak yapıyoruz” çizgisinin taşeronlaşma tehlikesi var.

KUTU
(uyan borusu)

Soros,
bizdekilere
çok bonkör!
Borsa spekülatörü çok zengin işadamı George Soros’un sırrı: Devletin içine giriyor. Üst bürokrat ayarlıyor. Bakanları ekibine alıyor. Bilgileri önceden ediniyor. Soros’un  bütün ekonomik tahminleri tutuyor! Haliyle çok kazanıyor. Kazancından biz dahil pek çok ülkeye “Açık Toplum Enstitüleri’ kurarak yardım yapıyor. Türkiye’deki kuruluşlara 8 milyon dolar aktardı. Soros’un Türkiye’deki Vakfı’nın Danışma Kurulu üyeleri arasında Ümit Boyner, Eyüp Can, Can Paker, Neşe Düzel, Eser Karakaş gibi  tanınmış kişiler de bulunuyor. Bizimkilere çok bonkör davranan aynı Soros, Brezilyalı dizi yıldızı 28 yaşındaki sevgilisine 1.9 milyon dolara daire almadığı için kızın başına sürahi atacak kadar  tartışıp mahkemeye düştü.

Necati Doğru

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget