Basılmadan yasaklanan kitaptan sonra şimdi de basılmadan yok edilen kitap! - Mustafa Mutlu

Ergenekon davası kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’ın başına gelenleri hatırlıyor olmalısınız:

İmam’ın Ordusu isimli kitabının basılması, internet ortamında paylaşılması, bulundurulması ve dağıtılması yasaklanmış; yer gök birbirine girmişti...

Bugün bu olaya bile “rahmet” okutacak başka bir skandaldan söz etmek istiyorum.



***


Halil Gündoğan, 1958 yılında Tunceli’de doğdu. 12 Eylül Darbesi’nden sonra 1981 yılında gözaltına alındı ve dört aylık işkenceli sorgulardan sonra tutuklandı.

TKP(ML)-TİKKO davasından idam cezası istemiyle yargılandı.

1988 yılında 28 arkadaşıyla birlikte Metris Askeri Ceza ve Tutukevi’nden tünel kazarak firar etti.

Kısa bir süre Avrupa’nın değişik ülkelerinde kaldıktan sonra Türkiye’ye döndü. 1995 yılında Erzincan’da yakalanarak tutuklandı. İki kez idam cezası istemiyle DGM tarafından yargılandı, ağır müebbet cezasıyla cezalandırıldı.

Cezaevindeyken Metris’ten Munzur’a ve Mao Zedung

Değerlendirmeleri isimli iki

kitap yazdı. Bu iki kitap da yayımlandı.

Cezası 2018’de bitecek olan Gündoğan, halen Ankara Sincan 1 No’lu F- Tipi Hapishanesi’nde bulunuyor...



***


Şimdi gelelim olayımıza:

Halil Gündoğan bir süredir Metris’ten Munzır’a isimli anı kitabının ikinci bölümünü yazıyordu. 200 sayfasını el yazısıyla yazıp fotokopi çektirmek üzere hapishane yönetimine teslim etti.

“Biz çekmeyiz, ziyaretçilerine veririz onlar çeksin” yanıtını aldı.

Yazdıklarını, gelecek ilk ziyaretçisine verilmek üzere 15 Temmuz’da cezaevi yönetimine teslim etti.

20 Temmuz’da ziyaretine giden teyzesi dosyayı almak için epeyce uğraştı ama “İncelemeden veremeyiz” yanıtını aldı.

Bu kez 27 Temmuz’da dayısı ziyaretine gitti ve o da dosyayı alamadı.

Sonra Halil’in eline 5 Ağustos 2011 tarihli bir “Disiplin Kurulu kararı” ulaştı... Halil’in 200 sayfalık kitap taslağından “mektup” diye söz ediliyor ve bu “mektup” hakkında, “Mektubu Yok Et” kararı alındığı bildiriliyordu.

Cezaevi Disiplin Kurulu, bu “mektup”un muhataplarına verilmesini sakıncalı bulmuş ve yok etmişti!



***


Hemen belirtmeliyim ki; Halil Gündoğan’ı tanımam, adını bile duymuşluğum yoktur...

Yukarıda yazdıklarımı kardeşinin bana gönderdiği mektuptan öğrendim.

Kardeşi haklı olarak diyor ki, “Ağabeyimin bu kitabı, ilkinin devamı niteliğinde... O zaman birincisi niye sakıncalı bulunmadı da şimdi bu yok edildi?”



***


Halil azılı bir terörist olabilir (Bilmiyorum).

Ama kimse; onun yazdığı bir kitabı keyfi mahkemeler kurarak yargılama veya yok etme hakkına sahip olamaz...

Kendi çıkarları söz konusu olunca Türkiye Cumhuriyeti’ni bile AİHM’e şikayet eden bugünün siyasi iktidarına, başta da Adalet ve Kültür bakanlarına sesleniyorum:

Halil’in kitabını bulun ve teslim edin!



*****


Günün sorusu

Apo’yu ABD yakalayıp bize teslim etmişti... Şimdi de İran’ın Murat Karayılan’ı yakaladığı söyleniyor... Sorum bizi yönetenlere:

Kendi teröristimizi ne zaman kendimiz yakalayacağız?



*****


Haşemalı havuz problemi-2

Dünkü, “Bu da haşemalı havuz problemi” başlıklı yazım, dinci bir sitede yayınlanmış... Sağ olsunlar sunuş yazılarında beni cemaatlerine hedef göstermeyi de ihmal etmemişler...

Böyle olunca da doğal olarak 50’ye yakın “aşağılama, küfür, hakaret ve tehdit” maili aldım...

İşin ilginci yarıya yakını aynı cümleyle başlıyordu:

“Senin yazını ilk kez okuyorum! Bu da senin için büyük başarıdır...”

Ne diyeyim: Allah razı olsun...

Ya bir de okumasalardı; ne yapardım ama...

Madem bir kez kızdırdık onları; o zaman devam edelim...

Bu sayede belki onları yazılarımı her gün okumaya alıştırırım!

Almanya’da yaşayan okurum Bahar Hanım anlatıyor:



***


“Ben iki yıldır eşimin işi nedeniyle Almanya`da yaşıyorum. Haşemalı havuz problemi burada da var.

Burada yaşayan Türkler’in birçoğu ya kapalı ya da yarı açık, altı kaval üstü şişhane cinsinden... Kapalı olan kadınlar illa buradaki yüzme havuzlarını kullanmak istiyorlar... Ama burada her yüzme havuzu doğal olarak karışık... Yani erkekler de var! Bu yüzden formül bulunmuş ve Ingolstadt’taki kapalı havuz, sadece kapalı kadınlar için bir gün ve saat belirlemiş...

İnanır mısınız; yüzlerce kapalı kadın akın ediyordu, sadece Türk kadınları haşemalıydı... Ama tabii bu saltanat uzun sürmedi... Çünkü kadınlar kendilerini Gölbaşı piknik alanında zannedip yanlarında haşlanmış yumurtalar, dolmalar getirmeye başladı... En son saç getirip gözleme açmaya kalkışınca havuz yöneticileri kadınlar matinesini iptal etti...

Şu anda Treuchtlingen’de her ayın son pazartesi günü haşemalı Türk kadınlarına akşam saatlerinde havuzu açıyorlar, aynı şeyler o havuzda da yaşanıyor.

Haşemalı kadının Türkiye’de yaptığını buradakiler Almanlar’a yapmaya çalışıyor... Her şeyi yapmak, her yere girip çıkmak istiyorlar ama hep kendi kuralları ile...”



***


Ne diyelim; Allah Almanlar’a kolaylık versin!

Mustafa Mutlu/VATAN

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget