Son günlerde basın/yayın organları ve bilgisayar mail dünyasında Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili haberler birden yoğunlaştı. Bu haberler aynı zamanda İrtica-PKK- Diyaspora ve Siyonizm kaynaklı olarak tezgahlanan tutuklamalar ve yargılamaların AKP iktidarından önce dünyanın en etkin 4-5 Ordusundan biri olan Türk ordusunu ne hale getirdiğinin de bir örneğidir. Biz bu gün bu haberler üzerinde hiçbir yorum, hiçbir değişiklik yapmadan sizlerin dikkatine sunmanın yeterli olacağına inanıyoruz.
Pilot sıkıntısını (!) Yunanistan ile çözüyorlar
Türk Sivil Havacılık sektörü, Büyük Türk Nuri Demirağ'ın engellenmesinin ardından pilot yetiştirmekte sıkıntı çekince devreye TSK girmişti. Hava Kuvvetleri'nden emekli olan yetişmiş pilotlar milli hava yolu şirketimiz Türk Hava Yolları'nda çok rahat iş buluyorlardı. "Askeri vesateyi sonlandırıyoruz" bahanesi altında tasfiye edilen askerler arasına son olarak THY'deki asker kökenli pilotlar da katıldı.
Hatırlayın...
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, göreve geldiği zaman airporthaber. com'a yaptığı açıklamada, "Asker pilot" döneminin bittiğini belirterek, "Asker kökenli havayolu pilotlarının da yakın zamanda THY uçaklarında görevlendirilmeyeceğini" açıklamıştı. Topçu, “2013 yılından itibaren Türk Hava Yolları olarak özel sektörden veya askeriyeden pilot almayacağız” diyerek hedeflerini açıkça ilan etmişti.
Bu karara, "Türk sivil havacılık okullarının gelişmesi" için ve "Her yerde de asker olmaz ki canım" diyerek destek verenler ise bugünlerde başka bir derin çelişkiyi çözmeye çalışıyorlar.Toplam 240 pilotun çalıştığı THY'de geçen senenin başına kadar 16 Yunan pilot işe alınırken, Yunan To Vima gazetesi ise Aralık 2012 itibariyle 30 Yunan pilotun görev yaptığını yazdı. Yani THY'deki pilotların yüzde 15'i Yunan oldu.
Uzun uzun yazmaya gerek yok."Tek eliyle F-16 uçurabilen asker kökenli pilotlara neden negatif ayrımcılık uygulanıyor?" sorusunu hızla geçip ağır soruya gelelim.
"Türk sivil havacılık okullarının pilotaj bölümü öğrencileri dururken THY'nin pilot ihtiyacı neden özellikle Yunanistan'dan karşılanıyor?"
"Yunanlıların pilotluk konusunda ayırt edici ne gibi özellikleri var?"
"Yunanistan'dan ithal edilen pilotların içinde Yunanistan Hava Kuvvetleri'nden emekli olmuş askeri pilot var mı?"
Hava Kuvvetlerinde 80 pilot istifa etti:
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 400 civarında muvazzaf ve emekli komutanın değişik davalar nedeniyle tutuklanması, zorunlu görev süresini dolduranların ayrılmalarına da neden oluyor. Türk Hava Kuvvetlerinde görevli pilotlar, daha yüksek aylıkla özel hava yolu şirketlerine geçmek için başvururken, Türk Hava Kuvvetleri’nde ise büyük bir kan kaybı yaşanıyor.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda 10 yıllık zorunlu çalışma süresini dolduran pilotlardan 80’inin ayrılmak için ilgili makamlara başvurduğu bildirildi. Başvurular 28 Şubat’a kadar devam edecek. Bu sürede, sayının daha da artması bekleniyor. Ancak üst düzey yetkililer, bu sayının azalması için ikna yoluyla pilotları istifaden vazgeçirmeye çalışıyorlar.
Örnek aldıkları komutanları tutuklu
“Balyoz”, “Ergenekon”, “Casusluk-şantaj” gibi davalarda çok sayıda Hava Kuvvetleri mensubu da tutuklandı. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na atanması beklenirken tutuklanan Orgeneral Bilgin Balanlı, Türkiye’de “gece uçuş sistemi”yle ilk uçuşların yapıldığı Bandırma’da, filoyu kuran Korgeneral Turgut Atman, Korgeneral Rıdvan Ulugüler, Hava Kuvvetleri Plan ve Prensipler Başkanı Tümgeneral Yalçın Ergül, tümgeneraller Atilla Özler, Bülent Kocababuç, İsmail Taş, tuğgeneraller Erhan Pamuk ve Mehmet Eldem de tutuklu komutanlar arasında bulunuyor.
Daha önce 15 yıl çalıştıktan sonra Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan ayrılmaya izin verilirken, şimdi 10 yılını dolduran pilotların ayrılmalarına izin verilmesi, genç pilotların örnek aldığı ve “efsane” olarak bilinenlerin de kalmamasına neden oldu. Bir yetkili, “Hem davalar, hem de dışarıda daha yüksek aylıklar alınması, bir meslek olan pilotların da Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan kopmasında etkili oluyor” dedi.
Pilot, tam yetiştirilince ayrılıyor.Havacılık zor iştir. Bu süreçten en büyük zararı gören kuvvet ise Hava Kuvvetleridir. Filo komutanı ve filonun diğer unsurları için hatta dörtlü kol lideri (istenen özellikte bulunamayacağı için) Hava Kuvvetleri Harekat Planlarında kendisine verilen görevleri yerine getirmekte zorlanacaktır.”
Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner’in istifası kabul edildi.
Basında geçen haberlere göre,istifa gerekçesi olarak ne demiş ?
“Silah arkadaşlarımız temelsiz davalarla bir bir hapse atılıyor ve biz bir şey yapamıyoruz...”
Aynı kaynaklara göre iki Amiral daha istifa dilekçesi vermiş.
Bir önceki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ve Kuvvet Komutanları da Silahlı Kuvvetler'e yönelik yıpratma faaliyetlerinden şikayetçi olarak üç yıl önce istifa etmişlerdi.
Ancak hazırda bekleyen makam ve mevki odaklı halefleri ve Silahlı Kuvvetleri hafife alan siyasiler yüzünden ne yazık ki istenen duyarlılık yaratılamamış ve hatta yeni Komutanlar göklere çıkarılırken istifa edenler ise densiz ve soysuzların propagandası ile itibarsız duruma sokulmaya çalışılmıştı.
Üzüntü vericidir ki, Türk Hava Kuvvetleri’nin gelecekteki komutanı ve seçkin personeli, yüzüncü yılını idrak ettiği günlerde arka arkaya tutuklanmıştır. O günlerden bu günlere gelindiğinde Türk Hava Kuvvetleri, “Çağın Gerisine itilen” bir Hava Kuvveti konumuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya getirilmiştir.
Devam eden davalarda görüleceği üzere, “Ege’de kendi uçağını düşürerek kargaşa ortamı yaratacaktı”, “Uçan gardiyanlık yapacaktı”, “İstanbul Deniz Otobüslerinin işletmesini üstlenecekti”, “Büyük alışveriş merkezlerini ele geçirecekti” gibi saçma ve düzmece iddialarla bir kısım Hava Kuvvetleri personeli haksız ve hukuksuz bir şekilde cuntacı ilan edilmiştir.
Gelinen durum itibariyle çağıyla yarışan bir güce ulaşan Türk Hava Kuvvetleri’nin yetişmiş insan gücü heba edilmiştir. Kartalın başı koparılmış, adeta başsız bırakılmıştır.
Kartala baş olmaya aday bir Orgeneral ve dört Korgeneral, yedi Tümgeneral, dört Tuğgeneral olmak üzere 16 general (tutuklanarak ve hapis cezaları verilerek) saf dışı bırakılmıştır.
Diğer bir ifadeyle HAVA KUVVETLERİ’NDEKİ HER DÖRT GENERALDEN BİRİ TASFİYE EDİLMİŞTİR. Bununla birlikte general olmaya aday pilot subaylar da tasfiye listesine dâhil edilmiştir. Her biri rol model olan yetişmiş ve üstün nitelikli personel, düzmece belgelerle “Darbeci” ilan edilerek geriye kalanların moral değerleri çökertilmiştir.Aslında çökertilen Hava Kuvvetleri’nin ta kendisi olmuştur.Yüzüncü yılında çağı yakalayan Hava Kuvvetleri “Çağın Gerisine” itilmiştir. TSK dışarıdan yapılanlar yetmiyormuş gibi içeriden de TASFİYE ETME kararı ve emrini vermiştir.
Bu emrin tamamını iyi niyetle algılamak olası değildir.
Evinde uyuşturucu, porno kaseti, yasa dışı örgüte ait doküman bulunan, fuhuşla bağlantısı kurulan, telefon konuşmaları tutanağa geçmiş pek çok subay-astsubay vardır. Bunlar hakkında ifade, tutanak, rapor ve iddianame de oluşturulmuştur. Polisimizin bu konulardaki başarısı övgüye değerdir(!).
Bu personel suçlu mudur? Mahkeme sonuçlanmadan ayırma işlemine tabi tutulması doğru mudur? Yargı sonucunu beklemeyi bırakın, sonuç olumsuz çıksa bile (yasal zorunluluk yoksa) ayırma işlemine tabi tutulması doğrumudur?
" KANGREN OLMUŞ KOLU KESİP ATACAĞIZ!" ifadesi yalanlanmıştı ama bu emir gerek içerik gerekse zamanlaması itibarıyla uygulamaya geçildiğinin belgesidir.30 Ağustos 2012 YAŞ'ında bekleme süresi dolan bütün general ve subayların hiç uzatılmadan emekli edilmeleri de bu kapsamda bir uygulamadır. Bir tek orgeneral veya oramiralin şerh koymadan şura kararını imzalaması da komuta kademesinin ortak anlayış veya kabulleniş içerisinde olduğunun göstergesidir.
Artık Mısır'daki sağır sultan da biliyor ki; TSK tasfiye edilmektedir.
BALYOZ, ERGENEKON, POYRAZKÖY, AMİRALLERE SUİKAST, CASUSLUK, ZİRVE, 28 ŞUBAT vb. Türk askerlerinin içine çekildiği her türlü uyduruk davanın özü budur.
Sözde BALYOZ adlı sahte davanın sanığı E.Tüma. Semih ÇETİN de "BİR İHANETİN ÖYKÜSÜ" adlı kitabında bu konuyu derinlemesine işlemiştir.
Her fırsatta komutanlarına bu konuda anımsatmalarda bulunduğunu yazmıştır.
İşte o kitaptan iki kısa bölüm;
... Sadece Deniz Kuvvetleri'nde isimleri sahte BALYOZ belgelerine bulaştırılan personel sayısı 1800'den fazlaydı. Demek ki bu daha başlangıçtı. Arkası gelecekti. Bu sefil komplonun amacı ortaya çıkmıştı. Tasfiye.(Sh.16)
... Artık herkes için büyük resmi görmenin zamanı geldi.
“Askerhaber’in edindiği bilgiye göre, son iki ayda 8 bin uzman çavuş istifa dilekçesi verdi. TSK tarihinde ilk kez bu kadar ani ve yoğun ayrılma talebi ortaya çıkması da, ‘Neler oluyor?’sorusunu gündeme getirdi. Bunun nedeni ise Askerhaber’in 23 Mayıs’ta yayınladığı haberde yer alıyor.
Van’da 3 yıl önce 2 PKK’li ile PKK’lilere yardım ve yataklık eden bir kişinin öldürüldüğü operasyonla ilgili başlatılan soruşturmada dönemin Van İl Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Vecihi Halil İyigün, dönemin Jandarma Özel Harekât Tabur Komutan Yardımcısı Binbaşı Hakan Başaklıgil, Üsteğmen Muhlis Çolak, Astsubay Başçavuş Kabil Tanyeli ile birlikte komando uzman çavuşlar İsmail Taşdemir, Hasan Kaya, Ünal Demirbaş, Hasan Emir, Mustafa Küpeli, Abdülkadir Karaca, Abdülmütalip Ateş, Mustafa Perpil, Mehmet Kocaboğa, Hamza Çelik, Hüseyin Güzel, Mevlüt Mete ve Özgenç Soylu ‘kasten adam öldürmek’suçundan tutuklandı.
Her ne kadar askerler daha sonra‘tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılsa da’ bir bakıma terörle mücadelenin suç haline getirilmesi, PKK ile dişe diş çarpışan uzman çavuşların istemeyerek de olsa TSK’den ayrılması sonucunu ortaya çıkardı.
Bu tabloyu gördükten sonra okurlarımızın Başbakan Erdoğan ve buna paralel olarak Amerikan Büyükelçisinin tutuklamalar ve uzun yargılama süreleri konusundaki beyanlarını daha rahat değerlendireceklerini umuyoruz. Yaşlılar ve tecrübeli komutanlar bin bir türlü bahane ile tutuklanırken gençler istifaya zorlanıyor ve görevdeki komutanlar bunlar rutin işler hiçbir olumsuzluk yok şeklinde beyanat verebiliyorlar. Biz de onlara inanıyoruz! Ve rahatlıyoruz!
Dr. M. Galip Baysan haberguncel.blogspot.com
Yorum Gönder