ABD Ankara Büyükelçiliği’ne yapılan saldırı üzüntü verici ve vahim ötesidir.
Eylül
ayında Libya’daki ABD Büyükelçiliği'ne yapılan saldırıyı ve Büyükelçi
Christopher Stevens ile 3 elçilik görevlisinin Kaddafi gibi
öldürülüşünü hatırlıyor musunuz? Karanlık, bir o kadar da tartışmalı bir
olaydı Libya’daki. ABD Senatosu'nda komisyonlar kuruldu, ilgililer
sorgulandı, yönetimin ihmalleri tespit edildi. O "ihmallerin"
ne olduğu netleşmedi; ama aynı günlerde Dışişleri Bakanı Clinton
fenalaştı, düştü, bayıldı... Haftalar sonra komisyona gidip ifade verdi,
sorumluluğu üstlendi. Neticede revizyon, sağlık sorunları vs.
denilerek, Dışişleri Bakanlığı’ndan alındı.
Türkiye’nin
her tarafında fink atan CIA’nın, İstanbul’da kaybolan Amerikalı kadının
kimlerle görüştüğünü adım adım tespit eden FBI’nın, "Suriye’yi sokak sokak bilen" MİT’in Ankara’nın ortasındaki bu saldırıyı atlaması tuhaf ötesi.
Terör
örgütü El Kaide’nin lideri Usama Bin Ladin’in ölüp ölmediğini
bilmiyoruz. Rivayet muhtelif. Bugün de Ladin’in damadı Süleyman M.’nin
Ankara’ya kadar geldiği, CIA-MİT ortak operasyonu ile yakalandığı ortaya
çıktı. Gerçi operasyon bir süre önce olmuş; ama bugün duyuldu ve bugün
ABD Büyükelçiliği'ndeki o patlama oldu!..
Medyamız saldırıyı hemen bu operasyona bağladı. Olası diğer failleri de peş peşe sıralamalarına hazır olun.
Favorim: "İmralı sürecini baltalamak için yapıldı."
demeleri. Paris’te 3 PKK’lının öldürülmesinden sonra, önce AKP Genel
Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ardından Başbakan Erdoğan, "Almanya’da da benzer bir olayın yaşanabileceğini" söylemişti. Almanya’yı beklerken Ankara’da birşeyler oldu. Gel de işkillenme!.. Pekala PKK olabilir. ABD, "PKK liderlerinin" Usama Bin Ladin modeliyle ortadan kaldırılmasını teklif etmemiş miydi?
İkinci olası faile gelelim. Suriye: "Türkiye bizi bölmek istiyor, teröristlere yardım ediyor."
diyor. Irak Başbakanı Maliki benzer ifadelerle Türkiye’yi suçluyor.
Yemen dahi orada yaşanan suikastlerden Türkiye’yi sorumlu tutuyor. Hele
İran; Kürecik’e kızdı, Patriot'lara öfkelendi. Suriye politikamız
karşısında çıldırıyor. Evet canım, uzağa gitmeye ne gerek var; mutlaka
bu ülkelerden birisi yapmıştır!..
Emin olun, "Hükümeti, ABD karşısında zor duruma düşürmek isteyen Ergenekoncularun işi" diyenler de çıkacaktır. Zaten onlara göre ABD düşmanlığını körükleyen "Ergenekoncular ve ulusalcılar" değil mi?
Dördüncü
olası fail herhalde DHKP-C olur. Patriot'lar gelirken bu örgüte yönelik
operasyon yapıldı, onlarca avukat tutuklandı ya... Muhakkak onun "intikamı"dır!..
Bu
patlamadan önce gündemde ne vardı? İsrail, stratejik müttefikimiz
ABD’nin bilgisi dahilinde Suriye’ye saldırmıştı, İran’a saldırmak için
de sabırsızlanıyordu. İsrail karşıtı diye bilinen AKP iktidarı için
izahı zor bir denklemdi. Tartışamadan gündemimizden çıkıverdi işte.
Benim tahminim mi?
Eğer ABD Büyükelçiliği'ne yapılan saldırının "iç kaynaklı" olduğu belirlenirse, ülkemizin "NATO toprağı olmasına, patriotlarla donatılmasına" karşı çıkanlara yönelik yeni bir sürek avı başlayacak demektir.
"Dış kaynaklı" olduğu sonucuna varılırsa da bilin ki parmaklar İran-Suriye cephesini işaret edecek ve Türkiye "cephe ülkesi" olarak savaşa bir adım daha yaklaşacak.
Ama patlamadan hemen sonra ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin: "Saldırı Türk-Amerikan ilişkilerine zarar vermeyecek, Türkiye’yi halen dost olarak görüyoruz." demesi size de biraz acayip gelmedi mi?
Müyesser YILDIZ
1 Şubat 2013
Yorum Gönder