Kur’an’da Zülkarneyn kimdir? (1)
Dün kaldığım yerden devam ediyorum.
Kehf suresi 90. Ayette geçen “güneşin astı” ifadesi (dunn kelimesi/ast manasına gelir) Arap şiirinde; ilahi bir kudretin temsilcisi manasında kullanılır. Yüksek bilgelik; ilahi gücün-kudretin tasarrufundadır. Bundan ötürü; vahye muhatap olmuş olmaya işaret eder. Demek ki Zülkarneyn, vahye muhatap bir toplumla karşılaşmış ikinci yolculuğunda.
İlk yolculuğunda “cahil bir toplumla, ikincisinde bilge bir toplumla” karşılaşan Zülkarneyn, bir yol daha tutuyor;
Sonra bir yol daha tuttu (Kehf 92)
İki seddin arasına ulaştığında, orada hiç laf anlamayan bir kavim buldu. (Kehf93)
Ayette geçen “sedd” kelimesi, südd; gözle görülmeyen engel manasına gelir. Bulut, atmosfer gibi; zahiren seçilemeyen, lakin engelleyen bir şeyden bahseder. İki engelin arasında; hiç laf anlamaz bir kavim bulması ne manaya gelir? Devam edelim;
Dediler ki, Ey zülkarneyn; burada Yec’uc ve Mec’uc bize saldırmaktalar. Bizimle onlar arasına bir set yapman için, sana vergi verelim mi?
Zülkarneyn, “Rabbimin bana verdiği (imkân ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım” dedi.
Siz bana demir parçaları getirin. Dağların iki tarafı birbirine müsâvî olunca üfleyin dedi. Onu ateş haline sokunca da getirin de dedi, üstüne erimiş bakır dökeyim.
Artık ona zahir olmaya güçleri yetmez. (Kehf Suresi 94-97)
3. yolculukta bulduğu “laf anlamaz kavim”; kendi koşulları içinde, yaşadığı dönemin gerisinde kalmış topluluktur. Laf anlamaz kavim, Zülkarneyn’e sığınmıştır. Zülkarneyn ise, “diğerlerine zahir olmayan bir engelleyici yapmıştır.” Bunun için “demir kütleleri ve bakırı kullanmıştır.”
Bu, “teknolojik ilerlemedir.” Yani zülkarneyn, kimilerinin savunduğu gibi; demir duvar yapmamıştır. “müfsid/ifsad edici” olanlara karşı; bakır ve demiri kullanmayı öğretmiştir.
Bakır ve demiri kullanma ve çağa uyumlanmayı öğreterek, zalimlerin zulmünün zahire çıkmasını engellemiştir.
Sedd kelimesinin “nesnel olmayışı” bu manasıyla kendisini aşikar kılar.
Gelelim ana tahlilimize;
İki çağın, zamanın sahibi; iki ayrı üretim ilişkisinin birlikte yaşandığı sürece işaret eder. Nitekim “bakır ve demirin” kullanılması; insanlık tarihinin aşamalarının yaşandığını gösterir.
Avcı toplayıcı dönemin insanı, üretim aracı olarak sadece keski, sopa gibi şeylere sahipti. Bu üretim araçları, herkesin ulaşabileceği türdendi. Dolayısı ile “bu çağ/1.çağ” Zülkarneyn’in bildiği, yadsımadığı bir üretim tarzıdır.
Diğeri ise, “ayetlerden anlaşıldığı üzere” bakır ve demiri kullananların çağıdır. “Anlaşıldığı üzre; özel mülkiyetin yaygınlaştığı, tarımcı dönemdir.” Yani Kabili dönemdir.haberguncel.blogspot.com
Kur’an’a göre “Kabil(tarlacı dönem) Habil’i(avcı-toplayıcı dönem) öldürmüştür.” O halde Zülkarneyn; bu olaya şahitlik etmiştir. Halen de etmektedir.
Zülkarneyn, kendisine verilen sebep ile; “avcı-toplayıcı toplumu” ileri bir aşamaya geçirmiştir.
Yarın, bu konuyu daha da derinleştirip, son bölümümüzü kaleme alacağım. Orada “Yec’uc ve Mec’uc kavramlarını da açacağız.
Yorum Gönder