Yargı hemen her dönemin tartışma konusudur. Yükünün ağırlığı da bilinir. Şu anda tam 6 milyon dava dosyası var. Bazı illerde bir hakime düşen dosya sayısı 3 binin üzerinde. Çözüm: ya hakim sayısını artıracaksınız ya da bazı sorunları yargıya gelmeden çözeceksiniz. Bu konuda zaman zaman kararlar alınıyor ve uygulamaya da konuluyor. Ancak bu yetmiyor.
Emekli orgeneral Ergin Saygun’un hastalığı nedeniyle tahliyesi herkesi sevindirdi. Peki, emekli general Levent Ersöz’ün, Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu’nun raporlarını inceleyecek, onlar hakkında karar verecek kimse yok mu? Ersöz’ün avukatı bir umutla tahliye için yine başvurdu. Saygun için
gösterilen duyarlılık, diğer mahkumlar için de gösterilmesi herkesi mutlu
edecektir.
“Uzun yargılama sorunu var”
Hakim ve savcılar evrensel
kriterleri daha net görsün diye batı ülkelerine gönderiliyor ama değişen de pek
bir şey olmuyor. Eleştiriler yapılırken, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun
(HSYK) adı sıkça geçer. HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’a eleştirileri
anımsattım ve neler düşündüklerini sordum. İşte onun anlattıkları:
“Aslında ülkemizde uzun tutukluluk değil, uzun yargılama sorunu var.
Yargılamanın zamanında ve olması gereken sürede bitmediği için tutukluluklar da
uzun sürüyor. Yargılamayı ne kadar hızlandırırsak, tutuklulukta geçen süre de o
kadar azalacaktır. Biz idari tedbirleri almaya çalışıyoruz. Onun ötesini ise
hakimlerin takdiri belirleyecektir. Kişinin tutuklanıp tutuklanmayacağına
ilişkin takdir yetkisi hakimindir. HSYK olarak biz buna karışamayız.
HSYK’ya geçen yıl 10 bin civarında şikayet geldi. Bunlardan 1.300’üne
inceleme, 350’sine soruşturma izni verildi. 6 yargı mensubu meslekten çıkarıldı,
bazıları yer değiştirme cezaları aldı. Vatandaş, hakkında verilen kararı
beğenmediği zaman, temyiz makamı gibi bir de bize başvuruyor.
O bizim
değil, Yargıtay’ın görevi
‘Ergenekon’ ve ‘Balyoz’ davalarında savcı ve
hakimlerle ilgili yapılan şikayetlerde ‘hukuka aykırı işler yapılmıştır.
Müvekkilim tutuklanmaması gerekirken tutuklanmıştır’, ‘deliller yanlış
değerlendirilmiştir’, ‘bilirkişi raporu kabul etmedi’ deniliyor. İşte ‘takdir
yetkisi’ne giren konular dediğimiz bu. İnceleyecek olan ise HSYK değil,
Yargıtay’dır.
Şikayet dilekçelerinde, ‘üç tane bilirkişi raporu var.
Hakim bunlardan (A) raporuna itibar etti. Oysa (B) raporu tamamen farklı
olmasına rağmen buna bakmadı’ deniliyor. Bu Yargıtay’ın bakacağı bir şey.
Gerçekten hukuka aykırılık varsa Yargıtay bunu bozacaktır. Biz, hakime ‘Niçin
(A) bilirkişisi raporuna itibar ettin de (B)’ye itibar etmedin’ diyemeyiz.
İstanbul’la ilgili gelen şikayetlerin büyük bir bölümü bu şekilde.
İzmir’de, açılan bir davada, özel hayatın gizliliğiyle ilgili bölümlerin
iddianamede yer almaması nedeniyle şikayet beklemeden inceleme başlattık. Çünkü
kişisel verilerin korunması, dosyayı ilgilendirmiyorsa bunların imha edilmesi
için genelgemiz var. Buna aykırı bir durum gözüküyor.
Tutuklayın,
serbest bırakın diyemeyiz
Tutukluluk oranı yüzde 24’e kadar indi. Özellikle
bazı davalarda tutukluluk şikayet konusu. Bu konuda bizim ‘bu adamı
tutuklamayın, bu adamı artık serbest bırakın’ deme şansımız yok. HSYK olarak
yeni mahkemeler kurmak suretiyle hakimlerin yükünü hafifletmeye, duruşma tarihi
aralıklarını azaltmaya çalışıyoruz. Yani, biz yargılamayı hızlandırma
çabasındayız.
Bir çok yazar, ‘Bu kadar şikayete rağmen HSYK niye bir şey
yapmıyor?’ diye soruyor. HSYK ancak oradaki hakimi alıp, başka bir hakimi yerine
atayabilir. Önceki HSYK döneminde bunlar da oldu. Hakimin değişmesi neyi
değiştirecek? Hakimin yerini değiştirirseniz, o zaman da ‘yargıya müdahale’
etmiş olmayacak mısınız? (A) Hakimini aldık (B) Hakimini verdik. O hakimde aynı
kararı verdi. Onu da mı alacağız? Hakimin ne karar vereceğini önceden bilme
şansına sahip değilsiniz.
ABD’ye anlatma zorunluluğumuz yok
ABD’nin
Ankara Büyükelçisi’nin yargı ile ilgili açıklamalarındaki ‘Bunları ABD ve AB
mahkemelerine anlatamazsınız’ diyor. Çok rahatsız edici bir cümle. Kararları
AB’ye anlatabiliriz. Ama bunları ABD mahkemelerine anlatma yükümlülüğümüz yok.
Mahkeme kararı eleştirilebilir. ABD onay makamı değildir. Büyükelçinin, maksadı
aşan cümleleri oldu.haberguncel.blogspot.com
Tutuklamalar konusunda bizden, yargıya müdahale
etmemiz isteniyor. Bu hakimin takdir yetkisinde olduğu için böyle bir imkanımız
yok. Orada, C.Savcısının suç iddiasına, tutuklama kararı vermekle hakimin de
iddiaya katıldığı anlaşılıyor. ‘Ne yapıyorsunuz, bunun için adam tutuklanır mı?’
diyemeyiz. İnceleyecek makam Yargıtay olduğu için dosyanın, bir an önce karara
çıkıp Yargıtay’a gelmesini sağlamak lazım.”
Anlaşılıyor ki, ülkemizde
yargı kararları daha uzun süre tartışılacak gibi gözüküyor.
Yorum Gönder