Milliyet’ten Pınar Ersoy’un sorularını yanıtlayan ABD Başkanı
Barrack Obama’nın Ankara Büyükelçiliği’ne yönelik canlı bomba saldırısını
“Türk-Amerikan ilişkilerine zarar vermek isteyenler başarısız oldu” diye
yorumlaması bize dikkat çekici geldi.
Zira saldırıdan sonra Türk devletinin yaptığı resmi açıklamalarda benzer bir
değerlendirme yoktu. Tersine hem Başbakan Tayyip Erdoğan hem de
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, saldırının “teröre karşı ortaklığın ne kadar
elzem olduğunu gösterdiğini” belirttiler!
Resmi olmayan açıklamalarda ise üç görüş öne çıkıyordu.
1. Suriye ve İran olağan şüpheliydiler ve bu saldırıyla ABD’nin bölge
politikalarına tepki göstermiş olabilirlerdi.
2. DHKP-C stepneydi ve Almanya’nın canlı bombayı izleme gereği
duymamasından başlayarak, bu örgütü kullanmasına kadar pek çok nedenle Berlin’in
saldırıda rolü olabileceği belirtildi.
3. DHKP-C’nin PKK ile ilişkilerini öne çıkaran MİT-Emniyet çevreleri,
saldırıyla İmralı sürecinin hedef alındığını söylediler.
SALDIRIYLA İLGİLİ SORU İŞARETLERİ
Obama’nın sözlerini başka olgularla birleştirmeliyiz:
1. Canlı bombanın 95 dakika içinde DHKP-C militanı Ecevit Şanlı
olduğu tespit edilmişti ama buna rağmen ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James
Jeffrey “Bu DHKP-C’nin yapacağı bir saldırı gibi görünmüyor” diyordu.
2. Saldırı sırasında MOBESE kameralarının bir saat boyunca neden
kapalı olduğu gerçek yanıtını bulamadı!
3. Kuşkusuz Cumhurbaşkanı Gül’ün “Emniyet biliyordu ama
önleyemedi” demesi özel bir anlam içeriyordu.
4. Saldırganın kimliği nasıl oldu da parçalanmaya rağmen 95 dakika
gibi kısa bir zamanda tespit edilebildi? Günler sonra yayımlanan ve bu kuşkuları
gidermeye yönelik olduğu anlaşılan Emniyet kaynaklı haberde dikkat çekici bir
cümle vardı: “Bu arada ABD Büyükelçiliği’nin, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne
sadece kulübe içindeki güvenlik kamerasının kaydettiği görüntüyü verdiği;
Şanlı’nın yürüyerek geldiği Paris Caddesi üzerindeki kameraların kaydettiği
görüntüleri vermediği öğrenildi.” (Akşam, 8 Şubat 2013)
Açık ki, Cumhurbaşkanı Gül Emniyet’i suçluyor, Emniyet ise ABD
Büyükelçiliği’nin delil gizlediğini belirterek yanıt veriyordu!
BİNGAZİ’DEN ANKARA’YA
ABD’nin Bingazi Konsolosluğu’na yapılan saldırıyla, Ankara Büyükelçiliği’ne
yapılan saldırı arasında bir bağ var. O bağın kaynağı ise ABD’nin nasıl bir
küresel strateji izleyeceğine dair süren iç mücadeledir.
12 Eylül 2012’deki Bingazi saldırısıyla 1 Şubat 2013’deki Ankara saldırısı
arasında geçen 4,5 aylık sürede Washington’da çok köklü değişiklikler oldu.
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Savunma Bakanı Leon Panetta ve
CIA Başkanı David Petraeus tasfiye edildi!
Üstelik üçünün ortak noktaları vardı:
1. Üçü de Obama’nın tersine ABD’nin Suriye ve İran konusunda
aktif tutum almasını istiyorlardı. Nitekim tasfiyelerinden sonra üçlünün
Suriyeli muhaliflere silah sağlamaya yönelik planlarının Beyaz Saray’dan döndüğü
basına sızdırıldı!
Yerlerine gelen isimlerin ABD-İran diyaloguna yeşil ışık yakmaları ve
Suriye’de diplomatik çözüm için umutlu olduklarını söylemeleri çok şey
anlatıyor!
2. Her üç isim de ABD’nin Bingazi Konsolosluğu’na düzenlenen saldırı
nedeniyle topun ağzındaydılar. Eski Genelkurmay Başkanı Mike Mullen’in
başkanlığındaki ekipçe hazırlanan raporda hem Clinton hem de
Petraeus açıkça suçlanıyordu. Senato ikisini de sorgulamayı sabırsızlıkla
bekliyordu. Kasım’da CIA Başkanı Petraeus yasadışı evlilik gerekçesiyle
istifa etti, Aralık’ta da Clinton beyin sarsıntısı geçirdi ve hastaneye
kaldırıldı!haberguncel.blogspot.com
Ancak her ikisi de Senato’ya hesap vermekten kurtulamadılar! Ocak ayında
Senato’da sorgulanan Clinton, suçlandığı raporun neden gizli
tutulmadığına bir anlam veremiyordu!
CIA SURİYE MUHALEDETİNE İHANET ETTİ
Bingazi Konsolosluğu’nu Ankara Büyükelçiliği’ne bağlayan olgu ise o
sorgulamada Senatör Rand Paul’ün Clinton’a bir sorusunda gizliydi.
Paul, Libya’dan Türkiye’ye silah sevkiyatına ABD’nin aracı olup
olmadığını soruyor, Clinton ise “CIA’ya sorun” diyordu!
Bu köşede daha önce Libya’dan İskenderun’a gelen El Entisar gemisinin
öyküsünü anlatmış, Petraeus’un apar topar Türkiye ziyaretine ve
Bingazi’de öldürülen ABD Büyükelçisi Chris Stevens’in saldırıdan iki saat
önce Türk diplomat ile bu gemi hakkındaki görüşmesine dikkat çekmiştik!
Biz bu satırları yazarken Hürriyet Planet’e düşen “CIA, Suriye
muhalefetine ihanet mi etti” başlıklı haber ise bu çatışmanın sonucunu
belgeliyordu. Gerisini o muhalefetin koordinatörü olan Ahmet Davutoğlu
düşünsün!
Yorum Gönder