Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, NATO Patriotları konusunda TBMM
Genel Kurulu’nu bilgilendirdi. Yılmaz’ın açıklamaları üç önemli konuya
açıklık getirdi:
PATRİOT KİMİN TALEBİ?
Patriot konusu Türkiye’nin gündemine ilk olarak Reuters ajansına
konuşan biri Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, diğeri de NATO yetkilisi olan iki
isimsiz kişinin açıklamasıyla geldi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 7 Kasım 2012’de Belçika Dışişleri
Bakanı Didier Reynders ile yaptığı görüşmenin ardından gazetecilerin
soruları üzerine her iki açıklamayı da doğruladı ve “NATO Patriot vermeye
hazırlanıyor” dedi.
Gazeteciler Endonezya’da bulunan Başbakan Erdoğan’a da sordular. Yanıt
“ipler kimin elinde” dedirtecek cinstendi: “NATO’dan sınıra füze talebimiz
olmadı, iddialar asılsız. Bu füzeyi alma konusunda karar verecek merci biziz. Bu
dışişleri yetkilisi kim. Böyle bir şeyden haberimiz yok. Sağır duymaz uydurur
cinsinden Reuters bir haber yapıyor.”
Oysa sağır da yoktu, uyduran da… Türkiye’nin Ankara yerine Washington ve
Brüksel’den yönetildiği gerçeği vardı. O nedenle Erdoğan sözlerini yuttu
ve Patriot konusu gerçeğe dönüştü.
Hatta 4 Aralık 2012 tarihli NATO Dışişleri Bakanları toplantısında ortaya
çıktı ki, aslında talep Ankara’dan değil, NATO’dan gelmişti! Bir NATO
görevlisinin şu sözleri tam bir dış politika faciasıydı: “Suriye ile gerginlik
arttığında, Türkiye’ye ‘talep edin, hemen size Patriot verelim’ dedik.”
(Hürriyet, 4 Aralık 2013)
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda
yaptığı konuşma ise Patiotların Erdoğan’a rağmen Davutoğlu
üzerinden getirildiğini doğruluyor. Yılmaz, NATO’dan “resmi olarak” 21
Kasım 2012’de Patriot talebinde bulunduklarını açıklıyor! Yani Erdoğan’ın
“sağır duymaz, uydurur” demesinden 14 gün sonra…
Nitekim NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen de 21 Kasım 2012’de
yaptığı açıklamada, Türkiye’nin “resmi olarak” Patriot talebinde bulunduğunu
açıklamıştı. Ancak daha ilginci ve aslında iplerin kimin elinde olduğunu
gösteren açıklama ise dört gün önce, 17 Kasım 2012’de ABD Savunma Bakanı Leon
Panetta’dan gelmişti. Panetta, “Türkiye Patirot talep etti,
verebiliriz” diyordu!
KOMUTA KİMDE?
AKP sözcüsü Hüseyin Çelik, 22 Kasım 2012’de parti genel merkezinde
düzenlediği basın bilgilendirme toplantısında “Tetik, Türkiye’de olacak”
diyordu.
Hiçbir doğruluğu olmadığı ortada olan bu sözler, kuşkusuz tabanın gazını
almaya yönelikti. Nitekim NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen 27
Kasım 2012’de “komuta NATO’da olacak” diyerek son noktayı koyuyordu.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da TBMM Genel Kurulu’nu
bilgilendirdiği konuşmasında “Patriotların komutası Avrupa Müttefik Kuvvetler
Komutanlığı’nda olacaktır” dedi. Yani Brüksel’deki ünlü SHAPE karargâhında, yani
komutası Pentagon’da olan NATO’da…
PATRİOTLARIN MENZİLİ
Peki, Patriotların asıl hedefi ve menzili neydi? Bakan Yılmaz’dan
dinleyelim: “Bazı arkadaşlarımız, ‘bunların konuşlandırılmasının amacı, İran’dan
atılacak füzelerin İsrail’i korumasına yöneliktir’ şeklinde, gerçekle hiç
bağdaşmayan iddialarda bulunmuştur. Hedefi 36 kilometre olan bir füzenin,
İran’dan İsrail’e atılan bir füzeyi Türkiye’de bulunduğu mevzilerde yok
edebilmesi teknik olarak mümkün değildir.”haberguncel.blogspot.com
Peki, Patriot bataryaları sınırdan 300 km geriye Adana, Antep ve Maraş’a
konuşlandırıldığına göre, 36 km menzille nereyi koruyabilecektir? Bu durumda
sınırdan itibaren 264 km’lik iç hat savunmasız olmayacak mı? Hesap ortada…
Aslında gerçek de ortada. ABD, Türkiye’yi NATO’ya resmi talepte bulundurarak,
Patriotlarla Kürecik Radarını ve İncirlik Üssünü korumaktadır!
Nasılsa Türk Ordusu bu kepazeliğe itiraz edemeyecek denli diz çöktürülmüş ve
Genelkurmay Başkanı dâhil 400 subay ve astsubay zindanlarda esirdir!
Üstelik Türkiye bu operasyonla “NATO faaliyet alanı” ilan edilerek Batı’ya
çıpalanmayı sürdürecektir!
Yorum Gönder