Ülkemizde ne yazık ki son 30 yılda uygulanan ekonomik politikalar sonucunda
bir yandan devlet yatırımdan çekilirken öte yandan özel girişimlerin bu
kapasiteye uygun olarak madenciliğe girişi sağlanamamıştır.
Bilindiği gibi kalkınma ve konforlu yaşamın en önemli aracı sahip olduğumuz
yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin en fazla katma değer yaratacak şekilde
üretilerek ekonomiye kazandırılmasıdır. Herhangi bir nedenle bu kaynaklarımızın
üretiminden vazgeçmek demek; egemenliğimizden, özgürlüğümüzden,
bağımsızlılığımızdan vazgeçmekle eşanlamlıdır. Asla düşünülmemesi gereken bir
konudur.
Zonguldak’ta meydana gelen elim grizu patlaması sonrası gerek yetkililerde
gerekse bazı diğer kesimlerde dile getirilen bu ocakları kapatarak çözüm üretme
düşüncesi maalesef 150 yıl önceki teknoloji ve bilim seviyesinde bile söz konusu
olmamış, tersine bir yandan iş sağlığı ve güvenliği önlem ve ekipmanlarına
yatırım yapılırken öte yandan da makine ve ekipmanda ileri teknoloji ürünlerine
geçilmiş ve günümüzde yeraltında insansız uzaktan kumandalı robotik sistemlere
geçilmiştir. Özetle bir yandan üretim kapasiteleri olabildiğince artırılırken
aynı zamanda kullanılan işgücü seviyesinde önemli düşüşler sağlanmıştır. Artık
madencilik de emek yoğunluğu açısından en aza indirilmiş sektörler arasına
girmiştir. Kişi başına yarım ton/yevmiyeden 10 ton/yevmiye kömür üretimi
seviyesine ulaşılmıştır. Keza ağır ve tehlikeli işler kapsamında olan yeraltı
işletmeciliğinde iş kazalarında da üretim değerlerine göre önemli azalmalar
olmuştur. Elbette ki dünyada yaşanan bu gelişmeler ülkemizde de yansımalarını
bulmuş olmalıdır. Ancak özellikle son beş yıl içinde yaşanan Bursa, Balıkesir,
Elbistan ve Zonguldak’taki madencilik kazaları, ne yazık ki bu konuda bir
çelişki olduğunu gösteriyor.
Önemli açmazlar var
Evet, bir yandan teknoloji gelişiyor öte yandan üniversitelerin çok sayıda
maden, jeoloji, jeofizik mühendisliği bölümlerinden çok sayıda mühendis
yetiştiriliyor, araştırmalar yapılıyor, konu ile ilgili işgücü gelişiyor. Buna
koşut olarak da yatırımcı ve girişimci artışı oluyor. Bütün bunlara rağmen
maalesef yine de bu faciaları yaşıyoruz. Öyleyse eğitim-öğretim-istihdam-iş
güvenliği, üretim ve verimlilik politikalarımızda önemli açmazlar, ihmaller ve
vurdumduymazlıklar var demektir. Her şeyden önce madenciliğin ilk yatırım
maliyeti yüksek kurumsal girişimin ve oldukça profesyonel yaklaşımların esas
alınması gereken bir sektör olduğu, yeraltındaki seçilen üretim yöntemleriyle
jeolojik belirsizliklerin ve çevresel unsurların maliyete yansıtıldığı ve
toplumun da bu değerlere katlanması gereken bir sektör olduğu açıktır.
Nitekim tüm dünyada da bu sektörde egemen olan yapının, finansman sorunu
olmayan çokuluslu dev şirketler ve kamu ağırlıklı iktisadi kuruluşlar olması
herhalde bu gerekçelerden olmalıdır.
Ülkemizde ne yazık ki son 30 yılda uygulanan ekonomik politikalar sonucunda
bir yandan devlet yatırımdan çekilirken öte yandan özel girişimlerin bu
kapasiteye uygun olarak madenciliğe girişi sağlanamamıştır. Bu durum özelde
Zonguldak’taki Türkiye Taş Kömürü Kurumu için de maalesef geçerli olmuştur.
Elbette havzanın olumsuz jeolojik koşullarına ek olarak 150 yıldan beri
sürdürülen bir stratejik plana dayalı olmayan günü birlik üretim politikaları
sonucu ileri teknoloji ürünlerinin üretime sokulması dünya ile aynı oranda
olamamıştır.
Her ne kadar bazı üretim ve iş güvenliği unsurlarında
iyileştirmeler yaşanmış olsa da genel üretim yöntemi ve ekipman uygulamalarında
40 yıl öncesine göre çok büyük farklılıklar yaratılamamıştır. Bu konsept içinde
yüzlerce uzman, teknik eleman ve hizmet içi eğitimden yararlandırılmış
sertifikalı nitelikli iç güçlerini çalıştıran bu işletmemizde elbette grizu ve
kömür tozu patlamaları, göçük, yangın başta olmak üzere her türlü iş kazaları ve
meslek hastalıkları için klasik önlemler alınmış, bu facia sonrası kurtarma
operasyonları da usulüne uygun yapılmıştır. Bu konuda daha detaylı eleştiri ve
yorumlar için yeterli veriler henüz bulunmamakla birlikte merkezi otoritenin, bu
riskleri çok iyi bilinen bu işletme için çağdaş anlamda ne gibi yeni yaklaşım ve
modeller geliştirdiği ya da bilinen hangi yöntemlerin adaptasyonuna giriştiği
merak konusudur.
Bu felaketleri neden yaşıyoruz
Bu çerçevede grizunun metan hava karışımı olduğu, belirli karışım
değerlerinde patlama riski olduğu, bunun olabilmesi için de açık alevli bir
kaynağa ihtiyaç duyulacağı, oldukça ileri düzeyde dedektörlerle metan ve diğer
zararlı gazların rahatlıkla çok basit ve ucuz yöntemlerle saptanabildiği,
konuyla en uygun ve basit mücadele aracının da yeterli düzeydeki temiz hava
sirkülasyonu olduğu bilindiğine göre acaba burada bu felaketleri neden
yaşıyoruz? Acaba merkezi ve çevresel ocak giriş ve çıkış yollarındaki
yetersizliği giderecek ekstra kuyular mı ek önlem olarak düşünülebilirdi? Keza
merak konusu olabilecek bir diğer unsur, işletmede çalışan işçisinden
mühendisine kadar tüm personelin hangi tür mesleki teknik eğitimden hangi
periyotlarla geçirildiği, eğitim ve istihdam gerekleri düşünülerek ergonomi
ilkeleri ve iş analizlerine dayalı istihdam yapılmış olup olmadığıdır.
Alınması gereken önlemler
Grizu patlaması olmuş, göçük olmuş, bununla birlikte yangın olmuş mu? Olmuş
da sönmüş mü? Eğer ocakta yangın olmamışsa kurtarma amaçlı müdahalede basına
yansıyan hava metan karışımında konsantrasyon patlama limitlerini aşmış, oksijen
dengesi bozulmuş havanın nesinden korkularak tereddüt ve gecikmeler yaşanmıştır?
Ana nakliye kuyusundan müdahale neden gecikmeli olmuştur, vb. bazı teknik
sorular sorulabilir.
Genelde maden işyerlerinde özelde de Zonguldak Taş
Kömürü işletmelerinde, bir daha bu nevi faciaların yaşanmaması için kısa, orta
ve uzun vadede alınması gereken önlemleri kısaca şu şekilde
özetleyebiliriz;
1. Tüm kömür havzaları jeolojik, teknolojik, madencilik
yöntemleri yönünden yeniden değerlendirilmeli üretim yöntemi seçiminden
teknoloji ve kapasite seçimine kadar bir mastır plan bağlamında ele
alınmalıdır.
2. Üretim hedefleri yeniden tanımlanarak uygulanabilecek mekanizasyon ve
otomasyon seviyeleri belirlenmeli ve aşamalı olarak uygulanmalıdır.
3. Grizu patlamasına neden olan metan gazının aslında bir enerji kaynağı
olduğundan hareketle özellikle örselenmiş, göçertilmiş eski kazı alanlarının
olduğu formasyon ve zonlar başta olmak üzere gerekli etütler yapılarak metan
drenaj ve kaptajı yapılmalı ve enerji üretimine kazandırılmalıdır.
4. Maden
yasasında gerekli düzenlemeler yapılarak finansman sorunu olmayan kuruluşların
sektöre kazandırılması sağlanmalıdır.
5. 60-70 yıl önceki teknik eleman
yetersizliği olan dönemden kalma fenni nezaretçi yönteminden vazgeçilmeli, her
üretim biriminden sorumlu 3 iş güvenliği uzmanlık sertifikasına sahip maden
mühendislerinin tüm vardiyalarda (asgari işçi çalıştırma sayısına
bağlanmaksızın) çalıştırılması sağlanmalıdır.
6. Her bir üretim birimi için risk analizlerine dayalı iş güvenliği ve acil
eylem planları hazırlanmalı, koruma politikaları geliştirilmeli ve
uygulanmalıdır.
7. İşletmelerde çalıştırılan tüm personel, mesleki yeterlilikler çerçevesinde
yapılacak iş analizi, iş gerekleri ve iş kimliği tariflerine uygun olarak hizmet
içi eğitim programlarına tabi tutularak sertifikalandırılmalıdır.
8. Yeni istihdam edilecek elemanların mutlaka mesleki teknik eğitimli
olmaları, ergonomi ve işyeri koşullarına uygun oryantasyon eğitimleri sonrası
hizmete sokulmaları sağlanmalıdır.
9. Maden yeraltı işletmelerinde taşeronluk gibi geçici modellerden
kaçınılmalıdır.
10. İhale ve üretim maliyetlerine jeolojik, tektonik, çevresel belirsizlik
unsurlarının katılmasını esas alan yaklaşımlar belirlenmelidir.
11. Merkezi denetim sistemi gözden geçirilmeli, uzman maden mühendislerinden
oluşan bölgesel modele geçilmelidir.
12. Grizu başta olmak üzere tüm zararlı
gaz ve tozların tespiti için erken uyarı ve otomasyon esaslı modern ekipmanlar
kullanılmalı, risk değerlemesine uygun alarm sistemleri hem yeraltı hem de yer
üstü kumanda merkezlerine yerleştirilmelidir.
13. Sendikalara iş güvenliği uygulamaları konusunda denetimi de kapsayan
yetki ve kaynaklar sağlanmalıdır.
14. İş sağlığı ve güvenliği önlemlerini teşvik eden mali düzenlemeler
yapılmalıdır.
Prof. Dr. Ali Kahriman/Maden Yüksek Mühendisi
Yorum Gönder