Cumhuriyet karşıtları, İslâmcılar, İkinci Cumhuriyetçiler ve bunların sözcüleri
olan naylon tarihçiler Osmanlı devletinin yıkılmasını; “Kavm-i Necip” Arapların
bağımsızlık peşine düşmelerini, Ermeni ayaklanmalarını ve bu arada akla
gelebilecek her türlü melaneti İttihat ve Terakki’ye bağlarlar:
İttihat ve Terakki Türk milliyetçisi (belki de ırkçısı) bir siyaset (!)
gütmüş; Asker siyasete karıştığı için Osmanlı Balkan Savaşları’nda yenilip
toprak kaybetmiş ve ardından I. Dünya Savaşı’na girmiş; falan fıstık…
Birkaç yalan
Tam anlamıyla bir tarih mavrası: İttihat ve Terakki’ye kadar gelen tarihi es
geçerseniz çuvallarsınız. İttihat ve Terakki gökten zenbille inmedi ki…
İttihat ve Terakki, 1908’de askeri darbe yapmış da, askeri siyasete
karıştırmış da, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat gibi darbelere örnek
olmuş… Yok canım?! Size tarihçi diyenlerin…
Bu zırvayla uğraşmaya bile değmez; Osmanlı tarihinde kaç yeniçeri ayaklanması
olduğunu, kazan kaldıran Yeniçeri’nin kaç padişahı tahtan indirdiğini ve
kellesini götürdüğünü; kaç sadrazam ve vezirin kellesini aldığını sormak yeter
de artar bile.
Birkaç gerçek
1800′lerden itibaren Osmanlı’nın elini kaldırıp başını kaşıyacak bir hali
bile yoktur. Bakalım neler olmuş biraz anımsayalım:
1. 1805 yılında Mısır’da Arnavut asıllı Mehmet Ali Paşa kendi hanedanını
kurdu.
2. 1806′da Arabistan’da Vahabbi ayaklanması başladı.
3. 1821′de
Mora’da ayaklanan Yunan halkı, 1832 İstanbul antlaşmasıyla bağımsızlığına
kavuştu.
4. “93 Harbi”nde yenilen Osmanlı 1878 yılında Bulgaristan’ın iç
işlerinde bağımsız bir prenslik omasını kabul etti. Bulgaristan 1908 yılında
tamamen bağımsız oldu.
5. 1878 yılında Berlin Antlaşması ile Sırbistan
bağımsızlık kazandı.
6. 1830′da Fransa Cezayir’i ele geçirdi.
7. 1883′de
Tunus Fransız himayesine girdi.
8. 1911′de İtalya Libya’yı işgal etti.
9.
Arnavutluk 1912 yılında bağımsızlığını kazandı.
10. 1908′de 2.Meşrutiyet ilan
edildi ve İttihat ve Terakki yönetime geldi. Kendisinden önce olanlarla İttihat
ve Terakki’nin herhangi bir ilişkisi yoktur. Olanlar olduğu için iktidara geldi.
1908′den sonra olanları sorumlusu İttihat ve Terakki’nin “askeri siyasete
karıştırması” değildir. Asker siyasete karışmasa da olanlar olacak, İtalya
Libya’yı işgal edecek, Arnavutluk o yıllardan birinde bağımsızlığını ilan
edecekti. Çünkü tarihin yumurtasının çatlama zamanı gelmişti.
En büyük yalan
Aynı dine inansalar bile bir başka etnisiteden gelen,bir başka dil konuşan
bir kavmin egemenliği altında yaşayan bir halkın, belli bir süre sonra
“milliyetçi” duygu ve düşüncelerle donanmasından doğal ne olabilir?
Güya Araplar Osmanlı yönetiminden (boyunduruğundan) memnun ve mutluymuşlar da
İttihat ve Terakki Türk milliyetçiliğini icat edince onlar da “Biz de Arap
milliyetçisi olalım bari!” diyesiymişler. .öyle bir kuyruklu yalan ki kuyruğu
dünya çevresini birkaç kez dolaşır.
Değerli okurlar size bu konuda bir kitap salık vereceğim: “Arap
Milliyetçiliği ve Türkler”; Yayınlayan: İnkılap Kitapevi.
Arap Milliyetçiliği, Arap toplumunu Tanrı’nın seçkin ve üstün yarattığını
ileri süren Hz.Muhammed’e dayanır.(s.19) Arap yazar ve düşünürleri, Arabın
yabancı egemenliği altında Araplığını yitirmiş ve ulusal benliğinin bilincinden
uzaklaşmamış olduğunu iftaharla belirtirler ve “Arap nereye gittiyse,
Araplığını da beraberinde götürmüştür!” derler. (s.18)
Arapların bu özelliği gurur duyulacak ve övünülecek bir nitelik. Ne mutlu
onlara! Ama nedense, Arap milliyetçiliğinin Osmanlı devletinin son dönemlerinde
ortaya çıkan Türkçülük düşüncesinin gelişmelerine tepki olarak doğduğunu ve bu
nedenle ayaklandıklarını ileri sürerler. Bizim İslamcılar ve naylon tarihçiler
de bu iddianın peşinden giderler.
Yalancının mumu
Oysa, “Osmanlı İmparatorluğu’nun iç birliğine içten gelme ilk darbeyi Arap
hazırlamıştır. Hilafetin Türklere ait olamayacağı bahanesiyle Vahhabiler Osmanlı
devletine karşı ilk ayaklanmayı oluşturanlardır. 1806′da Mekke’yi ve kutsal
mahalleri işgalle gelişen bu ayaklanma, Osmanlı hilafet ve saltanatına karşı
modern zamanların ilk ayaklanması olmuştur. Bundan sonra Arnavut asıllı Mehmet
Ali Paşa’nın Arapın gönlünde yatan Türk nefretini sömürmesi olayı gelir.”
(s.89)
Bunlar, başka bir devlet ve kavmin boyunduruğu altında yaşayan bir halkın
doğal karşılanması gereken tepkileri. Bizim itirazımız, kökü taa Hz.Muhammed’e
dayanan Arap milliyetçiliğinin faturasının İttihat ve Terakki’ye
çıkartılması.
Bu geleneksel ve dinsel milliyetçiliğin yanı sıra Araplar, Osmanlı
yönetiminin bozukluğundan ve kötülüğünden de şikayetçidir. Bu gerçeği görmüş
olan, İngiltere’nin Filistin’deki konsolosu James Finn gözlemlerini şöyle
yazar:
“…Romalılar, ayak bastıkları yeri imar etmişlerdir, yollar, köprüler,
limanlar inşa etmişlerdir, oysaki Türk, kendi yönettiği yerlerden sadece vergi
toplamıştır, fakat buna karşın, bu yerlerin refahını ve kaynaklarını geliştirici
hiçbir şey yapmamış, her şeyi ihmal etmiş, aldıklarına karşılık hiçbir şey
vermemiştir.” (s.187)
***
Bu satırları 1878 yılında yayınlayan kitabında yazan Konsolos James Finn’e
134 yıl sonra bir sorumuz var: “Türk” dediği Osmanlı, Türk’ün anayurdu
Anadolu’ya uygarlık adına ne getirmiştir; yollar, köprüler, limanlar yapmış,
fabrikalar kurmuş mudur?
Yorum Gönder