AKP’nin ayakları Amerika’da, kolları Kandil’de…
Kumanda ABD’de.
ABD, AKP’yi
Yönlendiriyor. Sevk ve idare ediyor. Talimatlar gönderiyor.
Bir yandan Genelkurmay başkanlarını tutukluyorlar, bir yandan bebek katilleri
ile görüşmeler yapıyorlar.
Bir yandan teröristlerle yeni Türkiye haritaları çizerek, Türkiye’yi
parçalama planları yapıyorlar.
BDP milletvekillerini İmralı’ya gönderip emirler alıyorlar.
Hem de herkesin gözü önünde, göstere göstere…
Kapı arkalarında falan da değil artık.
İHANET TRAFİĞİ HIZLANDI.
APO villaya çıkacak.
40 bin kişinin katili şimdi yere göğe sığdırılamıyor.
El üstünde.
BEBEK KATİLİ EL BEBEK, GÜL BEBEK.
30 yıl, 40 yıl devletine, ulusuna hizmet etmiş komutanlar terörist.
Bebek katilleri kahraman, kahramanlar terörist oldu.
Bebek katili, Türkiye Cumhuriyetine yön veriyor. Yol, yordam öğretiyor
artık.
AKP, 700 bin kişilik orduyla bükemediği bileği öpüyor.
İktidar, kanlı terör çetesinin önünde diz çöktü.
İki büklüm.
El pençe, divan…
Çaresiz. Muhalefet sessiz.
Nerdesin ey halkım? Uykuya devam mı? Nerdesin?
Bülent Arınç
Manisa’nın Turgutlu ilçesinde “Biz teröristle, örgütle pazarlık yapacak,
namussuz, şerefsizlerden değiliz” demişti.
Başbakan da bir konuşmasında söylemişti aynı sözleri: “PKK ile görüşmedik,
bunu iddia edenler şerefsizdir…”
Düşünüyorum. “Acaba” diyorum kendi kendime, “Bu
‘şeref’ kavramının anlamında bizim bilmediğimiz bir değişiklik mi
oldu?
Bizim görmediğimiz yeni sözlükler, sözcükler mi türetildi?
Ya da terörist, cani, katil kavramlarının anlamı mı değişti.
Ya da bebek katileri şarap gibi yıllandıkça değer mi kazanıyor AKP
döneminde…
Zamanla eşkıyalar kahraman, kahramanlar eşkıya mı oluyor?
Bilim adamları, yazarlar, politikacılar, komutanlar içeride. Bazıları da
onmaz hastalıklarla boğuşuyor.
Ölümle pençeleşiyor.
Tedavilerine izin verilmiyor.
Ama PKK özgür. Hür…
Analar kahrından, üzüntüsünden can
veriyor.
Gencecik çocuklar ölüyor. Özlemler içerisinde…
Nerdesin ey halkım? Uykuya devam mı? Nerdesin?
Nasıl zulüm bu? Nasıl işkence?
Böyle bir zulüm şimdiye dek
görülmedi.
Yaşanmadı.
Ama bu zulmü yapan zalimler şunu asla akıllarından çıkarmasınlar:
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste…
Atalarımız, zorba sultanlara “Zulmün artsın padişahım ki tez
yıkılasın…” diye boşuna söylememiştir. Çünkü zalimler köşeye sıkıştıkça,
çaresizlik bataklığında çırpındıkça, altlarından koltuklarının kaydığını
gördükçe, bir kat daha zalimleşirler.
Zulümleri daha da artar…
Zulmü artanların sonu ise tez gelir…
Baskı, zulüm uygulayarak, insanları dört duvar arasına atarak, yetim
hakkı yiyerek, yığınları aç sefil bırakarak hiçbir iktidarın şimdiye dek ayakta
kaldığı, saltanatını sürdürdüğü görülmemiştir.
Karanlığın temsilcileri, diktatörler tüm çabalarına karşın tarih çarkına
geriye çevirememişlerdir.
Bir zamanlar Şeyh Bedreddin’ler, Pir
sultan Abdal’lar da eşkıyalıkla suçlanmıştı. Hızır Paşa’lar, Bolu Bey’leri
dünyaya direk kalacaklarını sanmışlardı.
Halkı canından bezdirmişlerdi.
Bir zamanlar Vahdettin’ler, Damat Ferit’ler de emperyalizm ve
işbirlikçilerine direnen, isyan bayrağını açan Mustafa Kemal’i “eşkıyalıkla”
suçlamışlardı.
Ama yok oldular.
Toz oldular.
Hiçbir faşist kendini ülkenin tek egemeni, durdurulamayacak,
engellenemeyecek tek gücü sanmasın. Hızır Paşa’lar, Nemrut Mustafalar, Damat
Ferit’ler, Evren’ler, Özal’lar nasıl yok oldularsa, bugünkü zalimler de günü
geldiğinde ABD’si, AB’si, ağababaları ile birlikte çekip
gidecektir…
Efendilerinin önünde secdeye yatan yandaş basın, yandaş yargı da efendileri
ile birlikte tarihin çöplüğünde yerlerini alacaktır…
Tarih, halk düşmanlarının kırık dökük mezar taşlarıyla doludur.
Yorum Gönder